Hollywood’da dijital yıldız korkusu

Güncelleme Tarihi:

Hollywood’da dijital yıldız korkusu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2001 01:27

Son Fantezi, realist bir animasyon filmi. New York Times, filme birinci sayfadan yer verdi. Gazeteye göre, Tom Hanks gibi bazı yıldızlar, bilgisayarın yarattığı dijital starları korkutucu bir rakip olarak görüyor. Yoksa yakında Hollywood'un kaprisli yıldızlarının işi bitecek mi?

Aki Ross, güzel, karakter sahibi bir film yıldızı. Bu cuma gösterime girecek olan ‘‘Son Fantezi’’ filminin başrol oyuncusu.

Aki Ross, sayısız pixel'den oluşuyor. Bir bilgisayar tarafından yaratılmış, bir bilgisayar sayesinde oynuyor. Yönetmeni onu çok seviyor. Çünkü Aki Ross, yorulmuyor, sinirlenmiyor, yüzünde sivilce çıkmıyor, hastalanmıyor, senaryoya itiraz etmiyor. O, dijital bir film yıldızı! Filmin animasyon yönetmeni Andy Jones, yarattığı bu güzel yıldız için şunları söylüyor:

‘‘İnsanı canlı kılan en önemli şey, gözleridir. Şimdi elimizdeki teknolojiyle gözlere istediğimiz ifadeyi verebiliyor, kah düşünceli, kah üzgün, kah neşeli bakmasını sağlayabiliyoruz.’’

Filmin Japon yönetmeni Hironobu Sakaguchi ise şöyle diyor: ‘‘Japonca'da oyuncak bebek sanatından kaynaklanan bir deyiş vardır. Bir bebeğin hayatı, yüzüdür. Bu prensip, dijital film için de geçerli.’’

DİJİTAL SİNEMA

‘‘Final Fantasy: The Spirits Within’’ adlı film, fotorealist animasyon denilen yeni bir tür sinemanın başlangıcı. Bu filmde herşey bilgisayarla yaratılmış ama, insana mümkün olduğunca gerçekçi bir görüntü sunuluyor. Tabii ‘Son Fantezi’’ bir ilk değil. 1982 yılında Walt Disney'in yaptığı ‘‘Tron’’ adlı film de bilgisayar imajlarına dayanıyordu. Ancak bugünün teknolojisine göre hantal görüntüler içeren ‘‘Tron‘‘ insanda fazla bir gerçeklik duygusu uyandırmıyordu. Oysa ‘‘Son Fantezi’’, dijital görüntülerden oluştuğu anlaşılmakla birlikte, çok daha gerçekçi bir film.

Colombia Pictures'ın çektiği bu film, geçen hafta New York Times Gazetesi'nde birinci sayfadan verilen bir tartışmaya konu oldu. Rick Lyman'ın yazdığı yazı, dijital sinema geliştikçe, gerçek sinema yıldızlarının durumunun ne olacağıyla ilgiliydi.

TOM HANKS'İN KORKUSU

İki Oscar sahibi ünlü oyuncu Tom Hanks şöyle diyor: ‘‘Bu gelişme beni çok huzursuz ediyor. Ama yapacak bir şey yok. Bunu engelleyemeyiz. Oyuncular ne yapacak bu konuda bilmiyorum.’’ Belli ki ünlü oyuncu, o kadar özenle seçtiği ve canlandırmak için uğraştığı rolleri bilgisayar yıldızlarına kaptırmaktan korkuyor.

Neyse ki, bugüne kadar dijital teknolojiyi en başarılı bir biçimde kullanmış, Yıldız Savaşları'nı, ET'yi, Jurassic Park'ı yaratmış olan iki usta sinemacı George Lucas ile Steven Spielberg, aynı görüşte değil. Yıldız Savaşları'nın yaratıcısı George Lucas ‘‘Bugüne kadar sinemada benden çok dijital karakter yaratmış insan yoktur’’ diyor. ‘‘Yine de hiçbir zaman bilgisayarla bir insan yaratmayı düşünmem. Her zaman gerçek oyunculara ihtiyacınız vardır.’’ Spielberg de ‘‘Bu iş yürümez’’ diye kestirip atıyor.

AL PACINO'NUN FİLMİ

Dijital sinema, film yıldızlarının kaprislerinden yılan yönetmenler için de yeni bir kapı açıyor. Örneğin şu anda Truman Show filminin prodüktörü Andrew Niccol yeni bir film çekiyor. ‘‘Simone’’ adlı bu filmde, Al Pacino bir film yapımcısını canlandırıyor. Filmde, son derece kaprisli başrol oyuncusu bir star var. Bir gün kafası kızıyor ve film setini terkediyor. Yapımcı, onun yerine gizlice bir dijital oyuncu yaratarak sorunu çözüyor. Şımarık oyuncu ise açıkta kalıyor!

Şımarık oyuncuya paydos

Dijital teknoloji, filmlerde uzun süredir önemli bir rol oynuyor. En başta, mekan sorununu tümüyle hallediyor. Geçen yıl büyük gişe hasılatı yapan Gladyatör filminde tarihi mekanları oluşturmak için bu teknolojiden bol bol yararlanıldı. Bu sayede Roma devrinin Coliseum'u aslına uygun bir biçimde yaratıldı; birkaç yüz kişiden oluşan bir kalabalık binlerce kişiye dönüştürüldü. Bu yıl gösterilen Pearl Harbor filminde de Japonların saldırdığı liman, bütün gemilerle birlikte dijital teknoloji yardımıyla 50 yıl önceki haline bürünebildi.

Ancak, asıl önemli olan, bilgisayar sayesinde yönetmenlerin oyuncuların yüz ve bedenleri üzerinde de rahatlıkla oynayabilmesi.

Oyuncuların hepsi Tom Hanks gibi dijital rakiplerden korkmasa bile, bu teknoloji yüzünden kendi imajlarının istekleri dışında kullanılmasından ürküyorlar. Bunda da haklılar. Çünkü dijital teknoloji sayesinde çoktan ölmüş eski film yıldızları yeniden oynatılabiliyor.

1999'da ünlü dansçı-oyuncu Fred Astaire'in dul eşi Robyn Astaire, Fred Astaire Dance Studios'u mahkemeye vermiş. Çünkü stüdyo, yaptığı reklamlarda Fred Astaire'in görüntülerini dijital teknikle günümüz ortamına uyarlamış. Bu dava, sonunda California eyaletinde, ünlülerin görüntülerinin ölümlerinden sonraki 70 yıl boyunca varislerine ait olduğuna dair bir yasa çıkartılmasına yol açmış...

Yine de bu girişim, James Dean, Marilyn Monroe, Clark Gable, Greta Garbo gibi büyük starların ileride yeni filmlerde ‘‘oynayabilecekleri’’ müjdesini veriyor bize!

JODIE FOSTER'IN KAŞI

Şu anda yönetmenler oyuncularıyla bilgisayar sayesinde rahatça oynayabiliyorlar. Örneğin yönetmen Robert Zemeckis, New York Times'a şu küçük anekdotu anlatıyor:

‘‘Jodie Foster'ın başrolde oynadığı 'Temas' filminde son sahnede Jodie'nin kendinden geçmiş bir halde hayali bir cennete doğru bakması gerekiyordu. Son anda konsantrasyonu bozuldu ve bir an kaşlarını kaldırdı. Sahneyi yeniden çekmeye gerek yoktu. Bir bilgisayar oyunuyla kalkan kaşı yerine oturttuk....’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!