Hedef 43 milyon seyirci

Güncelleme Tarihi:

Hedef 43 milyon seyirci
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2009 11:51

Yerli yapımların birbiri ardına vizyona girerek gişe yarışını sürdürdüğü Türkiye'de 2009 yıl sonu seyirci sayısı 43 milyon olarak bekleniyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik, 2009 yılında sinemada gelinen noktayı ve yeni hedefleri değerlendirdi.
Yeni sinema sezonunun Ekim ayında başladığını anımsatan Çelik, Haziran ayına kadar devam edecek olan sezonda 70'i yerli olmak üzere 300 yapımın vizyona girmiş olacağını ifade etti.
Yerli yapımların izleyicinin beğenisine çıktığını, ancak Türkiye'de seyirci sayısının halen istenilen düzeyde olmadığını dile getiren Çelik, “Türkiye'deki seyirci sayısı Avrupa ortalamasının altında. Son 4 yıl içerisinde her yıl seyirci sayımız ortalama yüzde 20'ler, 25'ler civarı artış gösterse de hala Avrupa ortalamasını yakalamış değiliz” dedi. Avrupa ortalaması yakalandıktan sonra sinema sektörünün daha büyük hedeflere doğru yol alacağına inandığını belirten Çelik, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Geçen yıl seyirci sayımız 39 milyondu. Bu yılı 42-43 milyon civarında seyirciyle kapatmayı ümit ediyoruz. Ancak, film sayısının çok olması, nitelik ve kalite yönünden iyi olduğu anlamına gelmez. Bizim seyircimizin beğenisine sunulan filmler de kendi içerisinde kategorilere ayrılabilir. Genel anlamda çok da ayrım yapmak mümkün değil ama 'sanat filmi' ve 'gişe filmi' diye düşünüldüğünde, gişe için yapılmış filmlerin bazıları kendini kurtarıyor, bazıları kurtaramıyor. Her ne kadar şu an 39-40 milyon seyirciden bahsetsek de aslında sinemaya gidenlerin sayısı 8 milyon civarında. Arada bazı seyirci çeken filmlerin olması sayıyı artırıyor.
Sanat filmlerine ilgi ise Türkiye'de henüz çok değil. Yani, bu da Türkiye açısından çok sıkıntılı bir durum. Biraz daha o alanda kendimizi geliştirmemiz lazım. Bu, sinema kültürünün gelişmesiyle olacak bir şey. Bugün Nuri Bilge Ceylan'ı Avrupa'da, Amerika'da milyonlar izliyor. En son ödül alan filmi Türkiye'de 150 bin civarı seyirci çekti. Bu, Türkiye'deki sanat filmine bakışı ortaya koyuyor. Biz daha henüz bir sinema seyircisi kültürü oluşturamadık.”

“YÜZDE 50'Sİ KENDİNİ KURTARABİLİYOR”

Çelik, 2008 yılında 52 yerli yapımın vizyona girdiğini, 6 filmin kar ettiğini, 6'sının ise maliyetini çıkartarak “kendini kurtardığını” belirtti.
“Geçen yıl 40 film zarar etti. Bu 40 film içinde de uluslararası alanda çok ciddi ödüller almış, ülkemizi çok iyi bir şekilde temsil etmiş filmlerin sayısı çok fazla aslında” diyen Çelik, “Bunun yaklaşık yüzde 50'si ne ödül alabiliyor, ne de gişe yapabiliyor. Tamamen aslında bir zararda. Geri kalan yüzde 50'si de kar edebiliyor, kendini kurtarabiliyor veya uluslararası veya ulusal büyük festivallerde ödül alma imkanına sahip olabiliyor. Dolayısıyla bunu böyle kategorize etmek lazım” saptamasını yaptı.
Çelik, son yıllarda Türk sinemasında genç yeteneklerin, yönetmen ve yapımcıların çıktığını ve büyük başarılar kazandıklarını vurgulayarak, bunun çok sevindirici bir gelişme olduğunu ifade etti. Son 2 yıl içerisinde ağırlıklı olarak uluslararası ödül kazananların ilk filmlerini yapan yönetmenler olduğunu dile getiren Çelik, şunları söyledi:
“Geçen sene 'Tatil Kitabı', bu sene 'Sonbahar'. Bunlar hep ilk yönetmen filmleri. 'Kızkardeşim Mommo' da neredeyse uluslararası alanda ödül bırakmadı. Asya Oscarları arasında ilk beşe kaldı. İlk kez bir Türk filmi, UNICEF'in film kataloğuna alındı, bu yeni bir şey, gözden kaçmaması gereken bir şey. UNICEF'in kataloğuna girmek çok büyük bir başarı. Onu kendi kataloğunda satışa sunuyor ve oradan elde ettiği gelirlerle yardıma muhtaç çocukların gelişimi, eğitimi gibi birçok sosyal projelerde bunu kullanma imkanına sahip bulunuyor. İlk kez Türkiye'den bir film seçildi ve bu da bizi tabii ki son derece mutlu etti.
Bu yıl 70 film tabii yıl sonu açısından baktığımızda bir değerlendirme yapmak lazım. Henüz seyirci sayıları oturmadı. Bu yıl biraz da krizin derin hissedildiği bir yıl oldu herkes açısından. Kriz döneminde en çok etkilenen sektörlerin başında reklam ve sinema, kültür sektörü geliyor. Sinema da bunların içinde. Çok da geçen yıla oranla düşüş olmadı ama bu arada tam toparlıyor derken domuz gribi meselesi ve bununla birlikte başlayan sıkıntılar sinemayı biraz sarsıntıya uğrattı. Tam sezon açılıyor, Ekim ayında sezon açılışında rakamların biraz daha yükselişe geçeceği, iyi filmlerin vizyona girdiği dönemde domuz gribi tartışmalarının çok olması, toplu alanlardan kaçılması gerekliliğinin konuşulması insanları ister istemez tedirgin etti, daha dikkatli davranmaya sevk etti.”
Konuyla ilgili büyük işletmecilerle görüştüklerini aktaran Çelik, “Sayın Bakan ile görüşme yapıp bir çalışma yaptık. Büyük alışveriş merkezleri içerisindeki sinema salonları kendileri zaten ön hazırlıklarını yapmışlardı. Salonlar her gün dezenfekte ediliyor, ilaçlanıyor, bir sonraki güne hazır hale getiriliyor. Sinema salonları zaten son derece kaliteli, nitelikli, havalandırma sistemleri son derece nitelikli salonlar haline dönüştü” diye konuştu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!