Her telden

Güncelleme Tarihi:

Her telden
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2006 00:00

SİNGAPUR’dan Amerika’ya Intel Teknoloji Fuarını ziyaret için katlandığım, 16 saatlik uçak yolculuğunda aklımdan geçen düşüncelerden birkaç alıntı.

E.posta alternatifi

Bir keresinde e.posta için yazıdan sonraki en büyük icat diye yazmıştım, yanılmışım. Günde 150’nin üzerinde mesaj alıyorum ancak bu kadar mesajla bile başa çıkamıyorum, çünkü e.posta iş yaşamı için uygun değil. Kullanıcılar e.posta etiğinden habersizler, kopya ile gönderilenin arasındaki fark dahi bilinmiyor. Spam büyük problem, ne kanuni düzenlemeler ne filtreler işe yarıyor. Diğer bir eksiklik, bir konu hakkında dönen e.postaların konuya, önemine ve benzeri faktörlere göre kategorize edilememesi. Hele bir de birine bir işi e.posta yoluyla havale ederseniz yandınız. Mesaj yerine ulaştı mı, ulaştıysa ne zaman yapılacak takip edemiyorsunuz. Ben bu sorunu çözmek için o e.postayı bir de kendime gönderiyorum ki gözümün önünde dursun, sürekli takip edeyim, unutmayayım. Böyle olunca da e.posta trafiğiniz azalacağına artıyor. Sözün özü, kanımca e.posta alanında yeniliklere ve ciddi bir değişime süratle ihtiyaç var.

Fiyatı gittikçe artan ’Dikkat’

1971’de Herbert Simon adında üstün bir insan, bilginin tükettiğinin dikkat olduğunu, dolayısıyla bilginin çok olduğu yerde dikkat fakirliği yaşanacağını söylemiş. 1971’de yapılan bu gözlem gerçekle gayet örtüşüyor. Dijital çağın İnternet’le birleşmesiyle birlikte bilgi dağıtımının ucuzlaması, bizleri bilgi bombardımanına tutuyor. Bir örnekle açıklamaya çalışayım:

Google’da Atatürk yazarsanız aşağı yukarı 18 milyon makale karşınıza çıkıyor. Kimsenin bu 18 milyon makaleye göz atıp yeni bilgilere ulaşacak ’dikkat genişliği’ yok. İşin garibi biz bu koşullarda büyümedik, şartlarımız bilginin çokluğundan ziyade azlığı üzerine kurulu idi. Bilgiye ulaşmak zahmetliydi, kütüphaneye gitmeye gerek vardı, hele taşradaysanız aradığınız kitapları bulmak mümkün değildi. Eve ansiklopedi almak gibi artık anlamını yitirmiş hareketler vardı. Bilgideki bu bolluk sosyolojik ve ekonomik birçok değişimi de beraberinde getiriyor. Bu değişiklikler neler ben de henüz tam kavrayabilmiş değilim, ancak bahsettiğim pencereden bakınca Google’ın neden çok başarılı olduğunu ya da yeni neslin nasıl aynı anda beş işi birden kotarabildiğini daha iyi anlıyorum.

Apple’ın Son Numarası

Sony’nin tahtına göz diken Apple, gelecek sene başında bilgisayardan TV’ye kablosuz film aktarmaya yarayan bir ürün çıkaracağını ilan etti. Apple’ın iTunes servisiyle satın alacağınız filmleri bilgisayarınıza indirebilecek, ardından da bilgisayarınızdaki filmleri bu yeni ürün sayesinde televizyonunuzdan seyredebileceksiniz. Bu haliyle piyasadaki muadillerinden farkı olmayan yavan bir servis, çünkü Amazon gibi başka bir çok şirket benzeri servisleri sunuyor. Üstelik bilgisayardan kablosuz bir şekilde filmleri aktaran ürünler de epeydir piyasada. Apple’ın bir şekilde fark yaratması zorunlu ve bunu nasıl yapacağı merak konusu. Farklılık, kullanıcıların yarattığı ve İnternet’te YouTube gibi kanallarla paylaştığı eserlere TV’den de ulaşmak olabilirimi acaba diye düşünmeden edemiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!