İntihar komandoları yoksul değil, eğitimli ve zengin

Güncelleme Tarihi:

İntihar komandoları yoksul değil, eğitimli ve zengin
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2003 23:04

İntihar komandoları gelir ve eğitim düzeyi açısından ortalamanın üzerinde. Hayatta kalan 250 bombacı, aile üyeleri ve işverenleri ile yapılan görüşmeler bu sonucu ortaya çıkardı. Hizbullah ve Hamas üzerine uzun yıllar süren çalışmalar yapan Amerikalı ünlü ekonomist Alan Krueger’e göre, Filistinlilerin üçte biri yoksulluk içinde yaşamasına karşın, intihar komandolarının yalnızca yüzde 13’ü yoksul; bombacıların yüzde 57’si liseden sonra eğitimine devam etmiş.

Guantanamo’da tutuklu bulunanlar üzerinde bir araştırmaya göre, liderlik yapan Suudlular ülkenin önde gelen ailelerinden geliyor. Yüksekokul mezunlarının sayısı yüksek. Hepsi sahip oldukları herşeyi feda etmeye hazır. Hepsi çok iyi ücret aldıkları işlerini, çok sevdikleri ailelerini terk etmişler. Çünkü dünyayı değiştirmek için tek yolun bu olduğunu düşünüyorlar.

İntihar komandoları genellikle akıllı, her şeylerini feda etmeye hazır, sabırlı, sessiz, dikkatleri üzerine çekmekten hoşlanmayan, becerikli, kalabalığa karıştığı zaman dikkati çekmeyen insanlar..

Scott Atran 1970 yılında New York’ta Doğa Tarihi Müzesi’nde ünlü antropolog Margaret Mead ile çalışmaya başlayınca antropolojinin büyüsüne kapıldı. O tarihten sonra başta İsrail’deki Dürziler, Guatemala’daki Mayalar olmak üzere dünya üzerindeki kültürleri incelemeye koyuldu. Bu arada dinlerin dünyada nasıl yayıldığını araştırdı. Bu konudaki çalışmalarını ‘In Gods We Trust’ isimli kitabında topladı. Halihazırda hem Paris’teki Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi’nde, hem de Michigan Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürüyor. Üzerinde son çalıştığı konu intihar terörü. İntihar komandolarının yoksul ve psikolojik sorunları olduğu yolundaki yaygın inancın tersine, Scott Atran bunların genellikle iyi eğitimli, ekonomik durumu düzgün ve psikolojik açıdan sağlıklı insanlar olduğunu ileri sürüyor.

Aşağıda, saygın bilim dergisi Discover’ın Scott Atran ile intihar terörü konusunda yaptığı söyleşiden bazı ilginç alıntılar bulacaksınız.


Soru: İntihar terörünü bilimsel olarak niçin inceleme gereği duydunuz?

Atran- 11 Eylül saldırılarından sonra Bush ve dünya medyasının bu konuda söylediklerini dinlemeye başladım. Bu saldırıları, akli dengesi yerinde olmayan veya umutsuzluktan ne yaptığını bilmeyen insanların düzenlediği yolundaki yorumların ne kadar saçma olduğunu düşündüm. Bu türdeki eylemlerin geçmişine bir göz attığımda bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu fark ettim. Bu konuda bir makale yazıp bilimsel çevrelere göndermeye karar verdim.

Soru: İntihar komandolarına ilişkin bu klişeleşmiş görüş niçin size bu kadar saçma geliyor?

Atran: CIA 2001 yılında terörizmin psikolojisi ve sosyolojisi hakkında bir rapor yayınladı. Ve bu raporda intihar komandolarının akıl sağlıklarının tamamen yerinde olduğu söyleniyordu. Tarihteki bu tür aşırı terör eylemlerine bir göz atarsanız, bunların genellikler orta sınıf veya orta sınıfın yukarısındaki entellektüeller tarafından düzenlendiğini görürsünüz. Bu her zaman böyledir. Bu eylemler hiçbir zaman mantıksız, zeka özürlü, gözü dönmüş sapıklar tarafından gerçekleştirilmez. Kaldı ki Japon Kamikazeleri aşırı zeki insanlar arasından seçiliyordu. Bunların anılarını okursanız, Goethe ve Schiller gibi Alman romantiklerini okuduklarını görürsünüz.

Soru: İntihar komandolarının akıllarının başında olduğunu kanıtlayan bilimsel bir araştırma var mı?

Atran: Bu konuya ilk kez Tel Aviv Üniversitesi’nden psikolog Ariel Merari eğildi. Merari bir terörizm uzmanıdır. Pek çok intihar bombacısıyla -bu insanlar eylemde ölmeyip yaralananlar veya bombaları patlamayan kişilerdi- ve bunların aileleriyle röportajlar yaptı. 1980’li yıllardaki pek çok psikolog gibi bu eylemlerin kişisel bir nedenden dolayı gerçekleştirildiğini sanıyordu. Pek çok ırkçının babasız büyüdüğü inancı gibi. Ne var ki Merari çalışmalarının sonucunda 180 derecelik bir dönüş yaparak bu düşüncesini yanlış olduğunu, bu kişilerin gelir ve eğitim düzeyi açısından ortalamanın üzerinde yer aldığını gördü.

Gazze Şeridi’nde yıllarca sosyal yardım gönüllüsü olarak çalışan Pakistanlı Nasra Hassan da hayatta kalan 250 bombacı, aile üyeleri ve işverenleri ile görüştü. Ve Merari ile aynı sonuca ulaştı. Princeton Üniversitesi’nden ekonomist Alan Krueger de Hizbullah ve Hamas üzerine uzun yıllar süren çalışmalar yaptı. Krueger’a göre Filistinlilerin üçte biri yoksulluk içinde yaşamasına karşın, intihar komandolarının yalnızca yüzde 13’ü yoksul; bombacıların yüzde 57’si liseden sonra eğitimine devam etmiş. Oysa aynı yaşta grubunda lise sonrası eğitim görenlerin oranı yalnızca yüzde 15.

Amerikan Savunma Haberalma Dairesi, Küba’da Guantanamo’da tutuklu bulunan insanların profilleriyle ilgili bir dosyayı incelemem için bana verdi. Bu insanlar Yemen ve Suudlu olarak iki gruba ayrılıyor. Yemenler bir tür piyade. Oysa liderleri başta olmak üzere Suudluların çoğunlukla ülkenin önde gelen ailelerinden geldiği görülüyor. Yüksek okul mezunlarının sayısı şaşkınlık uyandıracak kadar yüksek. Hepsi sahip oldukları herşeyi feda etmeye hazır. Hepsi çok iyi ücret aldıkları işlerini, çok sevdikleri ailelerini terk etmişler. Çünkü dünyayı değiştirmek için tek yolun bu olduğunu düşünüyorlar.

Soru: Bir intihar komandosunun profilini çıkartır mısınız?

Atran: Bunlar genellikle akıllı, herşeylerini feda etmeye hazır, sabırlı, sessiz, dikkatleri üzerine çekmekten hoşlanmayan, becerikli, kalabalığa karıştığı zaman dikkati çekmeyen insanlardır.

Soru: Aklı başında olan bir insan nasıl olur da kendini uçuracak bir eyleme girişir?

Atran: Bu, bir orduda ön saflarda yer alan, ulusu için canını vermekten çekinmeyen bir askerden farklı değil. Terör hücreleri askeriyenin yaptığını yapar. Bu hücreler birbirleri için hayatını vermeye hazır küçük gruplar oluşturur. Bir gruba bağlı olan kişi, grubun diğer üyelerinin ‘kardeşi’dir. Bir annenin çocuğu için gözünü kırpmadan ölüme gitmesi gibi, bunlar da birbirleri için yaşamları dahil her şeylerini feda edebilirler. Bu zihniyeti oluşturmak için insanın içinde doğuştan varolan evrensel, biyolojik evrim için gerekli duyguları manipüle ederler. El Kaide örgütünde olduğu gibi bu gruplar 3 ile 8 kişiden oluşur. Bunları 18 ay ailelerinden uzak, son derece yoğun bir beyin yıkama işlemine tabi tutarsanız amacınıza ulaşırsınız. Bunu kime yaparsanız, aynı sonuca ulaşırsınız.

Soru: Evrim için gerekli duyguların manipülasyonundan bahsettiniz. Peki ama bir insan kendini havaya uçurursa gelecek nesillere genlerini nasıl aktarabilir?

Atran: Doğal seleksiyon bizleri, eski dönemlerdeki çevresel koşullara uyum sağlamamız için çok sayıda kişilik özellikleri ve arzularla donatmıştır. Şimdi, kültürel çevremiz, uyum sağlamaya yarayan bu yeteneklerimizden bazılarını, orjinal çıkış nedenleriyle hiçbir ilgisi olmayan davranış şekillerine dönüştürüyor. Akrabalar için fedakarlık kuramı (İnsanların yakın akrabaları için canlarını vermeye hazır olmaları kuramı) doğal seleksiyon sonucu oluşmuştur. Zamanımızdaki siyasi ve dini söylemlere kulak verirseniz, kardeşlik ve akrabalık temalarına ne kadar çok yer verildiğini görürsünüz. Dolayısıyla sanal bir aile yaratırsınız. Başka türlü bu kişileri, en ufak bir akrabalık ilişkisi bulunmayan insanlar için canını vermeye hazır hale nasıl getirirsiniz?

Soru: Bu kişileri anlamak neyi değiştirecek?

Atran: Bazı kuşbeyinli insanların çözüm diye önerdiği planların ne derece aptalca olduğunu ortaya çıkartacak. Sözgelimi Şubat 2003 tarihinde ABD’de ‘Terörle Savaşta Ulusal Strateji’ adı altında yürürlüğe giren programda, Amerikan Hükümeti yoksulluk ve cehaleti gidermenin yollarını arıyor. Bu tamamen yanlış bir stratejidir. Önce, terörist eylemlere katılan insanlar zaten eğitimli. Dahası yoksul da değiller. Böylece yoksulluğu gidermeye çalışmanın bu bağlamda hiçbir anlamı yok.

Soru: Peki sizin önerdiğiniz strateji ne?

Atran: Benim stratejim çok boyutlu. Önce bu hücreleri yöneten kişileri ele geçirmelisiniz. Bunları hapsetmek veya öldürmek gerekiyor, çünkü bu insanlar uzlaşmaya yanaşmaz. Başka bir önlem de bunların kurban olarak seçtiği insanları korumak. Ancak bence en önemlisi bu fenomenin bir virüs gibi dünyaya yayılmasını engellemek. İntihar komandolarını içlerinde barındıran kitlelere nasıl yaklaşmalı? Önce bu soruyu yanıtlamak gerekiyor. Bu insanlarla konuşarak sorunlarının kökenine inmeye çalışmak yararlıdır. Alan Krueger sivil özgürlüklerin yetersizliğinin intihar terörizminin yeşermesi için ideal bir ortam oluşturduğunu ortaya çıkarttı. Bu insanlara kendilerini ifade etmeleri için gerekli siyasi özgürlüğü tanımazsanız teröristlerin kucağına itersiniz.

Soru: ‘In Gods We Trust’ isimli kitabınızda dini ‘evrimsel bilmece’ olarak tanımlıyorsunuz. Niçin?

Atran: Tüm dinler, maddi getirisi olmayan özveriler üzerine kurguludur. Mısır piramitlerine bir bakın. Milyonlarca insanın emeği buraya gömülü. Ne için? İskeletlere barınak oluşturması için. Veya her Pazar kiliseye gitmek. Latince veya İbranice dua etmek. Pek çok insana anlamsız gelen sözcüklerle mırıldanmak. Dinin emrettiği diğer şeylere bir bakın. Dinin insanları korku ve kaygılarından kurtardığı söyleniyor.

Ancak aynı zamanda yönetici sıfının siyasi amaçlarına gerekçe oluşturması için dinin korku ve kaygıyı artırdığı da söyleniyor. Bu arada dinin yaratıcılığı da körüklemesi bekleniyor. Ancak aynı zamanda yaratıcılığı engellemesi de bekleniyor. Açıklanamayan olaylara açıklama getirmesi isteniyor. Ancak bunları açıklayacak insanları da durdurması gerekiyor. Kısaca işlevsel açıklamalar getirebildiğiniz gibi bunların tam aksini de savunmak da olası. Ve hepsinin de doğru olması çok ilginç.

Soru: Her şeye rağmen dinin dünyada pek çok kültürde hálá etkin olmasını nasıl açıklıyorsunz?

Atran: Çünkü insanlar hala çözümleyemedikleri sorunlarla uğraşıyor. Örneğin ölüm. Diğer bir sorun da aldatılmak ve aldatmak. Sağduyuya hitap eden fiziksel olayların gerçekliğini kanıtlayabiliriz. Ancak ahlaki konularda herhangi bir değerlendirme yapacak olanaklardan yoksunuz. Böyle bir ortamda birbiri ile akraba olmayan insanlar ortak bir yaşamı nasıl sürdürebilir? Toplumlar nasıl oluşur? İnsanlar birbirlerine kazık atmadan nasıl ortak bir yaşam kurar? İşte insanlar ‘Big Brother’ gibi, kazık atanları yukarıdan izleyen kutsal varlıklar yaratarak aldatma sorununa çözüm getirmeye çalışıyor.

Bilimin dinin yerine geçeceğine inanıyor musunuz?

Hiçbir zaman. Bilim, ölüm veya aldatma gibi dinin çözdüğü sorunlardan hiçbirini çözemez. Dine dayanmayan hiçbir toplum bugüne dek bir veya iki nesilden daha uzun süre yaşamayı başaramadı. Buna halkın yarısının dindar olduğu Sovyetler Birliği de dahil. İnsanlar kişisel sorunlarını çözmek için özel bir Tanrı istiyor.

Not: Bu söyleşinin tümü için www.discover.com adresine başvurabilirsiniz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!