İktidara güçlendirilmiş parlamenter sistem çağrısı

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, “Yerel seçimler bitti, önümüzdeki hedeflere ulaşabilmek için siyaseten zamanı olan bir Türkiye var” dedi. Özkoç, parti programının da güçlendirilmiş parlamenter sisteme uyumlu hale gelmesi amacıyla çalışma yürütüldüğünü söyledi. Özkoç şöyle konuştu: “Demokrasiyi ve özgürlükleri önüne koyan, kuvvetler ayrılığını ilke edinmiş, vatandaşını ayrıştırmayan, bütün vatandaşın eşit hak ve hukukunu gözeten, kültürel farklılıkları zenginlik haline getirip onların yaşatılmasına destek veren, ekonomide güçlü, istikrarlı bir Türkiye modeli hedefimiz olmalı. Umut ediyorum ki bütün taraflar bu zamanı iyi değerlendirirler.

KIRMIZI ÇİZGİLER

Biz anayasanın darbe hukukundan kurtulması için en baştan beri ısrarımızı sürdürüyoruz. Anayasa muhakkak bütün siyasi partilerin ittifakıyla, darbe hukukundan arındırılmış hale gelmeli. Meclis güçlü bir Meclis haline getirilmelidir. Kuvvetler ayrılığı tekrar yapılandırılmalıdır. Yargı bağımsız, yürütme-yasama ile birlikte güçlü Türkiye hedefine doğru yürümelidir. Yönetim mekanizması asla siyasi baskı altında olmamalıdır. Yurttaşlarımızın muhtaç olmadan yaşama hakkı devletimiz tarafından teslim edilmelidir. Her vatandaşımızın onurlu yaşam sürme hakkı devletimiz tarafından gözetilmelidir. Kırmızı çizimiz ise darbe hukukundan kurtulmuş anayasadır ve Türkiye ayrıştırılmadan tekrar güçlü bir parlamenter sistemin getirilmesidir.” 

ALTI OKA BİR DAHA BAKACAĞIZ

“PEKİ biz bu sistemin değiştirilmesini isterken, 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde kendi siyasi partimizi de tekrar yapılandırmamız gerek mi? Daha güçlü bir parlamenter sistem için geçmişinden ders alan, gelecekte ülkenin hedeflerine ulaşabilmesi için daha kapsayıcı siyasi parti olma yolunda adım atmamız gerekiyor. Bunun için de CHP’nin kendi programını gözden geçirip arzu ettiğimiz güçlü parlamenter sisteme hazır hale gelmemiz gerekiyor. Programımızın yeni Türkiye’nin geleceğine uygun bir şekilde yeniden yapılmasını sağlayacağız. Altı okun kapsayıcılığına bir daha bakacağız. Milliyetçilik, devletçilik, halkçılık, bunların hepsini ülkenin koşullarına uygun olarak tanımlarken, özünü ve varlık nedenini kaybetmeden 21. yüzyıl hedeflerini içeren şekilde yeniden ele alacağız.”