Film Festivali'nde 1 Nisan Cumartesi

Güncelleme Tarihi:

Film Festivalinde 1 Nisan Cumartesi
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 30, 2006 16:07

Haberin Devamı

1 Nisan Cumartesi
--------------------------
BEYOĞLU EMEK  (212 293 84 39)

Gezinme
Yön: Nicolas Roeg
Saat: 11.00
Avustraya'nın yerlileri Aborijinler'in yaşamlarından kesitler sunan bu film,  yaşamlarından Doğal, vahşi hayat sürenlerle kendi icadımız kurallarla kuşatılmış olan bizlerin uygarlık anlayışı derin bir çelişki meydana getirir. Nicolas Roeg'un Gezinme'si de beyaz Hıristiyan istilasına en son uğrayan kıta olan Avustralya'nın yerlileri Aborijinler ile hayatı algılama farkımıza değinir.

Kaderi Arayan Adam
Yön: Joseph Losey
13:30
Alain Delon'un ortak yapımcılığını da üstlendiği Kaderi Arayan Adam, bir gerilim filmi, Kafkavari bir kimlik arayışının incelemesi ve Yahudi karşıtlığı ve umursamazlığın çarpıcı bir eleştirisidir. Nazi İşgali sırasında Yahudi komşularının müşkül durumundan yararlanıp kendine maddi çıkar sağlayan bir sanat simsarıdır. Birden kendisini, kayıp bir Yahudi'yle karıştırdıklarını anlar. Klein, gizlenmek için onun adını kullanan, hatta o yokken evinde kalan adamı umutsuzca aramaya başlar. Kimliklerin karışması Yahudilik suçlamasına karşı da kendini savunmasını gerektirir. Başkasının hayatını yaşamak ona acı bir ders olur ve mahvına doğru sürüklenir...

Haberin Devamı

AteÅŸkes
Yön: Christian Carion
16:00
1914 yılının Noel gecesinde, Batı Cephesi'nde savaşan askerler, karşılarındaki düşman siperlerine gidip oradakilerin ellerini sıkmak ve onlara "Mutlu Noeller" demek için birkaç saatliğine bile olsa silahlarını bıraktılar... Gerçek bir olaydan esinlenen bu dokunaklı dramda, savaş yüzünden kariyerinden vaz geçen Alman tenor Nikolaus Sprink, sevdiği kadın Anna Sorensen ve hamile karısını cephede savaşmak için geride bırakan Fransız teğmen Audebert'in kaderleri bu karlı Noel gecesinde kesişir.

Biletler
Yön: Ermanno Olmi, Abbas Kiarostami & Ken Loach
19:00
İtalyan Ermanno Olmi, İranlı Abbas Kiarostami ve İngiliz Ken Loach'un elinden çıkma üç kanatlı bir tablo olan Biletler, Orta Avrupa'dan Roma'ya giden aynı şehirlerarası trende geçen üç ayrı öyküyü birleştiriyor. Olmi'nin açılış perdesinde, hava yoluyla ulaşım planları iptal olan bir öğretmen, kendi devrini ve yaşamını gözden geçiriyor. Kiarostami'nin bölümü, bir generalin karısına eşlik eden genç bir adama yer veriyor. Loach'un çektiği dinamik son bölümde ise üç genç ve fazlaca heyecanlı İskoç futbol taraftarı, Roma'daki bir maça gitmekteler. Olmi'nin özgün fikrinden yola çıkan üç ünlü yönetmen, öyküleri üzerinde ayrı ayrı çalışmışlar, ama yine de bazı karakterler birden fazla bölümde görünüyor.

Haberin Devamı

Gabrielle
Yön: Patrice Chéreau
21.30
Joseph Conrad'ın bir öyküsünden uyarlanan Gabrielle, görselliği ve olağanüstü anlatım yapısıyla yüzyıl sonu Fransa'sını müthiş ayrıntılarla gözler önüne seriyor. Burjuva bir sosyete hanımı olan Gabrielle (Isabelle Huppert), on yıldır evli olduğu kendini beğenmiş kocası Jean'ı bir gün, öğleden sonra, bir mektupla terk ediyor, hem de başka bir adam için. Ne var ki, aynı günün akşamında eve geri dönüyor. Jean, dokunulmazlığının yıkılması, terkedilmişlik ve ihanet gibi daha önce tanımadığı hislerle boğuşurken Gabrielle, utancını kriz seviyesine kadar yükseltiyor. Bir zamanlar evli olduklarına inanan bu çift, birbirlerinin karşısında hem ilk kez kendilerini gözden geçirir hem de duygusal beceriksizliklerini görmüş olurlar. Kraliçe Margot ve 2004 yılında festivalde gösterilen Kardeş'in yönetmeninden çarpıcı bir psikolojik dram.

Haberin Devamı

BEYOÄžLU ATLAS (212 252 85 76)

Her İşte Bir Hayır Var
Yön: Sarah Watt
11.00
Faniliğin, yaşamın, kaderin ve ailenin düşündürücü, güçlü ve kara bir mizahla dolu resmi. Babasının cenazesinden dönen Meryl, ölümle sonuçlanan bir tren kazasına tanık olur. Bu haber için gönderilen fotoğrafçı Nick, kanser olduğunu henüz öğrenmiştir. Meryl ile röportaj yapacak olan muhabir Andy, sevgilisinin beklenmedik hamileliğini öğrenir. Nick ve Meryl arasında bir ilişki başlar ama ikisinin de aklı fikri her yönden gelen felaketlerdedir… Ve ölüm onları takip ediyor gibi görünmektedir. Ama buna karşın, her zaman yeni bir hayat vardır; yeni başlangıçlar da. Elle çizilmiş nefis canlandırma sekanslarıyla bezeli olan bu şefkat dolu komedi, yaşama dair büyük soruları sormaktan hiç korkmuyor.

Haberin Devamı

Katliam
Yön: Per Fly
13:30
Bank ve 2004'te festivalde gösterilen Miras'ın ardından, Per Fly'ın Danimarka'nın sınıf yapısı üzerine çektiği üçlemenin son filmi olan Katliam, yönetmenin kendisinin de ait olduğunu kabul ettiği entelektüel orta sınıfta görülen suçluluk duygusu ve baskıyı sorguluyor. Elli iki yaşındaki, evli, saygı duyulan lise öğretmeni Carsten, rahat orta sınıf yaşamında sıkıntılı bir döneme girmiştir. Aşırı sol görüşlere sahip ve Carsten'in gençlik günlerinde olduğu gibi politik açıdan faal, eski bir öğrencisi olan genç eylemci Pil'le bir ilişki yaşamaktadır. Ne var ki Pil'in bir polis memurunun ölümüyle sonuçlanan bir olaya karışmasıyla Carsten'in düzenli hayatı ve ailesi parçalanmaya başlar. Suçluluk duygusunun nefesi ensesinde, Carsten, duygusal dengesini tekrar oturtmaya çabalar.

Haberin Devamı

Sahte Ä°tiraflar
Yön: Christoph Hochhaeusler
16:00
On sekiz yaşında, okuldan yeni mezun Armin, annesinin aşırı iyi niyeti, babasının ondan beklentileri ve banliyö hayatının ölümcül sıkıcılığıyla yavaş yavaş boğulmaktadır. Kişisel deneyimlerini yaşamayı ve kendini bulmayı arzulasa da her şeyin kendi düzenini sürdürdüğü banliyö dünyasında kıstırılmıştır. Ve bir de Katja vardır... Güzel, gururlu, elde edilemeyen Katja... Armin kendini kaybetmeye başlar. Tanık olduğu kazaları, gazetede okuduğu olayları, ismini vermeden üstlenir. Bu iş bir oyun gibi başlasa da kısa sürede bir tutkuya dönüşür. Suçları yalnızca üstlenmek artık yeterli değildir...

Babam 100 Yaşında+ Stromboli
Yön: Guy Maddin
19:00
Maddin'in retro-görsel tarzıyla zenginleÅŸen ve Roberto Rossellini'nin doÄŸumunun 100. yıldönümünü kutlamak üzere çekilen Babam 100 Yaşında, kısmen sinemanın doÄŸası üzerine bir tartışma, kısmen çocukluk anıları, hepsinden öte de Isabella Rossellini'nin, ölümünden yirmi sekiz yıl sonra bile özlemini çektiÄŸi babasına içtenlik ve sevgi dolu mektubudur. Guy Maddin'in yönettiÄŸi, Isabella Rossellini'nin hem senaryosunu yazdığı hem de oynadığı bu film, Maddin'in Dünyanın En Hüzünlü MüziÄŸi filminden sonra ikilinin ikinci ortak çalışmasıdır.Â

Çingeneler Zamanı
Yön: Emir Kusturica
21:30
Bu, bir askerle bir çingene kızının gayri meşru oğlu Perhan'ın yaşam öyküsüdür. Annesi genç yaşta ölünce babasının terkettiği Perhan, büyükannesiyle birlikte yoksulluk içinde yaşamaya başlar. Hasta kız kardeşi için endişelenen Perhan, kandırılarak İtalya'ya götürülür ve Ahmet Djida için "çalışarak", hırsızlık ve çocuk alım satım işlerine karışır. Yurduna döndüğünde çocukluk aşkı Azra'yı hamile bulur... Çingeneler Zamanı'nın konusu, yönetmen Kusturica için önemli değil. Onun amacı "evrensel anlamı olan bir film yaratmak".

Kurt Kapanı
Yön: Greg McLean
24:00
Kurt Kapanı, Avustralya’daki gizemli dev meteor kraterinin bulunduğu Wolf Creek Ulusal Parkı’nda tatile çıkan üç üniversite öğrencisinin, Liz, Kristy ve Ben’in kan dondurucu öyküsüdür. Kahramanlarımız, yürüyüşten döndüklerinde saatleri durmuştur, arabaları da çalışmaz. Uçsuz bucaksız bir alanın tam ortasında tek yapabilecekleri, yardım için beklemektir. Gece olduğunda, en umutsuz anlarında, dev kamyonuyla Mick yetişiverir. Fakat sabah ışıklarıyla Mick’in aslında yeryüzünün bütün kötülüklerinin içinde toplandığı bir cani olduğunu anlayacaklardır.

BEYOÄžLU SÄ°NEPOP (212 251 11 76)

Hiç Kimselerin Onuru
Yön: Fernando E. Solanas
11.00
Bunlar, Arjantin'de küreselleşmenin getirdiği işsizlik ve açlığa karşı toplumsal direnişin tanıklıkları ve öyküleridir. Bunlar, dayanışma hakkında anlatılar ve toplumsal terkedilmişliği ortadan kaldırmayı başararak umudu canlandıran kolektif amaçları olan isimsiz kahramanların küçük hikâyeleridir.

Kalk ve Karşı Dur
S. Pierre Yaméogo
13:30
Burkina Faso'da atadan kalma âdetler birer yasa olarak görülür. Ülkenin kırsal kesimlerinde, açıklanamayan ölümler genellikle "ruh yiyenler"e, yani özel güçleri olan kadınlara atfedilir ve köylüler kayıplarından onları sorumlu tutarlar. Bu kadınlar toplum dışı bırakılırlar ve bütün bir topluluğun günah keçisi haline gelirler. Yönetmen Yaméogo'nun Cannes'da "Belirli Bir Bakış" bölümünde gösterilen son filmi Delwende, bir cadı olduğu iddiasıyla suçlanarak köyünden sürülen Napoko Diarha'nın öyküsünü anlatıyor. Gerçek bir öyküden yola çıkan ve duyarlılıkla işlenmiş bu dram, seyircilere Sembene'nin geçen yıl festivalde gösterilen Mooladé / Koruma filmini anımsatacak.

Csontvary
Yön: Zoltán Huszárik
16:00
Naif sanat ustası Tivador Csontváry'nin yaşam öyküsünü anlatan bu kült film, Macarlar'ın "milli dahi"si Csontváry efsanesinin diriltilme çabalarının bir parçası olarak da görülebilir. Filmin ele aldığı iki zaman boyutundan biri olan Csontváry bölümü, mekân, kostüm, makyaj vb. öğelerle ressamın yaşamının gelişimini; diğeri, yani genç yaşta ölen aktör Zoltan'ın bölümü ise günümüz Macaristan'ında bir sanatçının yazgısını ele alarak çağımızın tipik bir görüntüsünü yansıtır. Film aynı zamanda, ressamın "Güneş Yolu" diye tanımladığı bir süreci; Balkan sıradağlarından Tatra Dağları'ndaki şelaleleri; Taormina, Castellamare ve Lübnan'daki Baalbek'i ya da Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da resimlediği görsel yolculuğu da aktarır.

Frankie
Yön: Fabienne Berthaud
19:00
Truva'dan tanıdığımız Diane Kruger'in ortak yapımcı ve oyuncu, Fabienne Berthaud'nun da senaryo yazarı ve yönetmen olarak harcadıkları dört yıllık çabanın ürünü Frankie, son derece düşük bütçeli (yalnızca 3 bin dolar) olmasına karşın, moda endüstrisinin genç mankenler üzerindeki etkisini başarılı ve ilginç bir anlatımla ortaya koyuyor. Ünlü bir manken olan Frankie'nin dokunaklı, son derece inandırıcı öyküsü, kendisi de eski bir manken olan Diane Kruger'in oyunculuk uğruna ardında bıraktığı bu renkli mesleğe bakışı olarak da yorumlanabilir. Filmi genç ama tükenmiş manken Frankie'nin gözlerinden izliyoruz. Artık gözden düşmeye, güzelliği de zamana yenilmeye başladığı için daha yirmi altısında akıl hastanesine yatmıştır. Kendilerini oynayan gerçek akıl hastalarıyla kuşatıldığı hastanenin yalıtılmış ortamında, geri dönüşlerle fotoğraf çekimlerini, kadro seçimlerini, barları ve sonu gelmez otel odalarını anımsar. Capcanlı bir aklın ve bedenin çöküşüdür bu.

Yalnız Jim
Yön: Steve Buscemi
21:30
Geçen yıl festivalde gösterilen Garden State'i anımsatan Yalnız Jim, bağımsız filmlerin yıldız oyuncusu Steve Buscemi'nin yönetmenliğini üstlendiği üçüncü film. Aynı anda hem komik hem hüzünlü hem de gerçek olabilen kasaba hayatının canlı bir portresini çizen film, depresyona girerek New York'taki başarısızlığını ardında bırakıp İndiana'daki ailesinin yanına dönen sönük Jim'i izliyor. Jim, ailesinin evinde her şeyi neredeyse bıraktığı gibi bulur: Babası her zamanki gibi mesafeli ve işe yaramaz, annesi de ezeli bir iyimserliğin pençesinde "özel hayat" ya da "özel alan" gibi kavramlardan bihaberdir. Kendisine yüklenen sorumluluklardan ve kendi sıkıntılarından bunalan Jim, bocalamaya başlar. Kasabada yaşayan bir hemşire ve onun küçük oğluyla tanışması Jim'e bir umut ışığı verir ve Jim böylece, kimseyi terk etmeden kendi yolunu çizmeyi öğrenir.

BEYOÄžLU BEYOÄžLU (212 251 32 40)

Dantelci Kız
Yön: Claude Goretta
11.00
Daha yirmi iki yaşında olduğu halde Isabelle Huppert'i Fransız sinemasının yıldızı haline getiren film. Kuaförde çalışan Pomme, sessiz, hassas, içine kapalı genç bir kadındır. Orta tabakadan, entelektüel edebiyat öğrencisi François ile sevgili olur ama aralarındaki toplumsal ve kültürel farklar mutluluklarının önünde engeldir. Pomme'a aşk yeterken, François onun kendini geliştirip eğitmemesine giderek daha çok içerler. Bu şiirsel, sessiz, ağırbaşlı filmde, tutulmayan aşk vaatleri üzerinden cinsel politikaların sorgulanması var.

Biri Kalır Biri Gider
Yön: Claude Berri
13:30
Eski dostlar Daniel ve Alain on beş yıldır evlidir ama ikisi de aşkla yeni tanışacaktır. Daniel, tekerlekli sandalyeye mahkûm on üç yaşındaki oğlundan ayrılmak anlamına gelse de karısı Isabelle'i terk eder. Alain ise karısı Fanny'yle kalmak için güzel Feride'den vazgeçer. Daniel ve Alain, tereddütlerden kurtulamaz, aşklarını ve tutkularını körükleyecek kimi yanılsamalar yaşar ama hayatlarını değiştirmeleri gereken noktaya vardıklarında da suçluluk hissiyle karşı karşıya kalırlar. Aynı insanın iki farklı yüzüdür söz konusu olan: Biri gider, biri kalır…

Satır Arası
Yön: Thomas Wartmann
16:00
Çok az anlatılmış, egzotik, antropolojik açıdan merak uyandırıcı bir alt kültüre, "hicra"ların dünyasına bir bakış bu. Hicralar, Hindistan'da erkek olarak doğmuş, kadın gibi giyinen ama iki cinsiyetle de özdeşleşmeyi reddeden hadımlar. Varlıkları resmi ağızlarca inkâr ediliyor ama Hindistan geleneğinde onlar, doğurganlığı yayma yeteneğine sahipmiş muamelesi görüyorlar. Görünürde cinsel organları olmamasına karşın cinselliğin, günlük yaşamlarının içinde her daim yeri var. Fotoğrafçı Anita'nın peşine takılarak, Hindistan'da birbirinden çok farklı üç hicra ile ("tehlikeli güzel" Lakşmi, kendine "kutsal bâkire" adını takmış olan Rhamba ve "düşmüş melek" Aşa) yolculuk ediyoruz. Bu yolculuk onların yaşantılarını, kahkahalarını ve sevinçlerini gözler önüne seriyor. Ve fahişeliği. Ve bir hicra olmanın getirdiği güçlükleri.

Takeshi
Yön: Takeshi Kitano
19:00
Beat Takeshi, gösteri dünyasında ün kazanmış biri olarak hareketli, bazen de gerçeküstü bir hayat sürmektedir. Ama Kitano adlı sarışın benzeri, kasiyerlik yapan çekingen bir adamdır, aynı zamanda da kendini göstermeyi bekleyen tanınmamış bir oyuncudur. Benmerkezci megastar Beat'le yolları kesiştiğinde Kitano, Beat'in gerçek hayatından kesitler ve ekrandaki şiddet dolu kişiliğinden izler taşıyan karmaşık bir fantezinin içine düşer. Yönetmenin kendine karşı oynadığı bu son filmi "%500 Kitano – eklenecek bir şey yok." Buluş dolu, orijinal, benzersiz, cebirsel bir formül gibi işlenmiş ve baştan aşağıya yapısökümcü bir film olan Takeshi, aynı zamanda yönetmenin en kişisel filmi.

Kabusların Gücü
Adam Curtis
21:30
Bu cesur belgeseli Amerikan televizyonları yayınlamayı reddetti, BBC ise uzun süren bir tereddütten sonra hiç reklamını yapmadan yayınladı. Komünizmden CIA'e, Ruslar'dan Araplar'a herkese dokunduran bu üç bölümlük film, korkunun Amerika'da, İngiltere'de ve dünyada siyasete nasıl hükmettiğini ve bu korkunun bir yanılsamadan ibaret olduğunu anlatıyor. Kâbusların Gücü gizli, örgütlü bir terör ağının kâbusvari görüntüsünün nasıl yükseldiğini ve bu tehdidin siyasetçiler tarafından nasıl çarpıtılıp abartıldığını gösteriyor. Bu filmi izledikten sonra her şeye farklı bir gözle bakacaksınız...

KADIKÖY REXX (216 336 01 12)

Pelikan Adam
Yön: Liisa Helminen
11:00
Finlandiya'nın en ünlü ve en verimli çocuk filmleri yönetmeninden, hiç eskimeyen, hem çocuklara hem de büyüklere hitap eden fıkır fıkır bir fantezi macerası. Bir pelikan, Finlandiya'ya konar. İnsanlardan öylesine etkilenir ki, onlar gibi yaşayıp onlar gibi olmaya karar verir. Şehir operasında iş bulur, biri kız biri ekek iki çocukla arkadaşlık kurar ve bir balerine âşık olur.

Seyyar Satıcı
Yön: Ramin Bahrani
13:30
New York'un ve Amerika'nın yeni bir resmini sunan bu insancıl ve lirik film, New York sokaklarında geçim mücadelesi veren onurlu bir işçinin öyküsünü anlatıyor. Pakistanlı bir göçmen olan Ahmet, her gece seyyar tezgâhını çekerek Manhattan'ın merkezindeki köşesine götürüyor. Ve her sabah o tezgâhın içinden, kendini ait hissetmediği bir kente kahve ve çörek satıyor. Her şehirde her köşe başında bulunan bir işçidir, o... Sonra, iki kişiyle, başarılı bir Pakistanlı bankacı olan Muhammed ve hoş bir İspanyol kadın olan Noe ile tanışınca, Ahmet'in şansı dönüyor.

2046
Yön: Wong Kar-Wai
16:00
Çok katmanlı, gizemli, uçucu 2046, belki de Aşk Zamanı'nın devamıdır. 2046, bir yıl, bir otel odası, nereye gittiği bilinmeyen bir tren, anıların yeniden canlandığı mecazi bir yer de olabilir. Gelecek hakkında yazan ama aslında özlemle andığı geçmişini anlatan bir yazarın bilimkurgu romanı romanında, bir tren bazen 2046'ya, nirvanaya, anıların yakalandığı, yeniden yaşandığı yere gider. 2046'ya giden herkesin niyeti aynıdır: Kaybolan anılarını yeniden yakalayabilmek, çünkü 2046'da hiçbir şey asla değişmez.

Aşkın Dansı
Yön: Stéphane Brizé
19:00
Tangoyla yakınlaşarak kendileri için bir çıkış yolu bulan iki mutsuz insanın düşündürücü, gülünç, minimalist öyküsü. Jean-Claude elli bir yaşında, boşanmış, yorgun ve düş kırıklığı içindedir. "İcra memuru" olarak işi, her gün gittiği evlere taşıdığı tahliye ve icra emirleriyle, kirasını ödeyemeyen insanları umarsızlığa sürüklemektir. Derken bir gün işyerinin karşısındaki tango dersleri veren dans stüdyosuna kaydolmaya karar verir. Burada tanıştığı genç, sevimli Françoise'la hemen yakınlaşırlar.

Ofsayt
Yön: Jafar Panahi
21:30
Daire'nin İranlı yönetmeni Jafar Panahi, 2006 Berlin Film Festivali'nde ilk kez izleyici karşısına çıkan bu son filminde, bir kez daha İranlı kadınların toplum içindeki rollerini ve haklarını mercek altına yatırıyor. Fakat bu kez, ele aldığı konuyu daha hafif ve eğlenceli bir tarzla işliyor ve kahramanları olarak, Tahran'da, İran futbol takımının dünya kupası eleme maçını erkek kılığına girerek kaçak izlemeye çalışan kız çocuklarını alıyor. İran'da askerler bu durumda yakalananlar için statlarda özel bir yer inşa ediyorlar, çünkü kadınların stada girmeleri yasak. Kahramanımız küçük kızlar, yakalandıklarında bu özel mekâna kapatılıyorlar. Ancak, seyircilerin tezahüratlarını duydukça hiç bir şey göremedikleri için bu, onlara bir eziyet gibi geliyor. Kendilerini göz altında bulunduran olan askerlere yalvarıyorlar ve sonunda askerler, maçta olup bitenleri kızlara oynayarak birebir gösteriyorlar...

Ä°STANBUL MODERN (212 334 73 00)

Heidi
Yön: Markus Imboden
11:00
Bu film, tüm zamanların en büyük çocuk klasiklerinden biri olan "Heidi" romanının beyazperdeye on yedinci aktarılışı. Romanın özünü kaybetmeden günümüz dünyasına taşıyan Heidi, Alp Dağları'nın yeşil çayırları yerine kentin gökdelenleri ve sokakları arasında geçiyor. Mavi saçlı, kendine güveni tam bir kız olan Heidi, annesi ölünce, ona bakmaya pek de gönüllü olmayan gizemli büyükbabasının yanına götürülür. Ancak ardından Berlin'e Dete Teyze ve kuzeni Clara'nın yanına gitmek zorunda kalır. Britney Spears gibi olmaya hevesli, "zor bir çocuk" olan Clara, bu yeni kız kardeşinden hiç mi hiç hoşlanmaz ve Heidi'ye çok kötü davranır. Heidi'nin ise aklında tek bir şey vardır: Kaçıp yapayalnız ve hüzün içinde kalan büyükbabasının yanına dönmek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!