Hüviyetimdir

Güncelleme Tarihi:

Hüviyetimdir
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2005 00:00

EN önce, sapla samanı karıştırmayalım.Başka ‘dikkat çekmelere’e ek olarak TC kimliklerinde mevcut din hanesini eleştiren ‘Avrupa Konseyi Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu’nun AB’yle uzak ve yakın hiçbir ilgisi yoktur.Dolayısıyla, bu defa da zaten sittin senedir üyesi bulunduğumuz Strasbourg kurumunun ‘teferruat’ raporunu ‘delil’ (!) diye gösterip, sonra daha müzakerelerine siftah dahi etmediğimiz Brüksel kurumunu kastederek ‘bakın, işte yine yeni şart getirdiler’ mugalátasına yeltenenen ‘statüko zaptiyeleri’ne kulak vermeyin. Onların siyasi cehaleti ve demagojik ruhiyatı artık illállah dedirti. * * *SONRA, pireyi deve yapmaktan da vazgeçelim.Hadi, söz konusu komisyonun hukuken hiçbir yaptırım yetkisi yoktur diye fazla küçümsemeyeyim ama, eh işte, böyle bir yetki ancak devede kulak kalır.Zaten, rapor Fransa’dan Bosna’ya başka ülkeleri de ‘iğneledi’ ama buralarda ahım şahıp etki yaratmadı. Biraz cirmi kadar yer yakar tebessümüyle geçiştirilip gitti.Biz ‘mazoşist’ miyiz ki ‘yandık, bittik, mahvolduk’ diye yakınacağız?Fakaaat?* * *‘FAKAT’ı şu ki, Avrupa Konseyi ‘teferruat komisyonu’ (!) gerçekte bir kıymet-i harbiye ifade etmiyor ve metazori yaptırım gücüne sahip bulunmuyor diyerek Strasbourg’un kaydettiği eleştirileri es geçmek de, başka bir yanılgıya düşmek olur.Çünkü, en azından bir konuda, rapor tamamen haklıdır. Bin defa haklıdır.Zira, TC yurttaşlarının kimlik kartlarında hálá ve hálá mevcudiyet taşıyan ‘din’ hanesi bir yandan ayırımcılığın en daniskasını körüklüyor; diğer yandan da, evrensel laisizm ve sekülarizm ilkelerine taban tabana zıt bir çelişki sergiliyor.Tarihçesini tam bilemiyorum ama o hane muhtemelen, yeni ulus - devlet hem imparatorluğumuzdaki ‘millet - din’ aynıyetini kısmen devraldığından; hem de Kapitülasyon ve mütarekere tecrübelerinden ötürü içgüdüsel bir korunma refleksiyle gayri- Müslim azınlıkları denetlemek istediğinden nüfus kağıtlarına konulmuştu.* * *AMA kabul, hiçbir şey dönemin dünya ve ülke konjonktüründen soyutlanamazDolayısıyla, zinhar ve zinhar onaylamaz olsa bile, o günün şartlarında bunu görece bir ‘anlayışla’ (!) karşılayabilir; en azından, açıklamaya çalışabiliriz.Oysa şimdi 21. Yüzyıl başında yaşıyoruz ve bırakın ‘anlayış’ı falan, artık hiçbir ‘açıklama’ kimliklerdeki ‘din’ hanesinin varlığına mazaret oluşturamaz. Hele hele, yukarıdaki azınlıkların malını mülkünü gaspeden veya onları kürek mahkûmiyetine gönderen 1942 ‘Varlık Vergisi’; Rum yurttaşlarımıza karşı 1955’de ‘6 - 7 Eylûl vukuatı’nı yaşatan; yine aynı kökenden insanlarımıza karşı hazırlanan ‘1964 Kararnamesi’ birer kollektif facia olarak alnımızı karartıyorsa!* * *DOLAYISIYLA, Avrupa’daki filanca veya falanca komisyon vız gelir tırıs geçer.Onlar söylediği için değil, yurttaşları ayrıştırdığı ve evrensel laisizmle çeliştiği için kimlik kartlarındaki ‘din’ hanesi derhal, hemen, acilen kaldırılmakla yükümlüyüz.Tabii, Ermeni, Musevi ve Rum kökenli vatandaşların pasaport numaralarında hálá geçerli olan gizli şifreleme türü bir Şark kurnazlığına da tekrar kalkışmadan?Hüviyetimizde ‘Avrupalı’ yazmış ya da yazmamış, son tahlilde hayati değil!Fakat, hüviyetimizde ortak ve eşit ‘insan’ yazması varlığımızı belirliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!