Fay hattının üstünde doğruyu söyleyen adam

Güncelleme Tarihi:

Fay hattının üstünde doğruyu söyleyen adam
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2000 00:00

Haberin Devamı

365 gün sonra tam felaket noktasının yine üstündeyiz. Yani 17 Ağustos depreminin patladığı Gölcük'ün Kavaklı'sında. Körfez suyunun içine gömülen elektrik direkleri ve suyun üstünde direnen lambalarla karşılaşıyoruz ilk önce.

Yan yatmış teknelere, fay canavarının yerinden söküp attığı kapalı spor salonuna, Atatürk Stadyumu'na, batık yüzme havuzuyla 365 gün önce bir daha dönmemecesine duran dönme dolaba bakakalıyoruz bir daha.

Yaşamların unufak olduğu, umutların toprağa karıştığı Kavaklı'yı, Donanma'yı, İhsaniye'yi dolaşıyoruz. Gözyaşının hep ıslak tuttuğu, adeta kaderine teslim olan toz-toprak Gölcük'ün, kahreden ‘‘17 Ağustos yıldönümü’’nde insanlarla konuşuyoruz. Daha doğrusu konuşmaya çalışıyoruz. Kiminin umudu tümüyle yok olmuş, kimi de hálá bir umut peşinde.

‘‘Evsizlik çok zor’’ diyor Ayten Erol. Emekli olan kocasının tüm ikramiyesini yatırdıkları ve yüzde 70'i tamamlandığı sırada 45 saniyede yitirdikleri evlerinin peşinde bir yetkili arıyor. Depremin birinci yılında Işıkara ile birlikte dolaştığımız fay hattının üstünde bizi görünce de başlıyor derdini anlatmaya. Zaten Işıkara'yı gören hemen içini boşaltmaya başlıyor:

‘‘İnşaatı devam eden evin tapusu mu olur? Şimdi bizden tapunu göster sana ev düşünelim diyorlar. Böyle bir felaketin geleceğini nereden bilebilirdik ki. Tapu yok, bir daha emekli parası da yok. Ve evimiz hiç yok. Deprem, hayallerimizi alıp götürdü.’’

IŞIKARA'YI ÇOK SEVİYORLAR

Işıkara şaşkın, biz şaşkın, ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Kandilli Rasathanesi'nin Müdürü Prof. Ahmet Mete Işıkara'yı gören ona sadece derdini anlatmıyor. Hatırını soruyor, sevgiyle elini uzatıyor.

Kimi de ‘‘Derdime bir çare?’’ derken, ‘‘Ne çaresi?’’ diyor Işıkara. Herkesi sorgulamaya ve uyanık olmaya çağırıyor.

Hemen herkesin ona bir sorusu var ki, hiç değişmiyor:

‘‘Deprem var mı deprem?’’

‘‘Yok, yok’’ diyor Işıkara ve ekliyor:

‘‘Yok ama olacakmış gibi yaşayacağız.’’

Yediden yetmişe herkesin umudu olan Işıkara'ya tek cümle ile yanıt geliyor:

‘‘Allah sana uzun ömür versin.’’

Hocaya sarılıp öpen Gölcüklü Bekir Güngör ise, şöyle konuşuyor:

‘‘Ondan bir şey istemeyin. Onun elinde bir şey yok ki. Ama o doğruyu söylüyor. Ömrü uzun olsun.’’

Politikacıların biri gelirken, bir diğeri bölgeden uzaklaşıyor. Hiçbirine bunca sevgi ve güven gösterilmiyor.

Enkazlar, 365 gündür kaldırılmayı bekliyor. Belediye Başkanı İsmail Barış, 10 bin kişinin ancak Ankara'dan gelecek 10 trilyonla gün ışığına çıkabileceğini söylüyor. Güneş tam tepemizde Gölcük'ü kavururken, insanlar Işıkara'nın peşinde umut arıyor.

3 metreye ulaşan beton dalgaları yara yara dolaştığımız fay hattının üstünde, insanlar sadece ‘‘Doğruyu söyleyen adam’’ın peşinde koşuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!