Evliya Çelebi ile Orhan Pamuk buluştu

Güncelleme Tarihi:

Evliya Çelebi ile Orhan Pamuk buluştu
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2001 00:00



Banu TUNA
Haberin Devamı

DEVLET OPERA VE BALESİ MODERN DANS TOPLULUĞU SEYAHATNAME 2001'İ SUNAR

Beyhan Murphy'nin liderliğinde 9. yılına giren Modern Dans Topluluğu Seyahatname 2001 ile seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Evliya Çelebi'nin ünlü Seyahatnamesi ile Orhan Pamuk'un ‘‘Öteki Renkler’’inin yorumlandığı multimedya gösteriyi Murphy, İlerleyici Dans Drama olarak tanımlıyor. Müziğin sahne üzerinde canlı yapıldığı Seyahatname'de Meltem Cumbul ve Cem Yılmaz da video görüntüleriyle arz-ı endam edecekler.

Beyhan Murphy, gösteride Evliya Çelebi’nin sağlamasını Orhan Pamuk ile yapıyor.

Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu bu sezona Seyahatname 2001 ile giriyor. 7 Şubat'ta Ankara Opera Sahnesi'nde prömiyerini yapacak olan gösteri; dans, tasarım, video, tekst ve müziğin buluştuğu bir multimedya prodüksiyon.

Özünü Türkiye'nin sosyokültürel kaynağından alan ve görünüm itibarıyla teknoloji ve iletişim çağına ayak uyduran eser, hayatın müşterek bir yolculuk olduğu fikrinden yola çıkıyor.

1.5 YILDIR

Reji ve koreografisini Beyhan Murphy'nin üstlendiği Seyahatname 2001'in hazırlıkları yaklaşık 1.5 yıl önce başladı.

Kültürel tarihe özel ilgisi olduğunu söyleyen Murphy, bu tarihteki bazı özellikleri hálá taşıdığımız inancıyla Evliya Çelebi'nin 14 ciltlik ünlü eserinin dil bakımından pek çok farklı kopyasını gözden geçirdi. Sonra bugünün sağlamasını yapmak için Orhan Pamuk'un ‘‘Öteki Renkler’’ine geldi sıra:

‘‘Kılık kıyafetlerimiz değişti ama insanların düşüncelerinde, davranışlarında birtakım kalıtsal özellikler süre gelmekte. Hálá varolan aynılıkları, değişimleri incelemek istedim. Orhan Pamuk bugüne dair bir takım psiko-kültürel konuları işliyor. Kitabını ilk elime aldığımda çok şey ifade etti, bana konuştu’’ diyor Beyhan Murphy. Özgün anlatım kurgusu bu iki kitaptan faydalanılarak çıktı ortaya.

MÜZİKLER MERCAN DEDE'DEN

İnsanın doğumdan ölüme geçmişten bugüne seyahatini anlatan, maddi dünya ile duygu ve düşünce dünyası arasında gidip gelen Seyahatname 2001'de müzik sahne üzerinde çalınacak.

Besteler yurtdışında yaşayan Türk müzisyen Arkın Allen imzasını taşıyor. Uzun yıllardır Kanada'da yaşayan Allen yapımcı, DJ ve müzisyen. Mercan Dede olarak da bilinen sanatçının, akustik ve elektronik müzik anlayışının birleştiği, doğu-batı sentezi olarak tanımlanabilecek müziği, ayrı bir albüm olarak da piyasaya çıkacak. Ney ve bendiri ustalıkla kullanan Arkın Allen bu çalışmasında tasavvuf felsefesinden yola çıkmış.

ÜNLÜLER GEÇİDİ

Seyahatname 2001, sahne sanatlarında isim yapmış sanatçıları bir araya getiriyor. Künyedeki en tanıdık isimler Cem Yılmaz ve Meltem Cumbul.

Video görüntüleriyle gösteride yer alan ikili, birbirlerini anlatacaklar bize. Kostümler ise Bahar Korçan'a ait.

Beyhan Murphy Türkiye'de daha önce böyle çalışma görmediğini ancak Amerika'yı da yeniden keşfetmediklerini anlatıyor:

‘‘Keşfedecek yeni hiçbir şey kalmadı. Sadece birtakım öğeleri değişik formasyonlarla yoğurmak yaptığımız. Keşfedecek insanın kendisi kaldı sadece.’’

Seyahatname 2001'i izlemek farklı bir tecrübe olacak. Bunu ispatlamak için sahne gerisindeki kadroda bir de illüzyonistin bulunduğunu söylemek yeter sanırız.

TURNEYE ÇIKACAKLAR

Seyahatname 2001, 7 Şubat'taki Ankara prömiyerinin ardından, 11 Şubat'ta Bahreyn'e gidecek.

Turne programında daha sonra sırasıyla Bursa, İzmit, İstanbul ve tekrar Ankara yer alıyor.

Oyunun kostümleri modacı Bahar Korçan tarafından hazırlanmış. Özel efektler ise ilüzyon sanatçısı Kubilay Tunçer'e ait.

Amıca'da Murphy röportajı

Kuğu Gölü’nün plağı ayarttı

Annemin bir arkadaşı Mine Sunar -heykeltraş- bana ‘‘Kuğu Gölü’’nün plağını hediye etti. Sekiz yaşındayım. Ondan sonra beni bir de baleye götürdü. Meriç Sümer oynuyordu. Kendimi tütüler içinde, parlak ışıkların altında hayal etmeye başladım. 14 yaşıma geldiğimde, hayatın ve dünyanın ne olduğunu biraz daha yakından tanımaya başladıktan sonra olayın sadece tütülerle bitmeyip daha reel bir takım uygulamaları olduğunun farkına vardım. İngiltere'ye gittim.

DANSA ZORUNLU VEDA

O zamanlar ‘‘Londra Çağdaş Dans Okulu’’ Avrupa'da yegane okuldu. Çok sıkı bir eğitim veriliyordu. Oradan mezun olurken gerçekten de çok donanımlı çıkıyorsunuz. Daha sonra freelance olarak çalıştım, biraz dans ettim. Dansçı olarak çok mükemmelliyetçi olmak istedim. Kaderin bir oyunu ki, sırtımdaki sorundan dolayı dansı bırakmak zorunda kaldım. Ben de koreografiye, kameranın arkasına kaydım.

ANKARA'DA OLUR, OLUYOR

‘‘Royal Shakespeare Company’’de dört yıl çalıştım. Müthiş bir deneyimdi benim için. ‘‘Türkiye'de olmaz, burada hiçbir şey yapılmaz, kimse takdir etmez’’ gibi şeylerden dolayı insanlar kaçar ya ben aynı fikirde değilim. Çok kolay olmayabilir ama ‘‘olabilir’’. Dolayısıyla Türkiye'ye geldiğimde bir kıyaslama sürecine girmedim. Ankara aslında hiç güzel olmayan bir şehir, orada niye oturulur? Beni herşeye pembe gözlükle baktığım için suçluyorlar. Ama çok fazla da negatif olmak için bir gerek görmüyorum çünkü o zaman benim yaşamam zorlaşır.

SANATÇILAR DAHA TUTUCU

Sanatçılar daha tutucu, toplum daha rahat çıktı. Belki de yeni birşey olduğu için karşılaştırma şansları yok. Dolayısıyla her yeni şeye daha açıklar. Ama o zaman da şöyle bir tehlike var; ne yaparsanız gider... İşte bu durumda kendi otokontrolünüz devreye giriyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!