Her çocuğa Avrupa gibi mahremi öğretelim

Güncelleme Tarihi:

Her çocuğa Avrupa gibi mahremi öğretelim
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2018 01:42

Türkiye geçen hafta da kız çocuğunu telefonla taciz eden 73 yaşındaki A.S.’ye meydan dayağını, bir kız çocuğuna “Gel senden çocuk yapacağım” dediği öğrenilen servis şoförünü, zengin bir işadamının kızını yıllarca nasıl taciz ettiğini konuştu. Cinsel istismar, kadın hakları ve hayvan hakları konusunda Meclis’e birçok araştırma önergesi veren MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, şimdi de parlamentonun gündemine çocuklara ‘mahrem’i öğretecek ‘hayır dersi’ önerisini getiriyor. Öneride neler var? Bu vakalar neden sıklaştı? Aynı zamanda pedagojik destek uzmanı ve adli bilirkişi olan Erdem’le konuştuk.

Haberin Devamı

Her çocuğa Avrupa gibi mahremi öğretelim
MAHALLE KÜLTÜRÜ BOZULDU

Arzu Hanım, canımızı acıtacak haberleri neden bu kadar sık duyar olduk?

Meclis’e verdiğim bir önergede tam da sizin sorunuzun cevabını aradım. Dedim ki; “Farklı toplum kesimlerinden temsilciler, milletvekilleri, STK temsilcileri bir araya gelelim. Toplum, milli, manevi, ahlaki değerleri nasıl kaybeder, gelin bunu araştıralım…” Bizim bir eğitim reformu yapmamız gerekiyor. Elbette akademik başarı istiyoruz ama her birimiz evladı olduğunda ‘Önce vatana, millete hayırlı evlat’ diye dua ederiz. Canlıya, cansıza zarar vermesin. Eğitim sisteminde bunu vermemiz gerekiyor. Manevi değerler şiddetin önüne geçecek, manevi değerler komşu gözünü tesis edecek, mahalle kültürünü, aile bağlarını güçlendirecek… Adabı muaşeret aslında. Ben adabı muaşeret derslerinin müfredata alınması için de bir kanun teklifi verdim. Manevi değerlerinin bozukluğu; mahalle kültürünün bozulmasıyla ortaya çıktı. Çocuğu mahalledeki okula gönder politikasıyla bunu anlatmaya çalıştık. Benim çocuğum evden çıktığında servisle 1.5 saat yol gitmemeli. Mahallemizdeki okullarımız iyi olmalı, çocuklarımız orada okumalı, yolda başına bir şey geldiğinde mahallemden biri koşabilmeli.

Haberin Devamı

Her çocuğa Avrupa gibi mahremi öğretelim
MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem - İpek Özbey

KÖTÜLÜK DÜZEYİ YÜKSELDİ

Mahalle kültürünü yaşattığımız zamanlarda bu vakalara rastlanmıyor muydu?

Şiddet, çocuk istismarı tarih boyunca kanayan bir yaraydı ama bu kadar değildi. Bilirlerdi ki, böyle bir şey yaşandığında o mahalleli onu affetmeyecek, dışlayacak. Şimdi bencillik ve kötülük düzeyi yükseldi. Leyla bebeğin gözleri benim gözümün önünden gitmiyor, rüyama giriyor. O evladımızın cansız bedeni bulunduktan sonra, dedesiyle görüştüm. Dedenin bana tek söylediği, “Leylam bunu hak etmedi” oldu. 3.5 yaşındaki bir evlat nasıl hak edebilir zaten?

Haberin Devamı

Maalesef hiçbirimizin gözünün önünden gitmedi. Failine ‘hasta’ diyebiliyor musunuz?

Hastalık kavramını açmak lazım. Ben pedagojik destek rehabilitasyon uzmanı olarak adli bilirkişilik yaptım. Tacize uğramış kızlarla bir araya geldiğimizde tabii onları taciz eden kişilerle de görüşmek zorunda kalıyorduk. Birçoğu evlat sahibi, eşleri, aileleri var. Hastaysa o fiili herkese yapması lazım. Parka gidiyor, orada bekliyor, şekerle kandırıyor, o fiillere maruz bırakıyor, sonra bir de öldürüyor. Elbette hastalıklı insanlar bunlar ama hasta deyip, fiili masum hale getirmemeli, hastayla caniyi de ayırabilmeliyiz. Temelinde ne yatarsa yatsın burada bir vahşet var. Adli bilirkişilik yaparken tanık olduğum bir vakayı anlatayım. ‘Üst geçitten geçerken aşağıda boş alanda oynayan kız çocuklarının tamamını kadın olarak görüyorum’ diyen ve onlara tecavüz eden bir erkekle karşılaşmıştım. Ailelerin önemli bölümü bunu anlamıyor, bir kısmı anlıyor ama toplum baskısı nedeniyle kolluk güçlerine gitmiyor. Daha sonra tecavüz ettiği çocuk sayısı sekize çıkınca ortaya çıkıyor. Bu yüzden biz parklara kamera konulması önerisinde bulunduk. Parklarda iki-üç gün oturup gözlem yapan birini gördüğümüzde bizlerin de mutlaka ihbar etmesi gerekiyor.

Haberin Devamı

Adli bilirkişilik yaparken benzeri başka hadiseler yaşadınız mı?

10 seneden beri aynı süpermarkette çalışan bir erkek vardı. Komşunun 14 yaşındaki kızına tecavüz etmişti. O çocuğu 4 yaşından beri tanıyor, o eve servis yapıyormuş. İlk gittiğinde parayı verirken çocuğun elini okşuyor, çocuk anlamıyor tabii. Sonra ileri boyutlara varıyor. Evli ve torunları var. İşin kötü tarafı 14 yaşındaki evladı suçluyorlar. ‘Yalan söylüyor, iftira atıyor’ diyorlar. Toplumda anne-babanın cesareti çok önemli. Başına geleni anlatabilmesi için çocuğun da aileye güvenebilmesi gerekiyor. Sadece kız çocukları değil, erkek çocukları da taciz yaşıyor ve üstü kapatılıyor. Aileler, çocuklarına ‘Başına gelen hiçbir şeyden sen sorumlu değilsin’ diyebilmeli… Telefon alıyoruz, içinden 6 tane kullanma kılavuzu çıkıyor. Peki biz çocuklarımızı nasıl doğru eğiteceğiz? Anne-babaya da eğitim verilmesi şart.

Haberin Devamı

Her çocuğa Avrupa gibi mahremi öğretelim

ÇOCUK MAHREMİ BİLMELİ

Okullarda ‘cinsel eğitim’ dersine nasıl bakıyorsunuz?

Bu noktada yine verdiğim bir önergeden bahsedeceğim. Ders müfredatına ‘Hayır deme’ eğitiminin alınması gerekiyor. Türk toplumunun manevi değerleri arasında çocuklar ‘hayır’ demeyi bilmeden yetişiyorlar. Avrupa’da bu ders var. 3-4 yaşındaki bir çocuğun kendisini korumasını mümkün değil. Ama 8 yaşına geldi, iki kolunu açtığı mesafeden, özellikle yabancı erkeklerin bedeninin mahrem bölgelerine dokunmaması gerektiğini bilmeli. Neresinden bir kişinin öpülmesinin normal olduğunu bilmesi gerektiği gibi... Cinsel eğitimde bedenini tanıma, mahrem bölgelerini bilme, oraya kişilerin dokunmaması gerektiğini çocuk da öğrenecek. Yabancı ülkelerde kız, erkek fark etmiyor, çocukları mahrem bölgelerini açık bırakacak şekilde deniz kenarında göremezsiniz, sosyal medyaya koyan aile bulamazsınız. Ama bizde var, çocuklar çıplak giriyor denize. Bezini değiştirirken bile toplu alanlarda değil, başka bir odada yapmanız gerekiyor. Mahrem olduğunu bebekliğinden itibaren bilmeli çocuk. Adı cinsel eğitim olunca, nedense aileler çok sıcak bakmıyor. Ama buna bir ders adı verilebilir, ‘Hayır dersi’ diye bu öğretilebilir.  Önergeyi geçen yasama döneminde verdik, seçimler erkene alınınca kadük oldu. Şimdi tekrar verdik. Gruptan onay çıktığında Meclis’e sunacağız.

Haberin Devamı

Her çocuğa Avrupa gibi mahremi öğretelim

OYUN PARKLARINA  KAMERA  ÖNERİSİ

Meclis konuşmanızda, ‘Mutlaka bir eğitim reformu şart’ dediniz. Aklınızda ne var?

Eğitim sisteminde, öğretmenler kilit rol oynuyor. Okullardaki pedagogların çocukları iyi gözlemlemesi gerekiyor. Davranış değişikliği birçok şeyin habercisi… Okuldaki her görevli için güvenlik soruşturması gerekiyor. Ben bir önerge hazırlıyorum, önümüzdeki hafta Meclis’e sunacağım. Bütün oyun parklarına kamera sistemi konması şart. Çocukların toplu olarak bulunduğu yerler parklardır. Yalnızca aile nezaretinde değil, çocuklar tek başına da parka gidiyor. Orada kameralar olursa, yüzde 10-15 ön almak mümkün olabilir. Caydırıcı cezaların getirilmesi gerekiyor. Biz hep diyoruz, “Ya idam ya hadım!”  Adalet reformunun yapılması gerekiyor. Adil yargılama ve yanlış kararların önüne geçilmesi şart.

KUVVETLİ ŞÜPHE OLUŞMALI

Uzmanlara göre yanlış beyanla idam cezası uygulanabileceğini, bunun örneklerinin çok görüldüğünü ve ciddi mağduriyetler ortaya çıkabileceğini söylüyor…

Mutlaka. Bir düzenleme yaparken, başka bir yanlışa yol açmaması için idam hususunun iyi tartışılması gerekiyor. Kuvvetli şüphe mutlaka oluşmalı. Bakın bir çocuk bedeninde yabancı, kirli bir elin gezmesi bir insan tarafından kabul edilemez. O elin o çocuğa hangi maksatla dokunduğunu sadece çocuğun ifadesiyle tespit etmeye çalışırsak yanlışa düşebiliriz. Ama kuvvetli şüphe dediğimiz, geçmişinde bu tarz ihbarlarla somutlaşmış deliller olursa başka. Çok bilinen bir şey, bu gibi insanların geçmişinde hayvanlara da kötü muamele var. Bu tip vakaların üstüne bir de adli tıp tarafından belirlenmiş fiil varsa onun artık soru işareti olarak karşımızda duracak bir yanı yok. Kanun çıkarılırken hem uzmanlar, hem milletvekilleri bir araya gelmeli ve üzerinde çok dikkatli durulmalı, buna katılıyorum. Hiçbir boşluğa mahal verilmemeli. Adalet ve eğitim sistemini düzeltmeli ve milli-manevi değerlerimizi hatırlamalıyız. İçimizdeki maneviyatı, ulviyeti uyandırmalıyız. Ailede kız-erkek fark etmeden, çocuk yetiştirirken kimseye kirli emellerle dokunmamak gerektiğini öğretmeliyiz.

Her çocuğa Avrupa gibi mahremi öğretelim

BELEDİYELERE YAPTIRIM UYGULANMALI

Belediyelerin ödeneklerini doğru yere aktarmaları gerekiyor. Bir ilçe belediyesinde nüfus 100 bini geçiyorsa ve buna rağmen kadın sığınma evi yoksa yaptırım uygulanmalı. Sokak hayvanlarının kısırlaştırılması, bakım evlerine alınması için bütçeleri var. Bu bütçeyi doğru bir şekilde o işe ayırmıyorsa, o işi doğru insanlara yaptırmıyorsa yine “Bunu neden yapmadın” diye sorulmalı. Gezici ekipler, sokakta hayvanlarını kısırlaştırıyor. Hayvanın yarası sokakta iyileşiyor. Böyle olmaz.

KASTRASYONLA BERABER PSİKOLOJİK TEDAVİ ŞART

Cinsel suçlarda kimyasal hadımı destekliyorsunuz. Uzmanlara göre bu da gerçek bir çözüm değil. Siz neyi savunuyorsunuz?

Hadım cezası verildi, bitti dememek lazım. Kastrasyon yapıldıktan sonra bu kişinin cezaevinde mutlaka psikolojik tedavisi yapılmalı. Fiziki olarak cinsel uyanması yoksa bu zihninde olmayacağı anlamına gelmiyor. Kastrasyon ve idamı tüm boyutlarıyla tartışmak üzere masamızda tutuyoruz. 

KİM BİLİR MADDİ GÜCÜNÜ KULLANIP NELER YAPTI!

Her güne birden çok çocuk tacizi haberiyle uyanıyoruz. En son bir işadamı olan Fatih Oflaz’ın kızına 7 yıl boyunca cinsel istismarda bulunduğunu öğrendik.

Korkunç. Kendi babasından çocuğu olanları gördüm ne yazık ki. O adam cezaevinde su içiyor, yemek yiyor. Bence bir bardak su vermemeliyiz. Bu işadamına gelince; kızına yaptığı ortaya çıktı ama düşünün! Maddi gücünü de kullanarak kimlere neler yapmıştır kim bilir… Bunun arkası çorap söküğü gibi gelecektir, yargılama sürecinde her şey ortaya çıkacaktır. Eğitim reformu, adalet reformu, değerler eğitimi beraber götürülmeli… Bunun önünü almalıyız. İnsanoğlu yaşadığı sürece tamamen ortadan kaldırmak mümkün değil ama minimuma indirmek mümkün…

ÇOCUĞUN YARASI DAHA DA DERİNLEŞECEK

Magazin basınında Mustafa Ceceli ve eski eşi arasındaki velayet dosyasına giren bir lezbiyen ilişkiyi konuştuk. Kamuoyu çok doğru bir tepki verdi ve “Çocuğu düşünün” dedi hep bir ağızdan. Sizin değerlendirmeniz nasıl?

Çok acı, o çocuk bunu şimdi olmasa, sonra mutlaka izleyecek. İki kadının arasındaki ilişki bizim değerlendirebileceğimiz bir şey değil, bizi ilgilendirmiyor. Ama o çocuğun böyle bir şey yaşaması ağır bir travma bırakacak. Aile kurumuna, kadınlara, erkeklere güvenmeyecek. Zaten anne-baba ayrılmış, yaralı, o yara daha da derinleşecek. Türk milletinin bu tepkisi manevi değerlerle örtüşen bir tepkiydi. Yaşananları tasvip etmiyorum ama yetişkin insanlar, kendi muhasebelerini yaparlar. O çocuğa anne-babası tarafından yaşatılan hak değil!

ÜÇ MAYMUNU OYNAMAYIN... 

Çocuk yaşta kızlarımız köylerde evlendiriliyor. Orada yaşayanların vicdanına sesleniyorum. Ses çıkarın, üç maymunu oynamayın. Onlar daha çocuk. Hepimiz anneyiz, babayız. Bugün başkasının çocuğunun başına gelen, yarın bizimkinin de başına gelebilir. Sokakta yaşayan birini gördüğünüzde de konuşun, neden sokakta? Onlara el uzatın… Bizim geleneklerimizde insanımıza el uzatmak, paylaşmak vardır.

 SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!