Hekimlerin müdahale ikilemi

Güncelleme Tarihi:

Hekimlerin müdahale ikilemi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 21, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ölüm oruçları, Sağlık Bakanı ile hekimlerin meslek örgütünü yine karşı karşıya getirdi. Bakan Durmuş, ölüm orucundakilere müdahaleyi savunuyor.

Türk Tabipleri Birliği Başkanı Füsun Sayek ise ‘‘İntihar değil, protesto biçimi’’ diyerek, doktorların tıbbi müdahalesine karşı çıkıyor.

SAĞLIK Bakanı Osman Durmuş ile Türk Tabipler Birliği, ölüm orucundaki eylemcilere tıbbi müdahale konusunda farklı düşünüyor. Bakan Durmuş, hekimlerin görevinin hastayı tedavi etmek ve yaşatmak olduğunu belirterek, açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri yapanlara tıbbi müdahalede bulunmanın, hekimlerin tabii görevleri arasında bulunduğunu savunuyor. En kutsal hakkın ‘yaşama hakkı’ olduğunu anımsatan Durmuş, Hipokrat yeminine göre de hekimin insanı yaşatma görevi bulunduğunu anımsatıyor.

TTB Başkanı Füsun Sayek ise bu konuda şu görüşleri savunuyor:

‘‘Hastanın rızasına aykırı olarak ‘zorla besleme' etik değil. Bu nedenle cezaevi hekimleri, hastanın ister bilinci açık, isterse kapalı olsun, olgunun takip formu ile müdahale onay-ret belgesini, bir başka sağlık merkezine nakil sırasında ambulans hekimine alındı belgesi ile birlikte mutlaka teslim etmeli. Açlık grevcisi kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belli bir zaman için yiyecek ve sıvı almayı reddeden kişi. Açlık grevi bir intihar biçimi değil, protesto biçimi. Kendi iradesiyle bilinçli olarak yiyeceği reddeden açlık grevcisi ölebilir. Ama, amaç temel amaç ölmek değil. Hastanın tedaviyi reddetmesi temel bir hak ve hekimin ölümüne neden olsa bile hastanın arzusuna hürmet etmesi, etik olmayan bir davranış sayılamaz.’’

HEKİMLER DEPRESYONDA

Açlık grevi ve ölüm orucu eylemi yapan mahkumların getirdiği bir hastane Başhekimi, hekimlerin tıbbi müdahale yapılmasını ve yapılmaması görüşleri arasında gidip geldiklerini ve bundan ötürü ‘depresyon' yaşadıklarını söyledi. Başhekim, hekimlerin ezici çoğunluğunun, eylemcinin bilinci kapanana kadar müdahaleye karşı çıktıklarını belirtti. Bu başhekim, ‘‘TTB yönetiminin görüşlerine dayanak yaptığı Dünya Hekimler Birliği'nin görüşleri bağlayıcı değil’’ dedi.

Bir kısım hekim de, ölüm orucu tutarak adım adım ölüme yürüyen kişi ile, bir protestoda bulunmak için kendini yakan veya intihar girişiminde bulunan kişi arasında hiçbir fark bulunmadığını savunarak, ‘‘Bırakalım ölsün demek olmaz. Hekimler buna seyirci kalmaz. Kaldı ki, intihar girişiminde bulanan bir kişi daha sonra yaşama bağlanıyor. İkinci kez intihar girişiminde bulunanların oranı yüzde 1-2'lerde kalıyor’’ görüşünü savunuyorlar.

Zorla müdahale başarısız

BAKANLAR Kurulu'nun aldığı karar uyarınca, açlık grevi ve ölüm orucu eylemine son vermek üzere cezaevlerine yapılan müdahale ve bunlara ‘zorla tedavi verme' niyetinde başarı sağlanamadı. Eylemcilerin çok büyük bir bölümü eylemlerini hastanelerde de sürdürünce, eylemi sona erdirme hedefine varılamadı. Bunun üzerine, bilinci açık ve genel durumları iyi bulunan eylemciler yeniden cezaevlerine geri gönderildi.

Ancak, büyük bölümü F tipi cezaevlerine gönderildiği için toplu eylem yapma ve birbirlerini baskı altında tutma şansları azaldı. Bu nedenle bu eylemlerin zaman içinde son bulacağı hesaplanıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!