Hákimin dinlenmediğini kim iddia edebilir
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2008 00:00
İstanbul 13. Ağır Ceza Hakimi Köksal Şengün, başkanlığını yaptığı Ergenekon davasının dünkü duruşmasında, Türkiye’nin ’dinlenme’ konusundaki içler acısı durumunu gözler önüne serdi.
Bir sanık avukatının, "Buradaki tüm avukatların telefonları dinleniyor, e-postaları takip ediliyor" şikayeti üzerine Hákim Şengün, "Hakimin dinlenmediğini kim iddia edebilir ki" sözleriyle büyük alkış aldı.
ERGENEKON davasının dünkü oturumunda gözaltına alınan Ertaç Giray hakkında konuşan Avukat Yaşar Ağsu, "Buradaki avukatların tümünün telefon konuşmaları dinleniyor, elektronik postaları takip ediliyor" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün, "Hakimin dinlenmediğini kim iddia edebilir ki" diye konuşunca salondakiler gülerek alkışladılar. Yaşar Ağsu da, "Efendim bunu biliyoruz ama sizin hanımıza, ailenize ait bilgileri bant halinde önünüze getirmezler" diye konuştu. Tutuklu sanıklardan Bekir Öztürk de, savcıların avukatını taciz ettiğini öne sürerek, durumu protesto etmek için duruşmaya avukatsız katıldığını söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün, avukatsız savunmasının alınamayacağı uyarısı üzerine, Öztürk, savunması alınacağı zaman bir avukat temin edeceğini kaydetti.
Avukatlar tartıştı
Kimlik tespiti öncesi, mahkeme, sanıkları müdahil avukatlarının yanına oturttu. Müdahil avukatları buna tepki gösterdi. Sanık avukatlarından biri debu tepki üzerine, "Burada geçen her dakika sanıkların zamanından çalıyor. Meslektaşlarımı terbiyeye davet ediyorum" dedi. Müdahil avukatları "Bizi kimse terbiyeye davet edemez" yanıtı verince, Mahkeme Başkanı Şengün’ün, "Efendim, sizi kimse terbiye edemez" diye müdahale etmesi salonda gülüşmelere neden oldu.
Cumhuriyet müdahil
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, duruşmada geçen oturumda sunulan mahkemenin ve heyetin reddedilmesi yönündeki taleplerin kabul görmediğini hatırlattı. Mahkeme heyeti, 20 Ekim’deki duruşmada, davaya müdahil olarak katılmak isteyenlerin taleplerini değerlendirdi. Mahkeme heyeti, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayın A.Ş ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın "suçtan zarar gördükleri" iddiasıyla yaptıkları müdahillik taleplerinin kabulüne karar verdi. Heyet, İşçi Partisi’nin, davada kendilerine ilişkin kısmın ayrılarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin talebini ise hukuki olmadığı için reddetti. Sanık avukatları ayrıca, Ergenekon davasının TRT’nin bir kanalında yayınlanması talebinde bulunurlarken, tutuklu sanık Oktay Yıldırım da, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a tanınan yargılama koşullarının kendilerine tanınmasını isteyerek şunları söyledi: "Yanımda getirdiğim evrakı kullanamıyorum. Ailem buraya gelemiyor. Eli kanlı terörist bir avukat ordusu ile savunulurken, ömrünü vatanına adamış, bu uğurda yaralanarak gazi ünvanı almış olan bana bu hak verilmiyor. Bir taraftan müebbet hapisle yargılanırken kendimi savunacağım şartlar oluşturulmuyor."
Güney’in ajanlık tartışması
Tutuklu sanık Kerinçsiz’in avukatı Kadir Kartal ise, iddianamede adı geçen Tuncay Güney’in kim olduğunu sordu. Kartal, "Tuncay Güney kim CIA mi yoksa MOSSAD ajanı mı? Neden burada yok. Burada hukuk iğfal edilmiş durumda" dedi. Kartal, bilgi kirliliğinden bahsederek Ergenekon sözcüğünün örgütle bütünleştirilmemesini mahkeminin bu yönde karar alarak resmi gazetede yayınlamasını talep etti.
Bırakın her şeyi anlatayım
Bu sırada ayağa kalkıp bağırarak konuşmaya başlayan tutuklu sanık Hüseyin Görüm, şunları söyledi: "Bunu herkes bilecek. Bir kişiyi susturmak istiyorlar. O da İmam Hüseyin. Herkes dinlesin. Halk dinlesin. Bütün herşeyi, Danıştay’ı anlatayım. Bizi dinleyin 9 - 10 aydır susturdunuz. Danıştay’da konuştum. Terörle mücadelede konuştum. Burada da konuşmak istiyorum. İzin vermediler. Kuvvai Milliye 1919..." Görüm, tam bu sırada Mahkeme Başkanı tarafından kendisine daha sonra söz hakkı verileceği belirtilerek uyarıldı.
ERGENEKON davasının dünkü oturumunda gözaltına alınan Ertaç Giray hakkında konuşan Avukat Yaşar Ağsu, "Buradaki avukatların tümünün telefon konuşmaları dinleniyor, elektronik postaları takip ediliyor" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün, "Hakimin dinlenmediğini kim iddia edebilir ki" diye konuşunca salondakiler gülerek alkışladılar. Yaşar Ağsu da, "Efendim bunu biliyoruz ama sizin hanımıza, ailenize ait bilgileri bant halinde önünüze getirmezler" diye konuştu. Tutuklu sanıklardan Bekir Öztürk de, savcıların avukatını taciz ettiğini öne sürerek, durumu protesto etmek için duruşmaya avukatsız katıldığını söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün, avukatsız savunmasının alınamayacağı uyarısı üzerine, Öztürk, savunması alınacağı zaman bir avukat temin edeceğini kaydetti.
Avukatlar tartıştı
Kimlik tespiti öncesi, mahkeme, sanıkları müdahil avukatlarının yanına oturttu. Müdahil avukatları buna tepki gösterdi. Sanık avukatlarından biri debu tepki üzerine, "Burada geçen her dakika sanıkların zamanından çalıyor. Meslektaşlarımı terbiyeye davet ediyorum" dedi. Müdahil avukatları "Bizi kimse terbiyeye davet edemez" yanıtı verince, Mahkeme Başkanı Şengün’ün, "Efendim, sizi kimse terbiye edemez" diye müdahale etmesi salonda gülüşmelere neden oldu.
Cumhuriyet müdahil
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, duruşmada geçen oturumda sunulan mahkemenin ve heyetin reddedilmesi yönündeki taleplerin kabul görmediğini hatırlattı. Mahkeme heyeti, 20 Ekim’deki duruşmada, davaya müdahil olarak katılmak isteyenlerin taleplerini değerlendirdi. Mahkeme heyeti, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayın A.Ş ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın "suçtan zarar gördükleri" iddiasıyla yaptıkları müdahillik taleplerinin kabulüne karar verdi. Heyet, İşçi Partisi’nin, davada kendilerine ilişkin kısmın ayrılarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin talebini ise hukuki olmadığı için reddetti. Sanık avukatları ayrıca, Ergenekon davasının TRT’nin bir kanalında yayınlanması talebinde bulunurlarken, tutuklu sanık Oktay Yıldırım da, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a tanınan yargılama koşullarının kendilerine tanınmasını isteyerek şunları söyledi: "Yanımda getirdiğim evrakı kullanamıyorum. Ailem buraya gelemiyor. Eli kanlı terörist bir avukat ordusu ile savunulurken, ömrünü vatanına adamış, bu uğurda yaralanarak gazi ünvanı almış olan bana bu hak verilmiyor. Bir taraftan müebbet hapisle yargılanırken kendimi savunacağım şartlar oluşturulmuyor."
Güney’in ajanlık tartışması
Tutuklu sanık Kerinçsiz’in avukatı Kadir Kartal ise, iddianamede adı geçen Tuncay Güney’in kim olduğunu sordu. Kartal, "Tuncay Güney kim CIA mi yoksa MOSSAD ajanı mı? Neden burada yok. Burada hukuk iğfal edilmiş durumda" dedi. Kartal, bilgi kirliliğinden bahsederek Ergenekon sözcüğünün örgütle bütünleştirilmemesini mahkeminin bu yönde karar alarak resmi gazetede yayınlamasını talep etti.
Bırakın her şeyi anlatayım
Bu sırada ayağa kalkıp bağırarak konuşmaya başlayan tutuklu sanık Hüseyin Görüm, şunları söyledi: "Bunu herkes bilecek. Bir kişiyi susturmak istiyorlar. O da İmam Hüseyin. Herkes dinlesin. Halk dinlesin. Bütün herşeyi, Danıştay’ı anlatayım. Bizi dinleyin 9 - 10 aydır susturdunuz. Danıştay’da konuştum. Terörle mücadelede konuştum. Burada da konuşmak istiyorum. İzin vermediler. Kuvvai Milliye 1919..." Görüm, tam bu sırada Mahkeme Başkanı tarafından kendisine daha sonra söz hakkı verileceği belirtilerek uyarıldı.