Gözleri görmeyen Antoni ve köpeği Hugo dünyayı dolaşıyor
Güncelleme Tarihi:
Mustafa KÜÇÜK / İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2009 00:00
Antoni ‘Vagabonddurail’, köpeği Hugo ile birlikte dünyayı dolaşıyor. Fransa’nın Lille şehrinden yola çıkan Antoni’nin amacı, kentlerin kendine özgü kokusunu almak, tıpkı Orhan Veli gibi, içinden geçtiği kentleri dinlemek. İzmir’e de giden Antoni, bu arada bir Türk kızına âşık oldu.
ADI Antoni. 28 yaşında bir Fransız. Üç çocuklu ailenin en büyüğü. Doğuştan gözleri görmüyor. Paris, Lille ve Rennes’deki üç ayrı okulda eğitim alarak, Telekomünikasyon Mühendisliği’ni bitiren Antoni Fransızca, İngilizce, İspanyolca ve İsveççe biliyor. Antoni’nin çocukluktan beri tek bir rüyası var: Göremediği bu dünyayı dolaşmak, şehirlerin havasını koklamak, sesleri dinleyerek anlamlandırmak. Bunun için çalışıp 10 bin Euro biriktiren Antoni, 6.5 yaşındaki köpeği Hugo eşliğinde Ekim’de Fransa’nın Lille şehrinden trenle yola çıktı.
Berlin, Prag, Zagrep, Siplit ve Belgrad’ı “koklayıp”, “dinledikten” sonra İstanbul’a ulaştı. İzmir’e gidip tekrar İstanbul’a dönen Antoni, Kapadokya ve Kars üzerinden İran, Türkmenisan, Özbekistan, Kırgızistan, Rusya, Moğolistan, Çin ve son durak olarak Hindistan’a gidecek. Hindistan’ta beş ay kalıp tüm şehirleri gezdikten sonra bir yıllık geziyi tamamlayarak ülkesine geri dönecek.
Koruyucu melek Hugo
Gözleri görmeyen Antoni’nin hayattaki en iyi dostu, yoldaşı ve arkadaşı 6.5 yaşındaki köpeği Hugo. Üç aylıkken alıp eğittiği Belçika kurdu Hugo, Antoni’nin görmeyen gözleri ve koruyucusu olmuş. Hugo için, “O hayatı kolaylaştırıyor. Ben ona bakıyorum, o da benim gözlerim oluyor. Üstelik tüm tehlikelere karşı da kalkan görevi üstleniyor. Bana yaklaşan insanları önce kokluyor, kontrol ediyor, ondan sonra izin veriyor. Çok sakin ve akıllı. Bana en ufak zarar vermeye çalışanlara tepkisi çok sert oluyor. Hugo benim koruyucu meleğim. Hayattaki her şeyim. O sadece bir köpek değil benim en iyi dostum” diyor.
Türk kızına âşık oldu
Bir ay önce İstanbul’a gelen Antoni, gezi için, “bedava trenle seyahat eden kişi” anlamına gelen “Vagabonddurail” takma soyadını kullanıyor. İstanbul’da bir hafta kaldıktan sonra İzmir’e giden Antoni, burada tanıştığı bir Türk kızına âşık olmuş. Bu yakınlaşma İzmir seyahatini uzatmasına neden olmuş.
Üç şehrin sesi ve kokusu
“İstanbul ve İzmir’de hâkim ses ezan. İstanbul’da trafik sesi, otomobil gazları, korna sesi, koşturan insanların ayak sesleri ve her yerden gelen müzik sesi var. Paris’te genellikle insanlar daha sakin. İstanbul’da hangi semte giderseniz gidin baharat ve balık kokusu çok keskin. Etrafa yayılan egzotik bir koku bu.”
Berlin, Prag, Zagrep, Siplit ve Belgrad’ı “koklayıp”, “dinledikten” sonra İstanbul’a ulaştı. İzmir’e gidip tekrar İstanbul’a dönen Antoni, Kapadokya ve Kars üzerinden İran, Türkmenisan, Özbekistan, Kırgızistan, Rusya, Moğolistan, Çin ve son durak olarak Hindistan’a gidecek. Hindistan’ta beş ay kalıp tüm şehirleri gezdikten sonra bir yıllık geziyi tamamlayarak ülkesine geri dönecek.
Koruyucu melek Hugo
Gözleri görmeyen Antoni’nin hayattaki en iyi dostu, yoldaşı ve arkadaşı 6.5 yaşındaki köpeği Hugo. Üç aylıkken alıp eğittiği Belçika kurdu Hugo, Antoni’nin görmeyen gözleri ve koruyucusu olmuş. Hugo için, “O hayatı kolaylaştırıyor. Ben ona bakıyorum, o da benim gözlerim oluyor. Üstelik tüm tehlikelere karşı da kalkan görevi üstleniyor. Bana yaklaşan insanları önce kokluyor, kontrol ediyor, ondan sonra izin veriyor. Çok sakin ve akıllı. Bana en ufak zarar vermeye çalışanlara tepkisi çok sert oluyor. Hugo benim koruyucu meleğim. Hayattaki her şeyim. O sadece bir köpek değil benim en iyi dostum” diyor.
Türk kızına âşık oldu
Bir ay önce İstanbul’a gelen Antoni, gezi için, “bedava trenle seyahat eden kişi” anlamına gelen “Vagabonddurail” takma soyadını kullanıyor. İstanbul’da bir hafta kaldıktan sonra İzmir’e giden Antoni, burada tanıştığı bir Türk kızına âşık olmuş. Bu yakınlaşma İzmir seyahatini uzatmasına neden olmuş.
Üç şehrin sesi ve kokusu
“İstanbul ve İzmir’de hâkim ses ezan. İstanbul’da trafik sesi, otomobil gazları, korna sesi, koşturan insanların ayak sesleri ve her yerden gelen müzik sesi var. Paris’te genellikle insanlar daha sakin. İstanbul’da hangi semte giderseniz gidin baharat ve balık kokusu çok keskin. Etrafa yayılan egzotik bir koku bu.”