Gençler hikaye anlatmayı seviyor

Güncelleme Tarihi:

Gençler hikaye anlatmayı seviyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2001 00:00

GENÇ kuşak öykücüler, gerçekten umut veriyor, kitaplarında, ileride ustalaşacaklarının belirtilerini sezdiriyorlar.İki yeni öykü kitabını tanıtacağım size bu hafta.İlki, Aylin Süer'in Paraguşa'sı.Göçmen psikolojisinin, aidiyetsizliklerin, sorugulamaların öyküsü.Ramis, Paraguşa, birer tip olma yüzeyselliğinden birer kahraman olma derinliğine doğru yol alıyorlar.Aylin Süer'in öyküsüne girenlerin buruk hüznü, kendilerini arayışları, hiç kuşkusuz bir toplumsal platformdaki ürkekliklerinin yansıtılışı, onu atmosfer yazarları arasına katıyor.Anlatım ritmi, okurun tökezlemeden, öykünün içeriğine yönelmesini sağlıyor. Anlattığını önemserken, anlatış biçiminin kalitesini tutturmayı da unutmuyor.Pagaruşa'dan bir bölüm:‘‘Arnavut olmaktan mı?... Yok canım utanır mıyım hiç?..Doğru söylemek gerekirse utanmadım, ama hep saklamak zorunda hissettim kendimi...Kimliğimi...Ve seni...Nasıl anlatsam sana?.. Azınlık olmak suç sanki... Tabii ki Arnavut olmak da. Ya ben öyle hissettim hep, ne bileyim. Babamın öğrettiği gibi, iyi poğaça yapmak dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yalnızdım... Dilimden, yemeklerimden, anılarımdan, alışkanlıklarımdan ve senden uzakta...’’Öykünün kurgusunu anlamak için bir not düşmeli.Kimdir Pagaruşa?Necmiye Pagaruşa, Kosova Bülbülü olarak tanınan, altmışlı yıllarda tüm Avrupa'da yıldızı parlayan Arnavut şarkıcı. 1997 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin davetlisi olarak Türkiye'ye gelmiş, geçirdiği rahatsızlık sonucu konserini iptal ederek ülkesine geri dönmüştür. Sanatçı halen Kosova'da yaşamaktadır.Bir ülkeyi, bir anılar toplamını bir kişide yaşamak...Uzaklara düşen herkesin saplantısı.Resmigeçit Resmi'ni elbette çok sevdim.Düzyazıyla şiirin ortaklaşa oluşturduğu bir öykü.Turgut Uyar'ın dizelerinin, sırıtmadan, yapıştırma gibi durmadan bir öyküye yerleşmesi.Çatlak Çeşme Sokağı da, iyi öyküler okumuş, onları özümsemiş birinin yazdıkları.İkinci öykü kitabı Halide Eşber’in ‘Sanki Seninle Uzun Zamandır Hiç Böylesine Çılgınlar Gibi Sevişmemiştik’i.Bu bir kitabın adı değil, bir öykünün de.İçiçe geçmiş yedi öykünün başlığından oluşan bir cümle.Kitabın arka kapağında verilen bilgiye göre oyunlar yazmış.Bir olayın, bir ilişkinin, rastlantıların çekiminden kurtulamayan yıkımların, aynı zamanda mutlulukların büyük öyküsü.Tek başına her bir öyküden tad alabilirsiniz, onların kendi içinde bütünlüğü var, diyebilirsiniz.Ama bütün bu yargıya varırken, hepsinin, bütünün bir parçası olduğu gerçeğini de unutmayın.Böylece bir ölçüde kendi içinde özerk ama edebi kurguya bağlı, o açıdan bağımsız değil.İleride bir ırmak roman yazabilir mi Halide Eşber? Cevabını vermek için erken ama onun üslubu buna elverişli.İçe dönük yaşamların içine girenler, orada varlıklarını sürdüremezler ve dama bunu yapan pişmanlıkla sonuçlanır. O eski deyimle nedamet hissi.Seyfi'nin verdiği bir cinsel mutluluk mudur, yoksa yaşamı değiştirme girişimlerinin geçici tatminleri mi?İkisi de geçerlidir, ikisi de öykünün çoğulculuğuna uygundur.Çok parçalı tek öyküden aldığım aşağıdaki satırlar, sanırım kitabın niteliği konusunda önemli bir anahtar sunacak sizlere:‘‘O dağ... O dağ hiç yakına gelmedi. O dağın arkasındaki dağları gördük, ovaları gördük, büyük yolları, ışıkları, ilk bakışta yüzünü aydınlık sandığım insanları, dilleri dilimize benzemeyen çocukları gördük. Hayır, onları yalnızca ben gördüm.’’Ömürlerimizin trajedisini ince ince anlatıyor, ayrıntısını görmezlikten geldiğimiz ama hep ruhumuzdaki kan kaybına neden olan duyarlıklarımız.Sanki Seninle Uzun Zamandır Hiç Böylesine Çılgınlar Gibi Sevişmemiştik, ince okumalara değen bir kitap.DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİRomantik Komünist S. Göksu-E. Timms DoğanÖzel Hayat'tan... Hilmi Yavuz BoyutPoetikaya Giriş Tzvetan Todorov MetisMara ile Dann Doris Lessing CanKum Saatinden Harfler Enis Batur YKY
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!