Gelelim arşive

Güncelleme Tarihi:

Gelelim arşive
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2001 00:00

HALEP oradaysa arşiv buradadır, n'olur Allah'ın bir sevgili kulu şunu raftan indirsin de, çok, çok yakın geçmişe hemencecik tekrar bir göz atalım.Yok, öyle tozlu olanlarını kastetmedim. Günü gününe, 11 Eylül - 11 Aralık arası yeter. Sadece son üç aya fitim. Gerisi başımın gözümün sadakası olsun.İstiyorum ki, gazete makalelerini ve ekran programlarını kronolojik sıraya göre yanyana dizip, şöyle güzel güzel karıştıralım. Hem de, karşılaştıralım !Karşılaştıralım da, kim ne demiş ve bugün kim haklı çıkmış, öğrenelim. Malum, eski söz, ‘hafıza-ı beşer nisyan ila maluldur’... Eh, unutuluyor.Hele hele, tabib lugatinin ‘amnezya’ diye tanımladığı hastalığa pek yatkın olan ülkemizde, dün akşam yediğin nane ertesi sabaha kalmadan unutuluveriyor.Hayır, unutmayalım ve son üç aydır yutturulan naneleri hatırlayalım !* * *BUNLARI söylüyorum, çünkü bu satırların yazarı da dahil sınırlı sayıdaki bir kaç kalem daha 11 Eylül'ün ertesi sabahından itibaren şöyle haykırdık:İkiz kulelerle birlikte 20. yüzyıl da bitmiştir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Dolayısıyla, şimdi ona göre düşünelim ve ona göre davranalım.Ayrıyeten, ana başlıklar altında şunları ekledik:Bir:: Başlayan uzun savaş uygarlıklar arasında değil, uygarlıkla barbarlık arasında gerçekleşecektir. Birey için ahlaki ve insani açıdan; ülke için de siyasi ve stratejik açıdan, tarafsızlık mümkün değildir. Gerisi boş hayaldir.İki: Dünya yeni bir saflaşmaya doğru kavis çizecektir. Kısmi ayrışmalara rağmen esas eksen, ABD'nin yanısıra AB, Rusya ve hatta Çin'i kapsayacaktır.Üç: İlk aşamada, taktik bir muharebe alanı olmaktan çok öteye geçmeyen Afganistan'da Taliban kısa sürede tasfiye edilecek; bin Ladin ve hempaları cezalandırılacaktır. Sonra sırada terörle ilintili devlet ve kurumlar vardır.Dört: 11 Eylül katliamı ‘siyasi İslam’ın (!) küre sathında hem iflasına, hem de intiharına tekabül etmektedir. ‘Müslüman sokağın’ yaygarası gidişatı değiştiremez. Buna karşılık, bizzat kendi elitleri vasıtasıyla, Muhammedi alem gerek ideolojik, gerek politik zeminde kendini değiştirmek zorunda kalacaktır.Beş: İlk baştaki kof retorik sökmez, Ankara bir yandan Koalisyon'un somut taleplerine; diğer yandan da yeni saflaşmanın stratejik dönüşümüne uyacaktır.Evet, Halep oradaysa arşiv buradadır, üç aydan beri bunları söylemekten, bendeniz de dahil, sınırlı sayıdaki bir kaç yorumcunun dilinde tüy bitti.Ve, her boy ve soydan ‘barışperest’ (!) cereyana göğüs geren bu tutumumuz nedeniyle de ne ‘Amerikancılığımız’ (!), ne ‘savaş budala’lığımız (!) kaldı !* * *PEKİİİ hanımlar beyler, elinizi vicdanınıza koyun, şimdi neredeyiz ?Uzun vadeli varsayımlar için erken ama, eh birinci raund noktalandı ve ilk bilanço bizim söylediklerimizin hepsinin harfiyen gerçekleştiğini gösteriyor.Sizin ahkam kestiklerinizim tam tersine, ne kahpe saldırının arkasından ‘siyonist komplo’ (!) çıktı, ne de müttefikler Afganistan ‘batağına’ saplandı.Taliban şalvarına doldurarak tüydü, ‘İslam sokağı’nın şamatası boşa gitti, Pakistan parçalanmadan saf değiştirdi. Koalisyon ise yıkılmadan ayakta kaldı.Üstelik, artık NATO üyeliği bile konuşulan Rusya'ya ve ABD'ye açık destek veren Çin'e ek olarak, Amerika'ya üs açmacasına, Orta Asya dahi eksene girdi. Bizde ise, ‘İncirlik kullanılamaz’ ve ‘asker gönderilemez’ yaygaranıza rağmen, Julia Roberts'lı moral gecesiyle hem o İncirlik harekatta ‘koç başı’ rol oynadı; hem de Türkiye gerektiği an silahlı personel yollamak kararı aldı.Artı, çıkmazdaki AGSP ve Kıbrıs sorunlarında aniden ilerleme kaydedilmesi gökten zembille inmedi. Konjonktüre uyum zorunluluğu tayin edicilik taşıdı. Hadi hadi lütfen, şu son üç ayın arşivini raftan indirelim de, ‘amnezya’ unutkanlığına meydan vermeden, akkoyunu ve karakoyunu tekrar görelim !
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!