Geleceğin dünyası tasarım dünyası

Güncelleme Tarihi:

Geleceğin dünyası tasarım dünyası
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2009 00:00

İnsanlar, toplumlar ve kültürler arasındaki ilişki ve iletişimde sanat ve tasarım ana rolü oynuyor.

Sanatın amaca yönelik kullanımı arttı ve yaygınlaştı. Sanatçı ve tasarımcı çalışmaları ile insan yaşamındaki ekonomik, psikolojik, entelektüel ve teknolojik sorunlara çözümler üretiyor. Değişen dünyaya yön verebilmede en önemli özellik özgün olma, yaratıcı olma ve tasarım yapabilmek. Geleceğin dünyasına tasarım dünyası deniyor, geleceğin mesleği ise tasarımcılık olarak gösteriliyor.

GÜNÜMÜZDE teknoloji her zamankinden hızla gelişiyor. Buna bağlı olarak günlük yaşantımız değişiyor, dünyamız değişiyor. Günü kullanmamız, işimiz, köyümüz, kentimiz, giyimimiz, alışkanlıklarımız, zevklerimiz değişiyor. Bu derece hızlı değişim ve dönüşüm insanı yabancılaştırıp yalnızlaştırırken, diğer taraftan da teknolojinin yaygın kullanılması nedeni ile herkesi yakın ve tanıdık kılıyor. Bireyler ve toplumlar arasındaki ortak yaşam ve iletişim zorunluluğu her şeyi etkiliyor. Sınırların kalkmasının ve dünya toplumlarının küreselleşmesinin de bir amacı var. Böylece yerel özellikler evrensel bir gözle ele alınıyor ve geleneksel değerlerin üzerinde yeni bir dünya kurgulanıyor.
Geleceğin dünyasına tasarım dünyası deniyor, geleceğin mesleği ise tasarımcılık olarak gösteriliyor. Tasarım yalnızca mekanların, nesne ve aletlerin tasarlanması değil, yaşantımızın, zevk ve alışkanlıklarımızın, kısaca dünyamızın, geleceğimizin tasarlanması olarak nitelendiriliyor.
Bu bakışı açısı ile güzel sanatlar bünyesinde üniversitelerde de resim, oyunculuk sinema-televizyon bölümleri yanında tekstil ve moda tasarımı, grafik tasarımı, iletişim ve tasarım gibi dallar kuruldu.

Kurumlar görsel kimlik arıyor

Kurumlarının görsel kimliğini belirleme başlı başına uzmanlık isteyen bir alan oldu. İletişim ve Tasarım Bölümü de, işte bu kurumların görsel kimliğini tasarlayan, uzmanları yetiştiren bölüm olarak hizmet veriyor. Bir kuruma görsel kimliğini kazandıran, kullanılan harf karakterlerinden tabelasına, kurum renginden logosuna, afişinden flamasına, zarfından ilan panosuna, hatta tanıtım müziğinden kullanılacak metinlere kadar her şeyi planlıyor. Birçok tanınmış banka, mağaza, fabrika, okul, petrol şirketi, otomobil firması bunlara en iyi örneklerdir.
Görsel kimliği belirleyen öğelerin hepsinin grafiksel tasarımını yapan uzmanlar grafikçilerdir. Afişlerini, ambalajlarını, kitap ve gazete sayfalarını düzenleyen, çizgi film yapan, davetiye, tanıtım panoları ve birçok şeyi grafikerler düzenler. Bu bölüm mezunları iletişim tasarımcıları ile birlikte çalışır.

Reklamcılık revaçta

Yeni sanat sinema, yeni teknolojinin yarattığı televizyon, sinema ve televizyon bölümünde yetişen gençler yönetimden kurguya, senaryodan çekime, planlamadan yönetime, tarihten teknik analize kadar, bütün estetik ve teknik bilgi ve beceriyi kazanıyor. Sinema sanatı ve filmlerin televizyonda kullanılması ile çalışmaları çok geniş bir alana yayıldı. Sinema filmi ve belgesellerinin yanında reklam filmleri, televizyon dizileri ve eğitim filmleri gibi üretimde bulunuyorlar.
Ayrıca televizyon da yönetmenlik, programcılık, çekim, ses, ışık, kamera ve kurgu gibi bütün teknik ve estetik işlemler bu bölüm mezunları tarafından yapılıyor. Gelecekte sinema ve televizyonculuğun aranan bir meslek olarak nitelendiriliyor.
Son yılların gözde mesleklerinden biri olan oyunculuk da Güzel Sanatlar Fakülteleri’nden yetişiyor. Oyunculuk Bölümü mezunları sayesinde bölüme olan ilgi giderek artıyor.

Görselliğin önemi artıyor

Prof. Veysel Günay (Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı)
“İLETİŞİM çağı olarak tanımlanan günümüzde iletişim bilimlerinin önemi artarken, belki ondan da önce görsel iletişim ve tasarım devreye girmiştir. İletişim ve Tasarım yeni insan ve yeni toplumun yarattığı yeni bir tasarım dalıdır. Yeni fikir, yeni estetik ve yeni teknoloji ile at başı gider. Bu nedenle sürekli yeni teknoloji kullanır, kendini yeniler ve geliştirir.
İletişimin en temel alanlarından birisi görsel iletişimdir. Görsellik üzerine kurulan ilişki gittikçe etkisini artırıyor. Özellikle sanat ve tasarımı birleştirilen görsellik, işi estetik, entelektüel, psikolojik boyutları ile kucaklıyor.”

Yurtdışı veya KKTC’deki üniversitelere özel yetenek sınavıyla girenler Türkiye’ye yatay geçiş yapamıyor

ÖZEL yetenek gerektiren programların sınavları ile seçme ve yerleştirme işlemleri yükseköğretim kurumları tarafından yapılıyor. Özel yetenek gerektiren programlara başvurular doğrudan yükseköğretim programının bağlı bulunduğu kuruma yapılıyor. Sınav ve değerlendirme işlemleri de yine aynı kurum tarafından yapılıyor.
Özel yetenek sınavı gerektiren kurumlar kılavuzda yer alıyor. Bu programlara kurum tarafından yapılan sınav puanları ile ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının birinden oluşacak ağırlıklı puanlar göz önünde tutularak yerleştirme yapılıyor.
Programlardan her birine en az kaç ÖSS puanı alan adayların başvuracaklarını, sınavı yapan ilgili kurum puan türü belirtmeden karar veriyor.
Özel Yetenek Sınavı sonuçlarına göre öğrenci alan programlardan eşdeğer programlara yatay geçiş yoluyla geçmek isteyen adayların ilgili puan türünde 165 veya daha fazla ÖSS puanı almaları zorunlu. Yurtdışı ve KKTC’deki üniversitelerin özel yetenek sınav sonuçlarına göre öğrenci kabul edilen programlarda öğrenime başlayan öğrencilerin ülkemizdeki üniversitelere yatay geçiş yapmaları mümkün değil.
Merkezi yerleştirme ile bir yükseköğretim programına yerleştirilmiş adaylar da isterse özel yetenek sınavıyla öğrenci alan yükseköğretim programına başvurabiliyor.

Merak edilen sorular

Güzel Sanatlar’da okumak isteyen öğrencilerinizin hangi özelliklere sahip olması gerekir?
Sanatın bütün dallarında, doğası gereği, ana motif kendini ifade etme istek ve meraktır. İster resim, grafik gibi şekil ve renklerle, ister sahne ya da kamera karşısında jest ve mimikle olsun. Sanatın, bireysel bir eylem olduğunu göz önüne alırsak, kişiliği ortaya koymayı gerektirdiği için iç disiplin, konsantrasyon, yalnız kalma ve direnç gösterebilmeyi gerektirir. Kendin olma, özgün olma, kendini oynama. Bütün bunlar direnç ve özgüven ister. Her meslek gibi, çalışkan olmak ama direnç ve özgüvenle desteklenen uzun soluklu ve disiplinli bir çalışkanlık ister. Yeteneğin öğrendikçe ve çalıştıkça geliştiği unutulmamalı.

Bölümden mezun olan gençleri nasıl bir gelecek bekliyor?
Sanat alanından mezun olanlar, alışıldık kurallara bağlı memur ya da görevli gibi işlerde pek çalışmaz. Çoğunlukla sanatçılar, tasarımcı ya da akademisyen olarak alıştıklarından kendilerini sürekli yenilemek ve geliştirmek zorunda. Bu da onlara geniş bir yelpazede çalışma olanağı sağlar. Ancak kendilerinden hep somut bir iş ve maharet istenir.

Öğrenciler okul dışında, mesleğe katkısı olabilecek hangi konulara eğilmeli, kişisel gelişimi için neler yapmalı?
Sanat ve tasarım birebir toplumla ve çevre ile paylaşılan bir alan. İstanbul bu açıdan olağanüstü koşullara sahip. Ülkemizdeki sanat ve tasarım (resim, tasarım, grafik, moda ve tekstil, tiyatro, film vb) çalışmalarının merkezi konumunda. Daha öğrenci iken, sanatçılarla ilişkiler, sanat kurumları (müze, vakıf, okul, opera, tiyatro vb) ile ilişkiler ve özellikle tasarım bölümleri için sanayi ile işbirliği çok önemli. Stajlar iyi değerlendirilmeli.

Bölümden mezun olan biri minimum ve maksimum ne kadar maaşla işe başlıyor?
Sanat ve tasarım alanında standart maaş belirlemek zor olmakla birlikte, özellikle tasarım (grafik, iletişim gibi), oyunculuk ve sinema alanında yetenekli ve donanımlı gençler kısa zamanda normalin üstünde ücret imkanları yakalayabilir. Sanat ve tasarım alanı, genel ekonomik durumdan fazla etkilenmekle birlikte, gelecekte hep çıkış halinde olacaktır.

Bölümde eğitim ve iş bulma süreçleri içinde Türkiye’de yaşanan sıkıntılar neler?
Fikir, estetik değer ve tasarımın öneminin anlaşılması. Ülkemizde, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bu anlaşıldıkça gelişme hızlanmakta ve herkes bundan payını alıyor. Eğitim kurumlarının da bunu anlaması gerekiyor. Güzel sanatlar fakültelerinin sayısı bu nedenle artıyor. Nitelikli öğretici ihtiyacı var. En temel sorunlardan birisi, belki de en önemlisi ülkemizdeki sanat eğitimi. İlk ve orta öğretimdeki sanat çalışmaları giderek ortadan kalktı. Ders saatleri azaltıldı, kaldırıldı, veya seçimlik yapıldı, pratik azaldı. Çocuklar sanat ve tasarımdan habersiz, kendini tanımadan liseden mezun oluyor. Yüksek öğretime geçişte, gençlerin yönlendirilmesinde sanatın hiç yeri yok. Kendini tanıyamayan gençler, eğitim ve sınav sistemi nedeni ile kendilerini hiç istemedikleri bir bölümde ve meslekte buluyor. Ressam, tasarımcı, oyuncu, yönetmen olması gereken genç, muhasebeci, bankacı, hekim, mühendis oluyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!