Hayatı tiyatro

Güncelleme Tarihi:

Hayatı tiyatro
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2000 00:00

Haberin Devamı

Tarık Buğra'nın Sabancı'dan esinlendiği ‘‘Patron’’ piyesi ilk kez sahnede

Ünlü işadamı Sakıp Sabancı'ya şu anda gösterimde olan ve Zeki Ökten'in yönettiği ‘‘Güle Güle’’ filminde oynaması için teklif götürülmüştü. Sakıp Sabancı filmde oynamayı çok istemesine rağmen vakti olmadığı için bu teklifi kabul edemediğini söylemişti. Sakıp Sabancı bir filmde oynayamadı ama hayatını konu edinen ‘‘Patron’’ isimli oyun İstanbul Devlet Tiyatroları tarafından Taksim Sahnesi'nde 15 Nisan'da oynanmaya başlayacak.

‘‘Patron’’ oyunu 1994'te ölen ünlü yazar Tarık Buğra tarafından yazılmış. Oyunun Sakıp Sabancı tarafından bizzat ünlü yazara sipariş verilerek yazdırıldığı söyleniyor.

İstanbul Devlet Tiyatroları Taksim Sahnesi'nde provaları yaklaşık 1.5 aydır harıl harıl süren oyunun rejisörlüğünü Zafer Kayaokay üstlenmiş. ‘‘Patron’’ karakterini Ali Düşenkalkar'ın canlandırdığı oyunun diğer oyuncuları Uğur Polat, Simay Küçük, Özgür Yalım ve Ali Sürmeli. Oyunun dramturgluğunu Mine Acar, özgün müziklerini Kemal Güriş, dekorlarını Nur Özkönü ve kostümlerini Gürhan Kırçavu yapıyor.

1986'da Ötüken Yayınları tarafından yayımlanan oyun, bundan önce de sahnelenmek istenmiş ama Devlet Tiyatroları repertuvar kurulundan onay alamamıştı.

Oyunun rejisörü Zafer Kayaokay şöyle diyor:

Oyunun ilk defa ne zaman repertuvar kuruluna sunulduğunu ve geri çevrildiğini bilmiyorum. ‘‘Patron’’ yönettiğim ilk Tarık Buğra oyunu değil, daha önce ‘‘İbiş'in Rüyası’’nı da yönettim. Tarık Buğra benim edebi kimliğiyle çok ilgilendiğim ve eserlerini çok beğendiğim bir yazar. Kendisi ayrıca Devlet Tiyatroları'nda birlikte çalıştığım ve çok değer verdiğim hocamdı. Bildiğiniz gibi kendisi uzun yıllar Devlet Tiyatroları'nın repertuvar kurulu başkanlığını da yaptı.

‘‘Patron’’ oyununu sahnelemeye karar verdiğimde Tarık Buğra'nın oyunu neden ve nasıl yazdığıyla hiç ilgilenmedim, benim için önemli olan Tarık Buğra'nın yazdığı bir oyunu sahnelemekti. ‘‘Patron’’ oyununun aslı Tarık Buğra'nın ‘‘Sıfırdan Doruğa’’ adıyla 1986'da Ötüken Yayınları'ndan çıkan senaryosuna dayanıyor. Ben bu senaryoyu ‘‘Patron’’ ismiyle bir oyun halinde yeniden düzenledim. Orijinal senaryoya gönderme yapan bölümleri kendi metnimin içine yerleştirdim. Elbette bu yeniden düzenlemeyi yaparken Tarık Buğra'nın kızı Ayşe Kavala (Buğra) ve eşi Hatice Buğra'nın izni alındı. Oyunu bu haliyle Devlet Tiyatroları'nın repertuvar kuruluna sunduğumda bu yıl içinde sahnelenmek üzere onay alındı. Bu kararın alınmasında İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun Tarık Bey'in ölümünden beri yaklaşık altı yıldır onunla ilgili hiçbir şey yapmamış olması da etkili oldu.

Oyundaki ‘‘Patron’’ karakterinin Sakıp Sabancı'yı çağrıştırması meselesiyle hiç ilgilenmiyorum. Benim için önemli olan milli sermayeyi savunan bir işadamının yaşamından kesitler sunması ve bildik sanayici imajının soğuk yüzü yerine insancıl taraflarının işlenmesi. Oyundaki işadamı karakterinin herhangi bir prototipi yok, Sakıp Sabancı'yı olduğu kadar Rahmi Koç'u ya da Mustafa Sapmaz'ı da çağrıştırabilirdi.

Neden Sakıp Sabancı?

Oyun, Türkiye'nin ünlü sanayicilerinden biri olan ‘‘Patron’’ hakkında araştırma yapan bir yazar ve ‘‘Patron’’ arasındaki ilişki etrafında şekilleniyor. Metindeki ‘‘Patron’’ karakteri birebir somut işaretlerle Sakıp Sabancı'yı tanımlamıyor ama metinde öyle ayrıntılar var ki doğrudan Sakıp Sabancı'yı akla getiriyor. Bir de sahnede jestler, mimikler ve ses tonuyla ete kemiğe büründüğünü düşünürseniz Sakıp Sabancı'yı hayal etmek çok zor olmayacak!

Örnek isterseniz metindeki ‘‘Patron’’un ticari çizgisi de tıpkı Sabancı gibi babasının hamallığından pamuk ticarethanesine oradan da çok büyük bir holdinge uzanıyor. Kırşehirli ‘‘Patron’’un hayat felsefesi neredeyse Kayserili Sakıp Sabancı ile aynı: ‘‘Para başarının ödülüdür’’. En önemlisi ‘‘Patron’’un da, Sabancı'nın da babasının adı Hacı!

Öykü, roman, oyun yazarı ve gazeteci 1918 doğumlu Tarık Buğra 1994'te öldü. Milliyet, Vatan ve Tercüman gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Küçük Ağa, İbiş'in Rüyası ve Osmancık en bilinen eserleri arasında.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!