Gül, Ortadoğu'daki gerginliğe karşı Şam'ın katkısını bekliyor

Güncelleme Tarihi:

Gül, Ortadoğudaki gerginliğe karşı Şamın katkısını bekliyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2006 08:45

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İsrail ile Filistin arasında, İsrailli askerin kaçırılmasıyla tırmanan gerginliğin çözümünde Türkiye'nin daha fazla katkıda bulunması yönünde talep geldiğini ve Şam'a da bu çerçevede Türkiye'den bazı mesajların iletildiğini söyledi.

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile bugün bir araya gelecek olan Gül, Washington'da Türk basın mensuplarının soruları yanıtladı.

İsrail-Filistin gerginliğine ilişkin sorular üzerine Bakan Gül, bölgede olaylar tırmanmaya başlayınca, önce İsrail Dışişleri Bakanı'nın kendisini arayarak yardım istediğini, daha sonra İsrail Başbakanı Ehud Olmert ve Filistin Lideri Mahmud Abbas'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı aradığını, kendisinin Hamas lideri İsmail Haniye ile görüştüğünü, Başbakan Erdoğan'ın da ABD Başkanı George Bush ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile temasta bulunduğunu anlattı.

Gül, “bütün bu temasların neticesinde Türkiye'ye, bu konuda daha fazla iş yapması talebi geldi. Başbakan da danışmanı Büyükelçi Prof. Ahmet Davudoğlu'nu Şam'a gönderdi ve mesajlarını iletti. Konuşulan şeyler, bu tırmanmanın önlenmesiyle ilgili. Herkesin, Şam'ın da katkısı gerekiyor” dedi.

Haberin Devamı

Türkiye'nin bu tip bir tırmanma endişesini üç ay önceden dile getirdiğini hatırlatan Gül, İsrail-Filistin meselesinin sadece iki toplumu ilgilendirmediğini, bütün dünyada meseleleri iyileştirme veya kötüleştirme etkisi bulunduğunu söyledi.

OLUMLU SONUCA YÖNELİK BEKLENTİ

Türkiye'nin, konunun bölgesel olmadığını, her iki tarafta ortaya yeni bir siyasi durumun çıktığını ve bu kritik dönemde karşılıklı anlayış, ilk intiba, ilk adımların çok önemli olduğunu ifade ettiğini belirten Gül, “Maalesef üç ay önceki öngörülerimiz doğru çıktı ve dünyanın enerjisi buraya çevrildi. Bugün bunlar kontrol altına alınmazsa sükunet dönemine, iyi bir iklime dönüş olmazsa, korkarız ki üç ay sonra çok daha büyük bir tırmanış olur ve herkes çok daha fazla rahatsızlığını hisseder” diye konuştu.

Türkiye'ye her iki taraftan da katkı çağrısı olduğunu belirten Gül, bunların “bir adımlık, bir ziyaretlik işler” olmadığını ve bir sürecin devam ettiğini kaydetti.

Şam'a yapılan ziyaretin, İsrail-Filistin meselesindeki yerinin sorulması üzerine Gül, şunları söyledi:
“Türkiye'den bu yönde talepler oldu, Türkiye'nin Şam nezdinde inisiyatif alması ve bu tırmanan sürecin durdurulması gerektiği yönünde. Bunlar da yardımcı olmak için seyahat yapılmıştır. Başbakan, gerçekleştirilen görüşmelerden elde edilen mesajlarını Şam yönetimine iletmiştir.”

Haberin Devamı

Bakan Gül, olumlu bir sonuç elde edileceği yönünde beklenti bulunduğunu da ifade etti.

TARAFLARDAN BEKLENEN

Taraflara düşenin, olayları tırmandırmamak olduğunu belirten Gül, şunları söyledi:

“Tabii bunu biraz daha açacak olursak; İsrail'in Gazze'deki operasyonları durdurması, kaçırılan askerin serbest bırakılması, hapishanelerdeki kadınlar ve çocukların bırakılması, seçilmiş insanların bırakılması, İsrail'in attığı füzelerin durdurulması yeni bir iklim yaratabilir. Yeni iklim yaratıldığında, iki tarafla da iyi niyetli olarak görüşmek lazım. İki devletli bir çerçevede çözüm olabilir.”

Gül, “bu bir İsrail-Filistin meselesi değil. Bunu iyi anlamak lazım. Bölgedeki insanların çektiği sıkıntı, dünyanın her tarafında hissediliyor ve dünyanın her tarafında bazı hareketler, bu nedenle adeta haklı gösteriliyor. Barışın sağlanması, en azından gidişatın doğru istikamete sokulması her şeyin önünde gelmektedir” diye konuştu.

Haberin Devamı

“Türkiye'nin Şam nezdinde temasta bulunmasını İsrail ve ABD'nin mi istediği” yönündeki soruya karşılık Gül, “bu soruya cevap verdiğim kanaatindeyim” dedi. Gül, ABD ziyaretinde kendisine eşlik eden Davudoğlu'nun, Şam'a bir günlük bir ziyaret düzenlediğini ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüştüğünü kaydetti.

“ARABULUCU ROLÜ BİÇMEDİ”

Türkiye'nin, İran'ın nükleer faaliyetleri konusunda kendisine ”arabulucu” rolü biçmediğini söyleyen Gül, “prestij, şöhret arayışında olmadığını”; bölgede sadece huzur, barış ve güvenliğin istendiğini belirtti.

Bakan Gül, güvenliğin olduğu yerde ekonomik kalkınma ve halkların refahının olacağını, güvensiz ortamda ise çatışmaların çıkacağını ve kaynakların insan yerine başka şeylere harcanacağını ifade etti. İran'ın nükleer silah arayışına ilişkin gerginlikte Türkiye'nin çabasının, yeni bir kanal açmak olmadığını vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim yaptığımız, var olan mekanizmanın çalışmasına yardımcı olmaktır. Prestij çıkarmak gibi ucuz şeyler peşinde değiliz. Türkiye'nin bölgede yapabileceği olumlu bir şey varsa onu yapmaya çalışıyoruz. Iraklılar ateşin içinde yandı ama biz de o ateşin içinde ısındık. Terör bizi etkiledi, ambargolar etkiledi. İran ile daha gergin süreç içine girilirse mecburi yaptırımlar olur; farklı bir yola girilirse bu mesele tabii ki Türkiye'yi ilgilendirecek.”

Haberin Devamı

Gül, Türkiye'nin kendi öncelikleri bulunduğunu ve birinci önceliğin, “kendi evinin içini düzene koymak, kendi halkının refahını artırmak, terör meselesini yok etmek” olduğunu vurguladı.

PKK

Terör örgütü PKK konusunda ABD'nin ve Irak'ın tutumuna ilişkin bir soru üzerine Gül, ABD'nin PKK'yı terör örgütü olarak ilk tanıyan ülke olduğunu, böylece başka ülkelere de önemli bir sinyal verdiğini, terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasında ABD'nin işbirliğinin rol oynadığını anlattı.

Irak'ın PKK konusunda kendi başına güvence vermesinin, bu ülkenin imkan ve kapasitesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Gül, “niyet konusunda samimi olduklarına inanıyoruz” dedi.

Haberin Devamı

PKK gibi bir terör örgütünün herkes için tehlikeli olduğunu belirten Gül, “Irak bizim için dost bir ülke. Dost bir ülkede terör örgütünün önde gelenlerinin faaliyet gösteriyor olması çok ayrı bir anlam taşır. Rejimini hoş görmediğiniz bir ülkede terör örgütlerinin karargahlarının, eğitim kamplarının bulunması bir noktada su götürür, ama bunun dost bir ülkede olması farklı bir durum ortaya çıkartır, çok dikkatli olmak gerekir” diye konuştu.

AMERİKAN KARŞITLIĞI İDDİASI

Dışişleri Bakanı Gül, Türkiye'de Amerikan karşıtlığı bulunduğuna inanmadığını, ancak politikaları tenkit eden, benimsemeyenlerin her yerde bulunduğunu söyledi. Gül, bu konunun sadece hükümetin değil basının ve aydınların da konusu olduğunu, özellikle “büyük basının” bu konuya daha çok önem vermesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye ve ABD'nin demokrasi, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi gibi ortak değerleri paylaştığını hatırlatan Gül, bunların bütün dünyada yayılmasının arzu edildiğini söyledi ve “çoğulcu demokrasi içinde herkesin fikri serbesttir, ama burada iki müttefik olarak herkese düşen görev, yanlış imajların ortaya çıkarılmamasıdır” dedi.

WASHINGTON GÜNDEMİ

Gül, Washington'da “Stratejik Ortak Vizyon Belgesi”nin tamamlandığını, bugün açıklanacağını belirterek bunun bir anlaşma olmadığını ve “karşılıklı mutabakat” anlamına geldiğini söyledi. Gül, Türk-Amerikan ikili ilişkilerinin iyi olduğunu ve “Stratejik Ortak Vizyon Belgesi”nin “faydalı” olacağı düşüncesiyle gerçekleştirildiğini kaydetti.

ABD temaslarında ağırlıklı konuların sorulması üzerine Gül, bunları “ikili ilişkiler, bölgesel konular, İsrail-Filistin meselesi, Ortadoğu, İran'ın nükleer meselesi, Irak, terörle mücadele ve Kıbrıs” olarak sıraladı. Türkiye'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ndeki katkısının sorulması üzerine Gül, demokrasi, şeffaflık, hesap verebilme, kadın-erkek eşitliğinin her yere yayılmasının Türkiye'nin önem verdiği konular olduğunu ve bunları içeren hangi proje olursa olsun, nereden gelirse gelsin işbirliği yapılacağını söyledi.

Gül, bu projenin Türkiye için yeni bir şey olmadığını, Türkiye'nin kendi içinde reformları başlattığını ve proje ortaya çıkmadan bir yıl önce kendisinin Tahran'da İslam Konferansı Örgütü toplantısında çok açık çağrılar yaptığını hatırlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu yönde çağrılar yaptığını belirten Gül, “biz bu değerlerin her yerde geçerli olmasını istiyoruz” dedi.

IRAK

Irak'ta Türkiye'nin özellikle Sünni grup üzerindeki etkisine ilişkin bir soru üzerine Gül, “biz Irak'ta bütün gruplarla yakınız ve işbirliği içindeyiz” dedi. Türkiye'nin, Irak'ın istikrarına çok büyük önem verdiğini vurgulayan Gül, Sünni kesimin siyasi sürecin dışında kalmaması için çaba gösterildiğini belirtti.
Gül, “siyasi süreçte Sünniler dışarıda kalmıştı. Dışarıda kalan marjinalleşir ve yeni Irak'ın dışında kalır. Bazıları sempatiyle bakmasa bile biz bu katılımı sağlamak için çalıştık ve sonunda bu grup da siyasi sürece katıldı” dedi.

ABD-AB-KIBRIS

ABD'nin, Türkiye'nin AB sürecini daima desteklediğini belirten Gül, “önemli sorun olduğunda yardımcı oldular” ifadesini kullandı.

Gül, Kıbrıs'ta da ABD'nin rolünün çok önemli olduğunu belirtti ve Türkiye'nin yaklaşımına desteğin arttığını ifade etti.
Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Condoleezza Rice ile görüşmesinin önemli bir işaret olduğunu, ABD'yi diğer ülkelerin bu yönde takip ettiğini, ABD'den heyetlerin KKTC'yi ziyaret ettiğini hatırlattı.

Bakan Gül, “Kıbrıs Türklerinin yaptıklarının ABD'de, AB'ye göre daha fazla takdir gördüğünü görüyorum. Süper güç olarak ABD'nin desteği memnuniyet verici ama AB gibi daha çok konunun içindeki topluluğun geride kalmasına da üzülüyorum” ifadesini kullandı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!