Güçlendirilince kriz çıkmayacak mı?

Güncelleme Tarihi:

Güçlendirilince kriz çıkmayacak mı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2001 00:00

EKONOMİK programın teklemeye başladığı ilk tarih olan 22 Kasım 2000 krizinin üzerinden bir yıl geçti. Tarihe ‘‘Kara Çarşamba’’ olarak geçen krizin nedenleri o dönemde, tam detaylarıyla tartışılmaya, ona göre önlem alınmaya çalışılıyordu ki; 2001 Şubat krizi geldi. ‘‘Dalgalı kura geçiş’’ öngördüğü için politikalar radikal biçimde değişti, piyasalar buna uyum sağlayamayarak kilitlendi ve sonuçta TL aşırı değer kaybetti, işletmeler kapandı, çok kimse işsiz kaldı.Bu ilk krizin ardından bir yıl geçti ve şimdi yeni bir aşamadayız. Şubat krizinin ardından ‘‘güçlendirilmeye’’ tabi tutulan ekonomik program, bir kez daha güçlendirilmenin arifesinde. Yılbaşında ikinci yılını dolduracak olan ekonomik program, bu güçlendirmeden de sonra, artık büyük ölçüde değişmiş olacak.Peki bir daha güçlendirildikten sonra artık kriz olmayacak mı?Bizce her güçlendirildiğinde, uygulamaya sokulan yapısal tedbir sayısı artıyor, delikler kapanıyor yani ekonomi krizlere karşı teçhiz edilmiş oluyor, ama maalesef, ‘‘Artık kriz olmaz’’ diyecek duruma gelemedik.Şimdi ortaya çıkıyor ki; 2000 yılı programı ne kadar iyi düşünülmüş, dört başı mamur bir program olsa da bazı ayakları eksik kalmıştı. Program başlamadan önce bankacılık üzerinde durulduğunu biliyoruz, ancak belli ki bu sorun küçümsenmiş...İşte bir yıl önce yaşanan krizin ardından bu gerçek iyice su yüzüne çıkmaya başladı. Düşen faiz oranlarına bağlı azalan kárlar, açık pozisyonun büyük boyutu zaten sermaye fukarası olan bankaları iyice zora soktu. Şubat krizinde de, başta büyük kağıt stoku olan bankalar olmak üzere, yüksek faiz tüm bankaları vurdu. Kamu bankaları ise yıllardır üzerlerine yıkılan yükü artık taşıyamaz hale gelmişti. Krizlerin ardından geçilen dalgalı kurla birlikte dövizdeki yüksek artış, bankacılık sisteminin zaten kıt olan özkaynaklarını da sildi süpürdü.ZAYIF NOKTALARŞimdi bankacılık sisteminin güçlendirilmesine çalışılıyor. Banka sermayelerinin mutlaka artırılması, tahsili gecikmiş alacaklar sorununa çözüm bulunması gerekiyor. Dövizde istikrar sağlanması ve sistemin güçlenmesiyle birlikte, sektöre yabancı sermayenin gelmesi bekleniyor. Güçlendirilerek yenilenecek programda, bu alanda önemli yeni tedbirler yeralmasını bekliyoruz. Bu alanda yeni bir kriz çıkmaması için mutlaka çok dikkatli ve disiplinli gidilmek ihtiyacı, hálá geçerliliğini koruyor.Tarım reformuna başlandı ama yeterli değil. Doğrudan gelir desteğinin alışılmış ‘‘ulufe’’ sistemi olarak görülmemesi ve herşeyden önce de çağdaş bir tarım politikası için MHP'den gelen direncin kırılması gerekiyor. Aksi takdirde ‘‘çiftçi mağdur oluyor’’ diyerek bu iş sulandırılacak ve yine yeni programda yeralacak tarım reformunun devamına ilişkin yapısallar tutulamayıp, yeni sorunlar çıkabilecek.Sosyal güvenlik reformunun devam ettirilmesi, ihale yasasının sulandırılmaması, özelleştirmenin mutlaka hız kazanması gerekiyor ki yeni programda sorun çıkmasın.Yeni programda, kamu sektörünün disiplin altına alınıp, tasarrufla küçülerek etkin hale gelmesi yönünde maddeler yeralacak. Bunlar ikincil konular gibi algılanıyor ama kesinlikle çok önemli. ‘‘Ekonomi yönetiminin yeniden yapılandırılması’’ dahil çok radikal değişimlere, bürokrasinin ekonomide yeniden yapılanmanın doğurduğu ihtiyaçlara cevap verir hale getirilmesi şart.Bunlar zayıf noktalardan sadece birkaçı... Hükümetin gerekli kararları artık gecikmeden alması, bürokrasinin artık hata yapmaması da şart.Kısacası; 22 Kasım krizinin birinci yılında, yeniden olumlu işaretler gelmeye başlarken, yapılması gereken temkinli, disiplinli ve basiretli, reformlara devam etmek. Aksi takdirde ne kadar güçlendirilse de, ekonomi yeniden krize girebilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!