İmralı için mülakat dilekçesi

Güncelleme Tarihi:

İmralı için mülakat dilekçesi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2005 00:00

BİR gazeteci olarak bugünlerde en çok istediğim şey, İmralı’da yatan teröristbaşı ile bir mülakat yapmak.Oysa PKK terörünün başladığı günden bu yana, Öcalan’la konuşmak içimden geçmedi.Buna karşılık, kendisiyle yapılan mülakatları Türkiye’de en iyi okuyan insanlardan biri olduğumu sanıyorum.O mülakatlardan çıkardığım birçok psikolojik sonuç var.Ama bugüne kadar bu görüşlerimi kimseyle paylaşmadım.* * *Son zamanlarda onun ne düşündüğünü, sadece avukatları aracılığıyla gelen bilgilerden öğreniyoruz.Oysa bugün karşısına geçseydim, soracağım çok net bazı sorular vardı.PKK olayı, bence en kritik dönemlerinden birine gidiyor.Bu dönemde Türkiye’de, ‘akıl’ ile ‘hisler’ çarpışacak.Son iki haftadır yazılıp çizilenlere, siyasi demeçlere baktığımda çıkardığım sonuç şu:Ne yazık ki hislerin galip gelmesi ihtimali çok fazla.Nitekim dün bizim yazı işlerinde şöyle küçük bir tartışma yaptık.Gördük ki, hislerimiz daha ağırlıkta.Hem de açık ara farkla.* * *Biliyorum, bazılarınız diyeceksiniz ki, ‘Sen demek istiyorsun?’Bu imalı sorunun haklı gerekçeleri olduğunu da biliyorum.Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, son zamanlarda çok ileri adımlar attı.Çok değil, bundan beş-on yıl önce hayal dahi edemeyeceğimiz bazı reformlar gerçekleştirdi.‘Kürt’ kelimesi bu ülkede artık bir tabu değil.İsteyen Kürtçe konuşabiliyor, şarkı söyleyebiliyor.Ama gördük ki, bu reformlar, terör örgütü için yeterli olmuyor.Öyleyse daha ne yapalım?Ben bugün için somut bir şey söylemiyorum.Çünkü bunları söyleyebileceğim psikolojik bir ortam ne yazık ki bugün için mevcut değil.O nedenle şunu söylemekle yetiniyorum:Hislerimizle değil, aklımızla hareket edelim.Kışkırtmalara karşı dikkatli olalım.* * *Tabii bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt vatandaşlarına da bir çift sözüm var.Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Batman’da, Tunceli’de, Türkiye’nin bütün öteki yörelerinde yaşayan insanlara da seslenmek istiyorum.Bir süredir yaşadığımız barış ortamının kıymetini bilelim.Diyarbakır canlanıyor.Bölgede turizm hızla gelişiyor.Şu gerçek apaçık önümüzde.Bölge halkının menfaatleri ile terör örgütünün menfaatleri birbiriyle çelişiyor.O nedenle örgüt, iktidarını ancak terör ve baskıyla sürdürebileceğini görüyor.Bu arada çok kötü bir gelişme daha var.Bir zamanlar benim büyük umutlar bağladığım DEHAP’lı belediye başkanları, son zamanlarda terör örgütünün de baskısıyla kötü sınav vermeye başladılar.PKK’nın öldürdüğü eski HADEP Genel Sekreter Yardımcısı’nın naaşını taşımak için bir ambulans bile vermediler.Neden?Ya PKK’dan korktukları için, ya da PKK gibi düşündükleri için.* * *İşte böyle bir ortamda sağduyulu seslere ihtiyaç var.Daha yüksek sesle, daha cesur çıkışlar gerekiyor.Eğer öfke ve hislerin yeniden iktidara gelmesini istemiyorsak, aklın ortak sesini çok daha güçlü bir şekilde hissetmeliyiz.Ne demek mi istiyorum?Ne demek istediğimi hepiniz biliyorsunuz.Şu manşetle çıksaydıkBİR İngiliz, Londra’daki bombalardan sonra Türk gazetelerinin manşetinde şu ifadeyi görseydi, acaba ne düşünürdü:‘İslami direnişçilerin tren eylemi.’Veya ‘El Kaide mücahitlerinin bombalı saldırısı’.Türk gazeteleri bu haberleri, ‘tarafsız saha müşahidi’ veya ‘BM gözlemcisi’ gibi verseydi, acaba ne hissederlerdi?Onlar bunu bilmiyor. Çünkü biz, Londra bombacılarına açık açık ‘terörist’ diyoruz.Bazı Batılı medya kuruluşlarının PKK hakkında kullandığı ifadelere bakıyorum.Hálá ‘milis’ veya ‘Kürt direnişçi’ gibi yüceltici sıfatları görüyorum.Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, bu medya kuruluşlarına isyanı son derece haklı.Bu kafanın ürünü olan ‘Senin teröristin, benim direnişçimdir’ anlayışı devam ettiği sürece, dünyanın orasında burasında bombalar susmaz.Çünkü bu, başkasının teröristine yataklık etmektir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!