Financial Times'dan Türkiye dosyası

Dosyanın "New assertiveness on the world stage" başlıklı kapak makalesini kaleme alan gazetenin Türkiye temsilcisi Delphine Strauss, Ankara’nın uluslararası alanda son dönemde sesini yükselttiğine dikkat çekerek, Gazze ve İran konularında attığı adımlarla, Ortadoğu'daki geleneksel tarafsız duruşunu terk etmeye başladığını söyledi.

Bu yorumlarla açılan dört sayfalık dosyada, Türkiye'de son dönemde dış politika, ekonomi, toplumsal süreçler ve sanat alanında yaşanan gelişmelere değinildi.

Kapak makalesinde Erdoğan’ın Arap ülkelerinde bir kahraman olarak görüldüğünü ancak Washington’daki çevrelerin kendisini İslamcı iç güdülerine teslim olup Batı’yı bir kenara bırakan otoriter bir popülist olarak tanımladığını hatırlatan Strauss, buna rağmen Türkiye’yi en sert dille eleştirenlerin bile Türkiye’nin etkisinin ve müttefikleri için öneminin yükselişte olduğunu yadsıyamadığını belirtti. Son olarak yakın zamanda Türkiye’de seçimler yapılacağını hatırlatan Strauss, sonuç ne olursa olsun, Ankara’nın bölgesinde artan varlığının tersine döndürülemeyeceğini söyledi.

FT'nin dış politika analisti David Gardner, Deniz Baykal’ın istifası ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP başkanlığına gelmesiyle Türkiye’deki muhalefetin değişmeye başladığını belirtti. Gardner, yaşanan bu süreci "güvenilir bir muhalefet için umutlar artıyor" şeklinde yorumladı.

ANKARA’NIN HEDEFİ…

Yine Gardner’ın kaleme aldığı “Foreign policy: Ankara targets political and economic stability” başlıklı analizde ise, Türkiye’nin dış politikasında Soğuk Savaş’tan bu yana yaşanan değişimler konu edildi. Yazıda “Türkiye’nin NATO’nun içindeki doğu cephesinin gözcüsü konumundan daha büyük bir rol arayışına girmesi normal olduğu”na dikkat çekildi.

Gardner, “Soğuk Savaş’ın sonu Balkanlar’ın, Orta Asya’nın, Kafkasya’nın ve geniş anlamda Ortadoğu’nun yeniden Türkiye’nin doğal etki alanı haline gelmesi anlamına geliyor” derken, Türkiye’nin uzun vadeli stratejik çıkarlarının gerektirdiği yönde hareket ettiğini vurguladı.

Stratejik açıdan en önemli sektörlerden biri olan enerjide son dönemde yaşanan gelişmelere de yer verilen dosyada, David O'Byrne, Ankara'nın bir dönem devletin elinde bulunan enerji santrallerini satışa çıkarmasıyla yabancı şirketlerin Türk piyasasındaki güç ve kontrolünün arttığına dikkat çekti. O'Byrne, bu satışların maliyetinin hayli yüksek olduğuna dikkat çekerken, yine de yatırımcıların olumlu geri dönüşler beklediğinin altını çizdi.

KÜRT AÇILIMINDAN GENÇLERE; TOPLUMSAL DEĞİŞİM

Dosyadaki bir diğer Strauss imzalı makalede “Kürt açılımı” kapsamında yapılan reformların terör olaylarının önüne geçemediğine vurgu yapılırken diğer makalede, Türkiye’nin modern sanat piyasasının gelişimine ve Sabancı, Eczacıbaşı gibi varlıklı ailelerin bu sürece katkısına değinildi.

Dosyaya katkıda bulunan isimlerden Pelin Turgut da ülkemizdeki gençliğin eğitim ve istihdam alanlarında yaşadığı sorunları ele aldı. Ekonominin gösterdiği hızlı büyümeye rağmen, istihdamın bu hızı yakalayamadığını belirten Turgut, Türkiye'de milyonlarca gencin "hiçbir şey yapmadığını" dile getirdi.

KAYIT DIŞI EKONOMİ ÇİLESİ

Dosyanın ekonomi başlıklı makalelerinde ise kayıt dışı ekonomi ve kadın istihdamı konu edinildi. Anthony Skinner, “Black economy: Employers still slow to register” başlıklı yazısında, Türk ekonomisinin 2009’da yüzde 4.75 küçüldüğünü ancak IMF’nin 2010’da Türkiye’den yüzde 6.25 büyüme beklediğini hatırlattı. Bu pembe tablonun, Türkiye’deki kayıt dışı ekonominin boyutlarını gizleyemediğini savunan FT yazarı, 2004’te yüzde 53 olan kayıt dışı işgücünün, 2009’da yüzde 44’e indiğini belirtti

IMF Türkiye Masası Şefi Rachel Van Elkan’ın Türkiye’deki iş yasasıyla ilgili görüşlerine de yer veren Skinner, işe alımların ve işten çıkarımların yasayla zorlaştırılmasının, kayıt dışı ekonomi sorununa bulunabilecek çözümlerden biri olduğunu belirtti. 2011’de yapılacak seçimleri hatırlatan yazar, seçim öncesi sürecin, reform zamanı olabileceğini söyledi.

TÜRKİYE'NİN İKİ PARLAYAN YILDIZI: REKLAMCILIK VE TEKNOLOJİ

Dosyaya katkıda bulunan bir diğer isim Michael Kuser da iki ayrı makalede Türkiye’deki reklamcılık sektöründeki son gelişmelere ve teknoloji alanındaki yatırımlara değindi. İstanbul'un reklamcılık alanında küresel bir merkez haline geldiğini belirten Kuser, Türkiye'nin dijital reklam alanında bu yıl iki haneli büyüme gösteren dört ülkeden biri olduğunu ifade etti.

Kuser son makalesinde de Türkiye'de son dönemde yaşanan teknolojik gelişmelere değinildi. Yazar, Türkiye'nin teknoloji alanında Avrupalı benzerlerine göre geriden gelse de kısa sürede arayı kapattığını belirtirken, bu alanda eğitime verilen önemin ve yapılan yatırımların başarıyı beraberinde getirdiğini ifade etti.