Ä°lk teknokrat hükümeti sadece 99 gün sürmüÅŸtü

Güncelleme Tarihi:

İlk teknokrat hükümeti sadece 99 gün sürmüştü
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 22, 2001 00:00

Önce ÅŸunu açıkça söyleyeyim: Bendeniz, Serdar Turgut'un baÅŸlattığı teknokratlar hükümeti teklifini destekleyenlerdenim ama bu tartışma sırasında yapılan bir tarih hatayı düzeltmek istiyorum. Türkiye'nin ilk teknokrat kabinesini 1971'de Nihat Erim deÄŸil, o tarihten seneler önce, 1912'nin 22 Temmuz'unda Gazi Ahmed Muhtar PaÅŸa kurmuÅŸtu. Hükümette üç eski baÅŸbakan vardı, Ahmed Muhtar PaÅŸa oÄŸlu Mahmud Muhtar PaÅŸa'yı da bakan yapmıştı ve hükümet tarihlere bu yüzden ‘‘Baba-OÄŸul Kabinesi’’ diye geçti. Ama geleneklerimiz gereÄŸi kabineyi devirmek için elimizden geleni yaptık, Gazi Ahmed Muhtar PaÅŸa sadece üç ay dayanabildi ve sonrası tam bir feláket oldu: Rumeli ile Libya peÅŸpeÅŸe elimizden çıktı.Serdar Turgut'un baÅŸlattığı ‘‘teknokratlar hükümeti’’ tartışması, ortalığı tozu dumana kattı. BaÅŸta baÅŸbakan olmak üzere çok sayıda devletlumuz böyle bir hükumetin ara rejim demek olduÄŸunu söyleyip veryansınettiler ve iÅŸi teknokratlar hükümetini destekleyenleri neredeyse demokrasi düşmanı ilán etmeye kadar getirdiler.Bendeniz, destekliyorumÖnce, ÅŸunu açıkça söyleyeyim: Bendeniz de Serdar'ın teklifini yani Türkiye'nin bir müddet için teknokratlar tarafından idare edilmesini destekleyenlerdenim. Memleketi bu hale getirenlerin ÅŸimdiye kadar yaptıklarının gelecekte yapacaklarının da teminatı olduÄŸunu farkeden herkes zannedersen benim gibi düşünür ve herÅŸey yoluna girene kadar devletin iÅŸten anlayanlar tarafından idare edilmesinin çok doÄŸru bir karar olduÄŸuna inanır.Serdar'ın baÅŸlattığı bu teknokratlar hükümeti tartışması gündeme 12 Mart günlerini ve Nihat Erim kabinelerini getirdi. Türkiye'nin ilk teknokrat hükümetinin 12 Mart sonrasında Nihat Erim tarafından kurulduÄŸu yazılıp çizildi ama iÅŸin doÄŸrusu öyle deÄŸildi: Teknokratlardan meydana gelen ve milli uzlaÅŸma maksadıyla kurulan ilk hükümet 1971 deÄŸil 1912 tarihini taşıyordu ama büyük ümidlerle kurulan bu hükümeti ádetimiz gereÄŸi yaÅŸatmamış, üç ay içerisinde halledivermiÅŸtik.Ä°ÅŸte, tarihlere ‘‘Büyük Kabine’’ yahut ‘‘Baba-OÄŸul Kabinesi’’ diye geçen bu hükümetin öyküsü:Türkiye'de 1908 Temmuz'unda Ä°kinci MeÅŸrutiyet ilán edilmiÅŸ, memleket káğıt üzerinde de olsa hürriyete ve demokrasiye kavuÅŸmuÅŸtu.Derken meÅŸhur 31 Mart isyanı patladı, 1909'un 27 Nisan'ında Abdülhamid tahtından indirildi, yerine Sultan ReÅŸad geçti ve Ä°ttihad ve Terakki memlekete yavaÅŸ yavaÅŸ hakim olmaya baÅŸladı.Ä°stanbul'daki belirsizlik imparatorluÄŸun dört bir yanına sıçradı. Arnavutluk isyan etti, Girit Yunanistan'a sadakatini açıkladı ve Balkanlar'da bağımsızlık hareketleri daha da arttı.Bütün bu tatsızlıklar içerisinde 1911'e gelindi ve o senenin Ekim'inde Ä°talya birdenbire Libya'yı iÅŸgal ediverdi. Artık sık sık hükümetler deÄŸiÅŸmekte, sadrazamlar yani baÅŸbakanlar birbirini takip etmekteydi. Tevfik PaÅŸa'nın yerini Hüseyin Hilmi PaÅŸa aldı, o gidince yerine Hakkı PaÅŸa getirildi, istifasından sonra Abdülhamid'in meÅŸhur Said PaÅŸa'sı sekizinci defa sadrazam yapıldı. Said PaÅŸa, Ä°ttihadçılar'ın desteÄŸine sahipti ama Ä°ttihadçılar ordunun tamamına hakim deÄŸildiler ve bazı paÅŸaların huzursuz olduÄŸu söylenmekteydi. Cepheden neredeyse her gün bir baÅŸka yenilginin haberi geliyor, hayat gittikçe pahalılaşıyor ve hemen her an darbe bekleniyordu.OÄŸlunu da bakan yaptıİşlerin içinden çıkılmaz hale geldiÄŸini gören Said PaÅŸa, 1912'nin 16 Temmuz'unda istifa etti. Bu, Ä°ttihad ve Terakki'nin de idareden gitmesi demekti ve artık tek yol hem memlekette uzlaÅŸmayı saÄŸlayacak, hem de iÅŸi bilenlerden meydana gelecek bir hükümetin kurulmasıydı.Sultan ReÅŸad, etrafındakilerin de telkinleriyle sadrazamlığa kahramanlığıyla tanınmış ve her kesimden saygı gören bir askeri, senato baÅŸkanı olan Gazi Ahmed Muhtar PaÅŸa'yı getirdi ve PaÅŸa 1912'nin 22 Temmuz'unda 14 kiÅŸilik hükümetini kurdu. Hükümette üç eski sadrazam vardı. PaÅŸa, Denizcilik Bakanlığı’na da oÄŸlu Mahmud Muhtar PaÅŸa'yı getirmiÅŸti.Hükümette eski baÅŸbakanların da bulunduÄŸunu gören halk, bu yeni kabineye kuruluÅŸunun daha ilk gününde ‘‘Büyük Kabine’’ adını verdiyse de de, baÅŸbakanın oÄŸlunun da kabinede yer alması üzerine bu isim hemen ‘‘Baba-oÄŸul hükümeti’’ne döndü. Bütün bu hafif alaycı bakışlara ve istihzalara raÄŸmen, hükümetin gene de derdlere deva olacağına inanılıyordu.Ama öyle olmadı. Önce, kabinede temsil edilmeyen partiler hükümeti yıpratmak için ellerinden geleni yaptılar, derken kabinedeki eski baÅŸbakanlar birbirlerine girdi. Ä°stanbul'daki bütün bu didiÅŸmeler sırasında üstüne üstlük bir de Balkan savaşı patladı, Rumeli olduÄŸu gibi elimizden çıktı ve bu arada Libya da elimizden gitti. Trablus ve Bingazi'de uzun zamandan beri devam eden Ä°talyan iÅŸgaline karşı artık hiçbir ÅŸey yapamaz hale gelmiÅŸ olan hükümet Libya'yı Ä°talyanlar'a vermekten baÅŸka çare bulamadı.Sadrazam Gazi Ahmed Muhtar PaÅŸa için artık istifadan baÅŸka çare kalmamıştı ve 1912'nin 29 Ekim'inde istifa etti: Büyük ümidlerle kurulan Türkiye'nin ‘‘Büyük Kabine’’si, iÅŸbaşında sadece üç ay sekiz gün kalabilmiÅŸti.Hükümetin yıkılmasından neler olduÄŸunu merak edenler için söyleyeyim: Ä°ttihadçılar bir ay sonra Babıali'yi basıp iÅŸbaşına geldiler, Ä°ttihad ve Terakki Partisi devletin tek sahibi oldu, arkasından durup dururken Birinci Dünya Savaşı'na girdik, sonrası ise málum...Mısırlı papaz üflerken basıldıMısır, bugünlerde Türkiye'nin gündemini bundan birkaç sene önce aylarca meÅŸgul eden bir seks skandalının, yatakta basılan Aczimendi 'ÅŸeyhi' Müslüm Gündüz hadisesinin bir benzerini yaşıyor.Ama, arada küçük bir fark var; din farkı: Mısır'daki olayın kahramanı Müslüman deÄŸil Hıristiyan, üstelik sıradan bir Hıristiyan da deÄŸil, Kıpti kilisesinin yüksek rütbeli bir mensubu, bir piskopos. Skandalın sebebi ise, piskoposun çocuÄŸu olmayan çok sayıda kadına ‘‘çocuk sahibi olacakları’’ garantisiyle bir güzel tecavüz ettiÄŸinin ortaya çıkması...Ä°sa aÅŸkına bir nefesPiskoposun adı Adil Sadullah Gabriel, kilisedeki ‘‘dini’’ ismi ise, Barsum el Mahruki... Kahire'nin güneyindeki Asyut ÅŸehrinde bulunan büyük Kıpti kilisesinin başında. Kıptiler, malum, Mısır'da nüfusun yüzde yirmiye yakını meydana getiren Ortodoks Hıristiyan halkı...Ä°ÅŸte bu Barsum el Mahrukî adındaki bu piskopos, kendisini senelerden beri çocuk sahibi olamayan kadınları anne yapmaya vakfetmiÅŸtir. ‘‘Aman aziz peder derdime derman ol!’’ diye gelen kadınları akÅŸamları kilisenin arka tarafındaki odasına alır, ‘‘Burada olacakları sakın haaa kocana söyleme, yoksa çarpılırsın’’ der, içlerine ‘‘İsa'nın kutsal ruhunu üfüreceÄŸini’’ söyleyip yataÄŸa yatırır ve üfürür.Piskopos el Mahrukî, bu arada kutsal ruhla teknolojik baÄŸlantı da kurmuÅŸ ve yatak odasına yerleÅŸtirdiÄŸi bir kamerayla üfürme seanslarının tamamına bir güzel kaydetmiÅŸtir.Hamile kalan kadınlar kendilerinin ‘‘Hazreti Meryem’’, kalamayanlar ise ‘‘günahkár’’ olduklarına hükmetmektedirler. Ama son zamanlarda kilisenin papaz odasında birÅŸeyler olduÄŸuna dair dedikodular çıkar, polis geçen ay kiliseyi basıp sıkı bir arama yapar ve bir dolap dolusu video kaset bulunur. BaÅŸrolde hep piskopos hazretleri vardır ve düzinelerle hanıma üfürmededir...Filimlerin bazı kareleri El Nabaa gazetesinin eline geçer ve gazete bunları tam sayfa yayınlar. Hristiyan Mısırlılar yayını protesto ederlerse de gazete karaborsaya düşer ve tek bir nüshası 20 dolardan müşteri bulur.Artık, Mısır Kıptileri'nin PatriÄŸi Üçüncü Åženuda Hazretleri'ne Piskopos Barsum el Mahrukî'yi kiliseden ihractan baÅŸka çare kalmamıştır. Öyle yapar, polis de bunun üzerine piskoposu Asyut'tan Kahire'ye getirip tutuklar. Mısır, ÅŸimdi hem üfürme seanslarının rezaletini, hem de El Nabaa gazetesinin bu fotoÄŸrafları yayınlamasının basın etiÄŸine uyup uymadığını tartışıyor. Gazetenin genel yayın müdürü Memduh Mahran ‘‘Bu haberi yayınlamayıp da neyi yayınlayacaktık? Basın böyle olaylara sayfalarında yer vermeyecekse varolmasının ne hikmeti kalır ki? Bizi suçlayanlar önce gidip bazı papazları ve ÅŸeyhleri ahláka davet etsinler’’ diyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!