İllegal dinlemeler şantaja elverişliydi

Güncelleme Tarihi:

İllegal dinlemeler şantaja elverişliydi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 1999 00:00

Haberin Devamı

Telekulak komiserin dehşet itirafları

Telekulaklardan istihbaratçı bir komiserin ihbar mektubu ve itirafları, skandaldaki perdeyi aralıyor. İstihbaratçı komiser, amirlerinin emirleriyle bakanları, milletvekillerini, hakimleri ve üst düzey bürokratları izleyip dinlediklerini itiraf etti. Telekulak, şantaj yapmaya elverişli bilgilerle dolu tüm dosyaların kaçırıldığını ve Emniyet'teki delillerin yok edildiğini de anlattı.

Telekulak skandalını ortaya çıkaran Hürriyet, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'nde görevli bir komiserin, DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'e gönderdiği ihbar mektubunu ele geçirdi. Aynı komiser, daha sonra DGM Savcısı'na verdiği ifadede de mektubundaki itiraf ve iddialarını yineledi. İstihbaratçı komiserin, DGM Savcısı Yüksel'e gönderdiği ihbar mektubunda, itiraflarına, ‘‘Sayın Savcım, ben Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'nde görev yapan bir komiserim’’ hitabıyla başladı.

İtirafçı komiser, ‘‘Evet biz üst düzey devlet görevlilerinin telefonlarını dinledik. Ama bunların talimatı bize verilirken, bize hep 'Savcı istiyor, bakanın özel emri, Genelkurmay istiyor' gerekçesi gösterildi’’ dedi. Komiser, itiraf mektubu ve ifadesinde şunları söyledi:

Hiçbirşey söylemeyin dediler

Soruşturma başlayınca amirlerimiz bazı evrakı, resimleri, bantları hatta dosyaları toplayıp imha etmeye başladılar. Bize de bu konular sorulursa 'Bilmiyoruz, tanımıyoruz deyin. Hiçbirşey söylemeyin. Bunların hepsinin altından kalkarız. Hepsinden hesap soracağız' denildi. Bunun üzerine biz, ne oluyor diye düşünmeye başladık.

Biz birçok üst düzey resmi devlet görevlisini izledik. İnceledik. Hatta daha ilerisini de yaptık. Bize hep, 'Özel emir, herşey gizli yapılacak' dediler. Biz de inandık ve hiç tereddüt duymadan her verilen emri yaptık. Bize özel bir önem ve destek verdiklerinden ötürü gururlanıp daha şevkle herşeye koştuk.

Dosyalar dışarı kaçırıldı

Müfettişler telekulak soruşturmasına başlayınca, tüm evrak yakılmaya, dosyalar toplanıp şubeden çıkarılıp, dışarı, bilmediğimiz yerlere gitmeye başladı. Sonra bilgisayarlar komple silindi.

Günlerce evrak imha edildi

Tüm bilgisayarları formatladılar, herşeyi yok ettiler. İşte o zaman kendimi hırsız ve suçlu gibi hissettim. Madem her şey görevdi, yetkililerin haberi vardı, o zaman tüm evrak niçin imha edildi? Bir de en çok garibimize giden, günlerce evrak imha edildi. Birçok dosya şubeden çıkarılıp başka yerlere götürüldü.

Amirlerimiz bizi kulandı

Kullanıldığımızı, hatta suçlarına ortak olduğumuzu anladık. Yaptıklarımızın yanlış olduğunu, böyle bir görevi Genelkurmay'ın, Genel Müdürlüğün veremeyeceğini, Nuh Mete Bey'in isteklerinin böyle olmayacağını, hele evrakın yakılması ve imha edilmesinin çok yanlış olduğunu anladık. Hepimiz çok pişman olduk.

İki ay araştırdık

Ali Haydar Veziroğlu için bize, 'Bu adam hakkında bilgi toplayın' denildi. Biz Veziroğlu'nu iki ay araştırdık, inceledik. Bir kaç telefonu da dinlendi. 5-6 tane not yazdık. Ama, verdiğimiz hiçbir not arşivde yok.

Takip edip, izledik

Doğan Taşdelen'i de uzun süre araştırdık, takip ettik. Tüm ilişki ve irtibatlarını, seçim programını izleyip rapor ettik. Uzun süre dinledik, hakkında en az 10 tane istihbarat notu çıkardık.

Tüm bakanları milletvekillerini hakimleri, genel müdürleri izledik

Biz 'Görev üst düzey yetkililere lazım', 'Savcıya özel diye', tüm bakanları, milletvekillerini, hakimleri, genel müdürleri, sayılamayacak kadar makam ve mevkiyi inceledik. Bunlar hakkında not da çıkarttık.

İrtibatları, dostları, ilişkide oldukları çevreler ve benzeri herşey hakkında raporlar yazıp üstlerimize verdik. Bunlardan bir kısmı çok gizli, bir kısmı özel şantaja elverişli şeylerdi.

Tuzak delil bile hazırladık

Hatta bize bazı notlar hazırlattılar. 'Operasyon yapılırsa, aradığımız bazı yerlere atıp, sağlam suç delili bulalım' dediler. Biz de hazırladık. Bazı müdür ve amirlerin telefon ve adreslerini yazıp örgüt notu haline getirdik.

İş bu kadarla kalsa iyi. Bizim yazıp verdiğimiz notlar, dokümanlar nerelere gitti? Kime verildi? Yarın bunlardan biri çıkarsa, sonra ne oluruz? Bizim hiç kusurumuz yok. Sadece söyleneni yaptık. Ama bunu nasıl anlatırız? Yazdığımız raporlardan bazılarının İstihbarat Başkanlığı'na da gitmesi gerekirken, gitmediği ve arşive girmediğini öğrendik.

Amirler bizim şifremizi kullandı

Soruşturma başlayınca, yeni bilgisayar programı yapıp eskileri değiştirdiler. Yazdığımız notları da imha edip her şeyi inkar etmek istiyorlar. Müdür ve amirlerimiz çoğu zaman, kendi bilgisayar şifreleri olmasına rağmen, bizim şifrelerimizle girerlerdi. Bu yüzden onların yaptıkları da bize mal oldu.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!