"Fizik öğretmeni olman bu işleri halletmeye yetmez"

İŞ BİLENİN KILIÇ KUŞANANIN

“Kendilerinin bu ülkede dikili ağacı olmadığı için şimdi bizim eserlerimize ya çamur atıyor ya da sahip çıkmaya çalışıyorlar. Neymiş İstanbul’daki yeni havalimanına ne gerek varmış. Bütün dünya nefesini tutmuş bu projeyi takip ediyorlar. Ülkemizin başarısını küçültmeye çalışıyorlar. Ey Kemal, iş bilenin kılıç kuşananındır. Ey Kemal efendi, senin buraların ne işe yaradığından haberin yok. Milletime soruyorum, bu kafaya Türkiye emanet edilir mi?

BİLİMDEN ESER YOK

Bunların bir de cumhurbaşkanı adayı var. O da genel başkanıyla yarışıyor. Neymiş köprü yapmak kolaymış. Boğaz’a 4. köprüyü de kendisi yaparmış. Yahu senin partinin ömrü, şu anda Boğaz’da dizili o köprülerin inşaatını engellemeye çalışmakla geçti. Bu partinin genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı sürekli bilimden, sanayiden, teknolojiden bahsediyorlar değil mi? Bir tarafta kendi seçim bildirgemiz, diğer tarafa onlarınkini koyduk. Sonuçta karşımıza şöyle bir tablo çıktı; biz bildirgemizi baştan sona teknoloji, bilim, bilişim, yazılım, uçak, robot, tasarım kavramlarıyla donatmışız. Onlar ya yasak savma kabilinden birkaç kelimeyle geçiştirmiş ya da kenarından köşesinden geçmişler. Bunların kafasında ve gönlünde ne bilim, ne teknoloji, ne sanayiden eser yok. Yahu fizik öğretmeni olman bu işleri halletmene yetmez. Birileri kulaklarına üflüyor, bunlar da çıkıp meydanda esip yağıyor. Arkası boş. Parti içi çekişmeden fırsat bulup bu işlere zaman ayıramadıkları için öyle boş boş konuşuyorlar.

SEN YÖNETİLENSİN BİZ YÖNETEN

Sen yönetilensin, biz yöneten. İşte siyasette 20 yıllık hayatımın 4.5 yılı İstanbul’u yönetmekle geçti, 11.5 yıl Türkiye’ye başbakanlık yaptım, 4 yıldır da Cumhurbaşkanlığı yapıyorum. Çıraklık, kalfalık, ustalık, şimdi de baş ustalık için sizden vize istiyorum. Bu Muharrem İnce diyor ki, ben AK Parti’yi Pensilvanya’da icazet alarak kurmuşum. Dedim ki, ‘Sayın İnce, bak eğer bunu ispat edemezsen namertsin’ dedim. Hâlâ ispat edemedi. En sonunda bir yazarın kitabından bir cümle almış. O yazar da cevap veriyor, diyor ki; ‘Bu somut bir şey değil, bu soyut bir ifadeydi ve bana da ait değil.’ E be İnce, şimdi sen bu iddianı ispatlayamadın. Davayı açtım ha onu da söyleyeyim. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Öyle yok!

NİYE İCAZET ALACAĞIM

Çok saygın bir annesi var, çok saygın. Öyle zannediyorum ki annesi de bu yalandan dolayı rahatsız. Yahu niye yalan söylüyorsun? Senin genel başkanın yalancı diye sen de yalan söylemeye mecbur musun? Hadi bakalım ispat et. Yahu ben Pensilvanya’daki adamdan niye icazet alacağım ya! Benim hayatım siyasetin içerisinde geçti. Dolayısıyla yol arkadaşlarım, dava arkadaşlarım beraberce oturduk, konuştuk, kararımızı verdik ve partimizi kurduk. Şimdi Sayın İnce bak, bana icazeti Pensilvanya değil, halkım verdi halkım. Ama onlar bu işlerden anlamaz. Onlar halk ifadesini partilerinin tabelasında kullanırlar. Hak nedir, halk nedir bilmezler. Onlar sadece yalanı bilir, iftirayı bilir. Dün söylediğini bugün inkar etmeyi bilir. Kendi kendileriyle ve milletimizle kavga etmeyi bilir. Başka bir işe de yaramazlar.”

‘SİYASETİN ÇIRAKLARINA TÜRKİYE EMANET EDİLMEZ’

Malatya’da mitingin ardından Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu’nun iftarına katılan Erdoğan şunları söyledi: “Türkiye ekonomide 3,5 kat büyüdü. Geldiğimizde IMF’ye avuç açan Türkiye’den IMF’nin borç istediği Türkiye’ye geldik. Bölücü örgüte tarihinin en büyük, en ağır darbelerini indirdik. Bir dönem ellerini kollarını sallayarak gezdikleri dağlar şu an o teröristlerin mezarı oldu. Bizim de şehitlerimiz oldu, ama onların bakıyorsunuz, 10 kat 15 kat teröristler etkisiz hale getirildi.

ÇIRAĞA DÜKKAN TESLİM EDİLMEZ

Yeni Türkiye’nin hamurunu, irade, erdem, cesaretle inşallah el birliği içinde hep beraber yoğuracağız. Bu üç prensip 2053 ve 2071 Türkiyesine yürürken yolumuza çıkartılan engelleri aşmamızı sağlayacak en önemli hasletlerimiz olacaktır. Çünkü iradesi olmayanı idare etmek kolaydır. Esnaf kardeşlerim şunu çok iyi bilir, çırağa dükkan teslim edilmez. Siyasetin çıraklarına da Türkiye emanet edilmez. Siyasette hiçbir başarısı, hiçbir tecrübesi olmayanlara ülkenin yönetimini asla veremeyiz. Girdiği her yarışı kaybedenlerin ne kendilerine ne de ülkeye verebilecekleri bir şey yoktur. Bu vesileyle tüm vatandaşlarımızı, varlık barışından yararlanarak yurt içinde ve yurt dışında tuttukları varlıklarını ülkeye kazandırmaya davet ediyorum. Gelin Türkiye ekonomisini ve istikrarını döviz kuru üzerinden sarsmaya çalışanlara hep birlikte derslerini verelim.”