Global ısınma masalı

Güncelleme Tarihi:

Global ısınma masalı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 1997 00:00

Bir varmış, bir yokmuş. Yıl 1990'mış. Gezegenimiz, global ısınmayla tanışmış. İnsanoğlu bol keseden enerji tüketmiş, karbondioksiti savurmuş, atmosfer zedelenmiş, güneşin ışınları daha şiddetli ve doğrudan yakmaya başlamış, kanser olayları artmış ve böylece global ısınma paniği başlamış. Ve bu terimi kimi sevmiş, kimi nefret etmiş. Kimisi inanmış, kimisine göre masalmış. Herkes kendisine göre yorum yapmış. Sonuç? Ya gerçekler? İşte bu sorulara yanıt aranacak ay sonunda Bonn'da. Büyük zirve ise aralık ayında Kyoto'da. Japon kenti tam bir devlerin savaşına sahne olacak. Bu kez ya tam uzlaşacaklar ya da yine kıvıracaklar. En fazla merak edilen konu ABD'nin yaklaşımı. Yeryüzünü en fazla kirleten ülke, sıkı önlemler içeren, cezalar getiren uluslararası anlaşmaya onay verecek mi, tüketimini kısacak mı? Global ısınmayı etkileyen baba devletler üçe ayrılıyor. İnananlar: İngiltere başta olmak üzere Avrupa Birliği. İnanmayanlar: ABD, Kanada ve Avustralya. Kararsız: Çin Halk Cumhuriyeti. İlk grubun yani Avrupa'nın dayanağı bilimsel veriler. Yani iyi bilinen, pekçok kez söylenen, yazılan felaket senaryoları. Dünyanın ısısı ortalama 2.5 santigrad artacak, buzlar eriyecek, deniz seviyesi 50 santim yükselecek, havalar şaşırtacak, yağmurlar, seller göz açtırmayacak. Bu tablo ne zaman yaşanacak? Ta 2050 yılında. Global ısınmayla mücadelede en iddialı ülke İngiltere. Hedefi 2010 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 20 azaltmak. Böyle bir taahhüdü üstlenen Tony Blair Hükümeti, ‘‘Zor olacak, ama başaracağız’’ vaadinde bulunuyor. Ancak somut, önlem programı henüz ortalarda yok. Londra'nın çevreciliğe soyunmasının bedeli bir hayli yüksek. İngilizlerin toplu taşımacılığı yeğlemesi, yeni enerji vergileri konulması, fosil yakıtların pahalılaştırılması gerekiyor. Global ısınma adına halk sıkıntıya katlanır mı, sanayi sektörünün tepkisi nasıl olur? Bilinmez.İkinci grubun önderi ABD. Global ısınma son günlerde Washington'un yakın takibinde. Çevreci imaja çark eden Başkan, geçen pazartesi, konunun uzmanlarını, ilgililerini Beyaz Saray'a çağırdı ve ülkesinin global ısınmaya kayıtsız kalamayacağına dair uyardı. Clinton, Avrupa ayarında önlemlere sıcak baksa da Amerikalılar global ısınma sözünü bile duymak istemiyor. Hele otomobil devleri derin kaygılarda. Yeni düzenlemeler, vergi artırılması gibi çözümlerin pazarı vurabileceğine işaret ediliyor. Tüketim çılgını, rahatlarına düşkün Amerikalıların yaşam tarzını bir milim değiştirmesi mümkün değil. Benzin canavarı gösterişli otomobillerinden havalar bozulacak diye neden vazgeçsinler? Üçüncü kategorideki Pekin'in nasıl bir tutum izleyeceği merakla bekleniyor. Kyoto Konferansı öncesinde işte dünyanın manzarası. Hal böyleyken global ısınmaya çözüm çabaları hoş bir masalı çağrıştırıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!