Garcia’ya mektup ve çalışma arkadaşım…

Güncelleme Tarihi:

Garcia’ya mektup ve çalışma arkadaşım…
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2006 22:13

Yeryüzünde bir çok şairin, yazarın şiirleri, öyküleri, romanları, yabancı dillere çevrilmiş, kendi ülkesi dışında da yayımlanmıştır ama… Galiba yalnızca bir gazetecinin, bir “gazete köşe yazısı” birçok yabancı dillere çevrilmiş ve kendi ülkesi dışında bir çok ülkede de yayımlanmıştır. O gazetecinin adı, Elbert Hubbart, o köşe yazısının başlığı ise “Garcia’ya Mektup”tur. (Y.Sinan TANYILDIZ / ÇUKUROVA’DAN)

Haberin Devamı

Elbert Hubbart’ın bu yazısının, yüz yıl boyunca çeşitli ülkelerde yapılan baskısı, yüz milyon adedi aşmıştır. Tüm meslektaşlarına örnek oluşturacak bir olgunluk düzeyindeki bu Amerikalı gazetecinin, “Philistine” adlı aylık bir derginin 1899 şubat sayısında yayımlanan bu yazısı, hiçbir olanağanüstü özelliği olmayan, sıradan bir çavuşun görev sorumluluğunun öyküsüdür.

 

Hubbart’ın “Garcia’ya Mektup”undan etkilenen ilk kişi, New York Merkez Demiryolu İşletmesi yöneticilerinden George Deniels oldu. Bu yönetici, “Philistine” dergisindeki yazıyı Genel Yönetmeni’ne okuduktan sonra ondan, bu yazıyı çoğaltıp tüm demiryolu çalışanlarına dağıtmak için izin istedi.

Haberin Devamı

 

George Daniels istediği izni aldıktan sonra “Garcia’ya Mektup”u beş yüz bin adet bastırdı ve “bu çavuşu örnek alınız” önyazısıyla işletmenin tüm çalışanlarına dağıttı.

 

“Garcia’ya Mektup”un varlığı, kısa süre sonra Rus Demiryolları Genel Yönetmeni Prens Hilakoff’un kulağına ulaştı. New York Merkez Demiryolu İşletmesi çalışanlarından birinden sağlanan “mektup”un bir kopyasını okuduktan sonra Prens Hilakoff, bunun Rusça’ya çevrilmesini ve Rus Demiryolu Şirketi’nin tüm çalışanlarına dağıtılmasını emretti.

 

“Garcia’ya Mektup”, demiryolu işçilerinden, Rus Ordusu mensuplarının eline geçti. Erler arasında elden ele dolaşan mektubu Ordu Komutanları okuyunca, mektubun “resmileştirilmesine” ve tün ordu mensuplarına dağıtılmasına karar verdiler.

 

Japonlarla başlayan savaş için cepheye giden Rus askerlerin tümünün üniformalarının ceplerinde “Garcia’ya Mektup”u görünce ciddi bir incelemeden geçirdiler. “Mektup” Japonca’ya çevrildi ve bunun, “Tutsak alınan tüm Rus askerlerinin ceplerinde bulunduğu” haberiyle birlikte Japon İmparatoru’na sunuldu. “Mektup”tan imparator da etkilendi ve birer kopyasının Japon Hükümeti’nin tüm üyelerine dağıtılmasını emretti.

Haberin Devamı

 

Tüm Japon Bakanlar, “Garcia’ya Mektup”u çoğaltıp, kendi bakanlık örgütünde görevli tüm çalışanlara gönderdiler.

 

ABD Deniz Kuvvetleri mensuplarına 1913’de mektubun özel olarak çoğaltılmış kopyaları ise, Birinci Dünya Savaşı’na katılan askerlerin önemli bir bölümünün ceplerinde bulunuyordu.

 

Dergide yayımlandığının on dördüncü yılında “Garcia’ya Mektup”un “Resmi olarak çoğaltılan” baskısı, kırk milyona ulaşmıştı.

 

Garcia şimdi yaşamıyor, fakat her kentte, kasabada, köyde ve her büroda, mağazada ve fabrikada, kesinlikle Garcia’ya gönderilecek bir mektup var. Dünya Garcia’ya mektup götürebilecek çaptaki kişilerin bilinci ve iş terbiyeleriyle ayakta durabiliyor. Tüm insanlık, evrimini biraz daha hızlandırabilmek için, tüm gücüyle, işte bu bilinçteki, bu terbiyedeki, bu çaptaki kişiler için haykırıyor:

Haberin Devamı

 

“Garcia’ya mektup götürecek kişilere gereksinimimiz var… Hem de en kısa sürede, her yerde ve her zaman…”

 

Şimdi gelelim mektubun hikayesine…

 

*

Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba’daki isyancıların önderi Garcia’ya bir haber göndermek istedi.

 

Garcia, hangisinde olduğu bilinmeyen Küba dağlarından birinde ve nerede oldukları bilinmeyen onlarca sığınaktan birinde saklanıyordu.

 

Kendisine posta ya da telgraf yoluyla ulaşabilmek olanaksızdı.

 

ABD Başkanı’nın ona, ne denli önemli bir haber göndermek istediğini bilen çevresindekiler, Garcia’ya bir haberin, ancak ‘elden götürülebilecek’ bir mektupla ulaşabileceğini bildirmek zorunda kaldılar.

Haberin Devamı

 

Başkan’ın çaresiz bakışları karşısında yanıt, çevresindekileri subaylardan birinden geldi.

 

‘Benim birliğimde, Rowan adında bir çavuş vardır’ dedi. ‘Kimsenin nerede olduğunu bilmediği Garcia’yı o bulabilir ve mektubunuzu kendisine ulaştırabilir.’

 

Bu yanıta Başkan’ın aklı pek yatmamıştı ama, ortada yapabilecek başka bir şey yoktu.

 

Rowan çağrıldı. Kendisine, Garcia’ya gönderilecek mektup uzatıldı ve…

 

‘Bunu, Garcia’ya teslim edeceksin’ denildi.

 

Rowan mektubu aldı, üniformasının yanındaki deri kesenin içine koydu, kesenin ağzını sıkıca büzdükten sonra, göğsünün üzerine kayışla bağladı. Önce Başkan’a selam verdi, sonra komutanlara, en sonra da kendi komutanına selam verdi, dışarı çıktı.

Haberin Devamı

 

Rowan, yola çıktıktan tam dört gün sonra, gecenin karanlığından da yararlanarak, üstü açık bir kayıkla Küba sahilinin açıklarına vardı. Küba’nın, balta girmemiş ormanlarına dalıp, gözden kaybolduktan üç hafta sonra, adanın öteki yakasında ortaya çıktı. Ülkesinin düşmanı bir ülkeyi, yürüyerek bir uçtan öteki uca geçti ve Garcia’ya mektubu teslim etti.

 

Burada size Rowan’ın, Garcia’ya mektubu götürebilmek için ne zorluklar atlattığını, ne tehlikeler geçirdiğini anlatacak değilim. Onun, ne denli kahraman bir asker olduğunu da anlatacak değilim. Yalnızca bir noktayı, hem de çok gereksinim duyduğumuz bir noktayı, iyice belirtmek için yazıyorum size tüm bunları.

 

ABD Başkanı’nın makam odasındaki olayı, ana çizgileriyle bir kez daha gözden geçirelim:

 

ABD Başkanı Mckinley, Garcia’ya teslim edilmek üzere Rowan’a bir mektup verildi. Ona yalnızca ‘Bu mektubu Garcia’ya teslim ediniz’ dedi. Rowan mektubu aldı, göğsüne bağladı, selamını verdi ve odadan çıktı.

 

Lütfen dikkat ediniz: Rowan, ‘Garcia nerede?’ diye bir soru sormadı. ‘Garcia kim?’ diye bir soru da sormadı. Yaptığı tek şey, kendisine verilen görevi almak oldu. Zaten kendisinden beklenen, onun da yapması gereken buydu.

 

Rowan, ülkesindeki her okula heykeli dikilebilecek ve yetişen tüm kuşaklara örnek olarak tanıtılabilecek bir ‘Ölümsüz Kahraman’dır. Fakat bugünün gençleri onun kahramanlığından çok, başka özelliğini örnek almak zorundadırlar. Rowan’ın örnek alınması gereken özelliği, verilen görevi sadakatle kabullenmek, o görevi yerine getirebilmek için hemen harekete geçmek ve görevi eksiksiz tamamlayabilmek için tüm enerjilerini bir noktada toplamak disiplinidir.

 

Bu hikayeyi çalışma arkadaşıma anlattım, gülümsedi… “Garcia’ya mektup götürmek kolay…” dedi. “Rawon gelsin de bir kredi kartını iptal etsin görelim… Torpil bulmadan bir iş çozsün de anlayalım… Rawon gelsin de bu memlekette torpili olmadan çalışacak bir iş bulsun…”

 

Ne dersiniz? Rawon bu ülkede yaşasaydı acaba soru sormadan iş halledebilir miydi sizce?

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!