GüneydoÄŸu’da faili meçhul korkusunu hortlatan cinayet

Güncelleme Tarihi:

Güneydoğu’da faili meçhul korkusunu hortlatan cinayet
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2003 00:00

Uzun zamandır GüneydoÄŸu'da faili meçhul cinayetler iÅŸlenmediÄŸi gibi, telaffuz bile edilmiyordu. Tam ‘‘Bu tür cinayetlerin dönemi bitti’’ diye düşünüp sevinmeye baÅŸlamıştık ki...GeçtiÄŸimiz kasım ayında MuÅŸ-Varto'da yaÅŸayan Sıddık Kaya (43), birden ortadan kayboldu. Altı ay kendisinden haber alınamadıktan sonra, bir gün cesedi nehirden çıktı. Kafasının etrafı koli bandıyla çevrelenmiÅŸ ve yine kafasının arkasından tek bir kurÅŸunla öldürülmüştü. Elleri iple bacaklarına baÄŸlanmış ve suyun dibine çökmesi için beline, içine kum ya da taÅŸ doldurulmuÅŸ çuval baÄŸlanmıştı. Kaya'nın en son telefon görüşmesini yaptığı kiÅŸi Jitem mensubu Celal ismindeki bir astsubaydı. Kendisi de evden ‘‘Komutanla görüşmeye gidiyorum’’ diyerek çıkmış ve bir daha kendisinden haber alınamamıştı. Cinayeti kimin ve niye iÅŸlediÄŸi bir muamma. Ama Sıddık Kaya'nın yaÅŸadıklarını öğrendiÄŸinizde, bu cinayetin niye iÅŸlendiÄŸine iliÅŸkin, en azından bazı ipuçlarını görebiliyorsunuz. Cesedin bulunuÅŸ ÅŸekli insanın aklına hemen faili meçhul cinayetleri getiriyor. Ama olayı biraz deÅŸince ardından siyasi sebeplerden de bağımsız, ispatlanması zor para ve insan iliÅŸkileri ortaya çıkıyor ve bu bölgedeki sıradanlaÅŸmış hayattan da bir kesit veriyor.Sıddık Kaya, MuÅŸ'un Varto ilçesinde herkes gibi çiftçilikle uÄŸraşıyordu. Çok sigara içtiÄŸinden iki yıl önce sol ayak baÅŸ parmağı kangren olmuÅŸ ve vücuda yayılmaması için kesilmiÅŸti. Kısa bir süre için sigarayı bırakmasına raÄŸmen tekrar baÅŸlamış ve bu kez saÄŸ ayak baÅŸ parmağında kangren tespit edilmiÅŸti. Masrafları karşılaması zor olduÄŸu için yeÅŸil kart baÅŸvurusu yapacaktı. Bunun için kaydının olduÄŸu Varto'daki jandarma karakoluna giderek, bir kağıt imzalatması gerekiyordu. 19 Kasım 2002 günü köyüne bir saat uzaklıktaki Varto'ya geldiÄŸinde, kağıdı imzalayacak yüzbaşıyı bulamadı ve daha önceden tanıdığı Celal Åžan ismindeki astsubayı görmeye gitti. Celal Astsubay, bir gün beklemesini, eÄŸer yüzbaşı gelmezse kendisinin imzalayacağını söyledi. Sıddık Kaya, köyüne dönmek yerine, geceyi Varto'da yaÅŸayan kız kardeÅŸi Herdem Åžengül'ün evinde geçirdi. Ertesi gün tekrar karakola gitmek üzere yola çıktığında, kızını okula götüren astsubayı gördü ve kağıdı imzalayıp imzalamayacağını sordu. Astsubay Celal, nizamiyeye gidip kağıdı bırakmasını, öğleden sonra imzalayabileceÄŸini söyledi. Astsubay Celal karakola döndüğünde Sıddık'ın kağıdı bırakmak yerine kendisini beklediÄŸini gördü, bir süre sohbet ettiler. ASTSUBAY CELAL’LE BULUÅžACAÄžIM KÄ°MSEYE SÖYLEMESonrasında Sıddık Kaya, iftar saatine yetiÅŸmek için kız kardeÅŸinin evine gitti. Ä°ftardan kısa bir süre sonra akÅŸam 5 sıralarında çalan cep telefonuna, ‘‘Buyrun komutanım’’ diyerek cevap verdi ve hızla kalkıp dışarı çıkmaya hazırlandı. Kız kardeÅŸinin nereye gidiyorsun sorusuna önce, ‘‘Önemli bir ÅŸey yok, köprüye kadar gidip geleceÄŸim’’ diye cevap verdi. Ancak kardeÅŸi ısrar edince, ‘‘Astsubay Celal'le buluÅŸacağım, ama sen kimseye bir ÅŸey söyleme’’ dedi ve üzerinde taşıdığı, içinde 400 Euro olan zarfı ve alelacele Astsubay Celal'ın telefonunu yazdığı bir kağıdı kız kardeÅŸine bıraktı. Yürüyerek Varto'nun giriÅŸindeki, altından Murat Nehri geçen köprüye doÄŸru ilerledi. Yolda rastladığı üç tanıdığına, ‘‘Siz teraviye gidin ben de 5 dakika sonra geleceÄŸim’’ dedi. Kız kardeÅŸi Herdem, onu bütün gece bekledi ama hiç ses seda çıkmayınca, ailesine Sıddık'ın eve dönmediÄŸini ve endiÅŸelendiÄŸini söyledi. Ä°ÅŸte o günden sonra Sıddık'tan tam altı ay haber alınamadı.SAÄž KOLU SAÄž BACAÄžINA BAÄžLANMIÅž, KAFASI SARILMIÅž24 Nisan 2003 günü, çocuklar Murat Nehri yakınlarında oynarken, nehirde bir ceset gördüler ve hemen jandarmaya haber verdiler. Bulunan erkek cesedinin üzerinde atlet, pantolon ve çorapları vardı. SaÄŸ eli saÄŸ bacağına iple baÄŸlanmış, kafası ve yüzü koli bandıyla tamamen çevrelenmiÅŸ, sadece burnunun ucu gözüküyordu. Kafasının arkasında ise bir kurÅŸun deliÄŸi vardı. Sol elinde de ip vardı ama koptuÄŸu için sadece bilezik gibi bileÄŸine takılı duruyordu. Sol kolundaki saat çalışıyor ve saat 5'i gösteriyordu. Cesedin bulunup incelendiÄŸi saat ise tam 6'ydı. Sıddık'ın kaybolduÄŸu günden beri saatler, bir saat geri alındığından, Sıddık'ın saatinin hiç bozulmamış, çalışmaya devam etmiÅŸ olduÄŸu anlaşılıyordu yani. Belinde ise iple baÄŸlanmış torbalar vardı. Bu torbalara taÅŸ ya da kum koyarak cesedin nehrin dibine çökmesi saÄŸlanmıştı muhtemelen. Ve bir süre sonra torbalar delinip içindekiler dökülünce ceset de su yüzüne çıkmıştı.Nehirden bir ceset çıktığını öğrenen ve Sıddık'ın kaybolduÄŸunu bilen bir köylü, babasına telefon etti. Baba, bulunan cesedin sol ayak baÅŸ parmağı yoksa, o kiÅŸinin oÄŸlu olabileceÄŸini söyledi. Jandarma baktı, cesedin sol ayak baÅŸ parmağı yoktu. Ceset Sıddık Kaya'ya aitti.Sıddık kaybolmadan birkaç gün önce Diyarbakır'da ölen bir akrabasının evine taziyeye gittiÄŸinde karşılaÅŸtığı kuzenine, ‘‘Varto'ya gider gitmez, bir yolunu bulup oradan taşınacağım’’ demiÅŸti. Sıddık'ın evden çıkarken, ‘‘Celal Astsubay'la görüşmeye gidiyorum’’ demesi ve aceleyle astsubayın telefonunu bir kağıda yazıp kız kardeÅŸine bırakması, bütün şüpheleri bu astsubay üzerine çevirmiÅŸti. Ailenin şüphelendiÄŸi bir baÅŸka kiÅŸi de, ilçede görevli Cengiz ismindeki bir polisti. Polis memuru Cengiz, olaydan birkaç hafta önce sürekli Sıddık'ı evinden telefonla arıyor ve Sıddık'ın eÅŸine, ‘‘Ahmet Kartal'ı kim öldürdü? Sıddık nerede?’’ diye soruyordu. Bu telefonlar günde 2 ya da 3 kez geliyordu ve Sıddık telefonlara çıkmıyordu. Sıddık, polis Cengiz'in onu aramasından duyduÄŸu rahatsızlığı astsubay Celal'e de anlatmıştı.BAHÇELERDE GEZEN ÇİFT DEDÄ°KODU KONUSU OLDUPeki Sıddık Kaya bu polisten niye bu kadar ÅŸikayetçiydi? Sıddık Kaya'nın hayatında geriye dönüldüğünde, karşımıza Ahmet Kartal adlı bir korucu çıktı. Bu korucu Sıddık'ın kayboluÅŸundan 5 ay önce üç oÄŸlu yanındayken, başına tek bir mermi sıkılarak tarlada öldürülmüştü. Ä°kisi arasında nasıl bir husumet varsa, Ahmet Kartal'ın ailesi katili Sıddık'ın azmettirdiÄŸini düşünüyordu. Sıddık'ın ailesine, ‘‘Niye baÅŸkası deÄŸil de, sizin oÄŸlunuzun azmettirdiÄŸini düşünüyorlar, bir sebebi olmalı’’ diye sorduÄŸumda, ‘‘Bir sebebi yok, baÅŸkalarının dolduruÅŸuna gelmiÅŸ olabilirler’’ diye cevap verdiler. Polis memuru Cengiz, Ahmet Kartal'ın kuzeninin evinde kiracıydı ve köylülerin söylediÄŸine göre, evsahibinin annesiyle arası pek iyiydi. Anlaşılan köyde dedikodu alıp yürümüştü. Köylüler Polis Cengiz'le Ahmet Kartal'ın kuzeninin annesi arasındaki iliÅŸkiyi ‘‘Onlar bahçelerde geziyorlardı!’’ diye tarif ediyorlardı. Yine civardaki köylülere göre Sıddık, askerlere ‘‘istihbarat’’ saÄŸlıyordu. Celal Astsubay savcılığa verdiÄŸi ifadesinde, köylülerin iddiasını doÄŸruluyordu: ‘‘Sıddık, karakolumuzla iyi iliÅŸkiler içindeydi. Karakola gelip sohbetler ederdi. Bu sohbetler esnasında yararlı da oluyordu.’’ ASTSUBAYIN Ä°DDÄ°ASI: PKK ADIMIZI KULLANIP KANDIRMIÅžTIRAilesi, Astsubay Celal ile Sıddık Kaya'nın tanışıklıklarının 2 yıl öncesine dayandığını söylemiÅŸti. Ama Astsubay Celal, savcılığa verdiÄŸi ifadede bir yıldır tanıştıklarını söylemiÅŸ ve kendisini şöyle savunmuÅŸtu:‘‘Varto Jandarma Komutanlığı'nda, faili meçhul olaylar ile terör suçlarının takip ve araÅŸtırması ile ilgili araÅŸtırma kısım amiriyim. Sıddık Kaya, karakolumuzla iyi iliÅŸkiler içindedir. Åžahsın mazisini araÅŸtırdığımda, kendisinin güvenilir ve örgütle ilgisi olmadığını gördüm. 19 Kasım günü yeÅŸil kart iÅŸlemleriyle ilgili yardım etmemi istedi. Ertesi gün yolda karşılaÅŸtık. Bu karşılaÅŸmamızı, polis memuru Cengiz ve Ergin de gördüler. O gün kendisine, kurulun cuma günü toplanacağını ve yeÅŸil kartın o gün onaylanabileceÄŸini söyledim. Bunun üzerine yanımdan ayrıldı. O gün ilçe belediye baÅŸkanlığının verdiÄŸi akÅŸam yemeÄŸine davetliydim. 16.00 sularında yemeÄŸin verildiÄŸi lokantaya gittim. Tahminen 17 civarında telefonum çaldı. Numarası bende kayıtlı olduÄŸu için arayanın Sıddık olduÄŸunu gördüm. Telefonu birkaç kez çaldırıp benim onu aramamı bekliyordu. Kendisini aradım: ‘Komutanım beni yarın acilen Erzurum'a hastaneye göndermen lazım, yarın yeÅŸil kartımı mutlaka almam lazım' dedi. Bu konuÅŸmadan 10-15 dakika sonra tekrar telefonumu çaldırıp kapattı. Ama ben kendisini aramadım. Bunun üzerine sürekli telefonumu çaldırınca, biraz da kızmış olarak telefonu açtım ve ‘Ne var' dedim. Kendisi yine aynı konuda aradığını, ardından da yanlışlıkla aradığını ve kusura bakmamamı isteyip telefonu kapattı. Ertesi gün, beni Mehmet Kaya isminde biri aradı. Kendisinin bir kez ifadesini aldığımı ve Avrupa'dan aradığını, ocak ayında tekrar Türkiye'ye gelip yeniden ifade vereceÄŸini söyledi. Ardından da, ‘Sıddık'ı gördün mü' dedi. AkÅŸam telefonla konuÅŸtuÄŸumuzu ve yeÅŸil kart için Erzurum'a gitmiÅŸ olabileceÄŸini söyledim. Bundan yarım saat sonra beni yine aradı. Aslında Sıddık Kaya'yı merak ettiÄŸi için aradığını, kendisinden dünden beri haber alamadıkları söyledi. Evden çıkarken, komutanla görüşeceÄŸim dediÄŸi için o komutanın ben olduÄŸunu düşündüklerini söyledi. ‘Sizden yana bir kuÅŸkumuz yok, baÅŸka birileri komutan adı altında arayıp kendisini kandırmış olabilir' dedi. Fakat daha sonra öğrendiÄŸime göre, Sıddık'ın ailesi, onu benim kaybettirdiÄŸime dair ifadeler kullanmışlar. Kendisi bize yardımcı olan biriydi. Böyle bir kiÅŸiye bizim tarafımızdan bir zarar gelmesi mümkün deÄŸil. Åžahsın kaybolmasından bir gün sonra, kız kardeÅŸi bana iki silahlı KADEK-PKK terör örgütü mensubunu akÅŸam saatlerinde gördüğünü söyledi. Bu kayıtlarımızda da var. Örgüt tarafından bizim adımıza kandırılarak, bir yerlere çekilmiÅŸ olması da muhtemeldir.’’ PARA KARÅžILIÄžI AHMET KARTAL'IN AÄ°LESÄ°NE MÄ° VERÄ°LDÄ°?Astsubay Celal'in ifadesinde bahsettiÄŸi Mehmet Kaya, Sıddık'ın uzun zamandır Fransa'da yaÅŸayan kuzeniydi. Sıddık'ın 5 çocuÄŸundan en büyüğü olan oÄŸlu da Fransa'da yaşıyordu. Astsubay Celal, savcılığa verdiÄŸi ifadede Mehmet Kaya'dan ayrıca şöyle bahsediyordu: ‘‘PKK'nın yakalanan örgüt üyesi Özgür kod isimli Davut Han ifadesinde, Mehmet Kaya'nın örgütün üst komutan seviyesindeki kiÅŸilerle Avrupa'dan telefon konuÅŸmaları yaptığını söyledi.’’ Sıddık Kaya, olayının faili hálá meçhul. Hazırlık soruÅŸturmasının bitip dava açılabilmesi için ise Adli Tıp'tan gelecek tam otopsi raporu bekleniyor. Sıddık'ın ailesi, polis Cengiz ve astsubay Celal'in bir olup, oÄŸullarını para karşılığında Ahmet Kartal'ın ailesine teslim ettiÄŸini iddia ediyor. Bu cinayetle ilgili akla baÅŸka sorular da geliyor: ‘‘Polis memuru Cengiz, astsubay Celal ve Sıddık'ın aralarında istihbarat alışveriÅŸinin dışında illegal bir ticari iliÅŸki mi vardı?’’ ‘‘Cinayeti Sıddık Kaya'nın jandarmaya istihbarat saÄŸlamasından rahatsız olan PKK mı iÅŸledi?’’ Yoksa bir ‘‘Namus davası mı vardı?’’ Bu soruların cevabını Sıddık Kaya'yı öldürünlerin dışında kimse henüz bilmiyor. Biz öğrenebilecek miyiz, bekleyip göreceÄŸiz. Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!