Evler bahçe nizamlı insanlar intizamlı

Güncelleme Tarihi:

Evler bahçe nizamlı insanlar intizamlı
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstanbul'da çoğunluğu ticaretle uğraşan, aynı yaşam tarzını ve aynı inancı benimseyen bir grup insan toplanarak bir konut kooperatifi kurmuşlar. Bu ilginç kooperatifçiler sonunda Tuzla'nın Tepeören Köyü'nde karar kılmış ve şimdi oturdukları toprakları satın almış. Arazi 500'er metrekarelik parsellere bölünmüş ve hak sahiplerine dağıtılmış. O tarihten bu yana toplam 1000 konut inşa edilerek yerleşime açılmış.

Akfırat birkaç ay öncesine kadar içinde yüzme havuzu, alış veriş merkezi, spor sahaları, çocuk parkları, 30 derslik bir ilköğretim okulu ve hatta hayvanat bahçesi olan bir köydü. Nüfusu 3 bin 200, seçmen sayısı 1235 olan Akfırat seçimler öncesinde belde oldu. Burada okuma yazma oranı yüzde 100, yüksek okul mezunlarının nüfusa oranı ise yüzde 37. Akfırat'ı diğer beldelerden ayıran bir başka özelliği ise belirli bir yörenin insanlarının ağırlığının olmaması. Burada Türkiye'nin neredeyse 60 vilayetinden insan yaşıyor. Evler 500 metrekarelik parsellerde, iki buçuk katlı ve 75 metrekarelik oturma alanına kurulmuş. Yapıların mimarisi tıpatıp birbirine benziyor. İnsanları da öyle.

Birkaç istisna hariç tüm erkekler sakallı ve bütün kadınlar tesettürlü. Bakkal, kasap, züccaciyeci ve manav gibi esnaf da genel giyim kuşam tarzına uymuş. Köyde bulunduğumuz süre içinde sadece üç sakalsız erkek gördük. Bunlardan biri askeri tersanede çalışan bir mühendis, diğeri köyün muhtarı, üçüncüsü de okul müdürü. Sakallar kısa kesilmiş ve bakımlı. İnsanlar güler yüzlü ve misafirperver. Köyde yaşayanlar birbirini tanıdığı için yabancılar dikkat çekiyor. Yöreyi gezerken bütün gözlerin üstünüzde olduğunu hissediyorsunuz. Köy halkı dışarıdan gelenlere karşı temkinli ve tedbirli, sorulara kaçamak ve kestirme cevaplar veriyorlar.

Aslında Akfırat bir hayli üne sahip. Daha önce gazete sütunlarında ‘‘İrtica köyü’’ manşetiyle yer almış. Bu haberlerin çıkmasından sonra köye askerler gelmiş ve uzun süre gözetim altında tutulmuş. Tuzla ve civarında buraya ilişkin birçok söylenti dolaşıyor. Köye gelmeden önce bu dedikoduları biz de duyduk. ‘‘Oradaki evler yüksek duvarlarla çevrilmiştir’’, ‘‘İskenderpaşa Cemaati'ne mensup olmayanlar Akfırat'ta yaşayamaz’’, ‘‘Oraya yabancılar giremez, adama pasaport sorarlar’’ gibi yakıştırmalarla karşılaştık.

Akfırat'a gitmeden önce köy hakkında bir ön bilgiye sahip olmak amacıyla ansiklopedilere ve elimizin altındaki tarih kitaplarına başvurduk. Geçmişi 2700 yıl öncesine kadar uzanan İstanbul kentinde, ilk kez bir yerleşim biriminin tarihten azade olduğunu anladık. Hiçbir yazılı kaynakta burası hakkında tek bir kayıta rastlamadık. Çünkü, Akfırat bundan sadece 19 yıl önce kurulmuştu. Evler, 1980'e kadar Tepeören köylülerine ait olan tarlalar üstüne inşa edilmiş. Köyün serüveni de şöyle başlamış:

İstanbul'da çoğunluğu ticaretle uğraşan, aynı yaşam tarzını ve aynı inancı benimseyen bir grup insan toplanarak bir konut kooperatifi kurmuşlar. Bu topluluğun amacı kentin dışında ama uzağında olmayan bir yerde 'inançları doğrultusunda' yaşayabilecekleri bir 'köy-kent' oluşturmakmış. Kısa bir zaman içinde toplam 4 bin 500 insan bir araya gelmiş ve uygun yer arayışına başlamış. Bu ilginç kooperatifçiler sonunda Tuzla'nın Tepeören Köyü'nde karar kılmış ve şimdi oturdukları toprakları satın almış. Arazi 500'er metrekarelik parsellere bölünmüş ve hak sahiplerine dağıtılmış. O tarihten bu yana toplam 1000 konut inşa edilerek yerleşime açılmış. Akfırat önceleri Tepeören'e bağlı bir mahalleyken 1983'de köy, geçen Aralık ayında da belde olmuş. Köy, kuruluşundan bu yana ANAP'tan büyük destek almış. Daha önceleri bir trafik kazasında kaybettiğimiz ANAP milletveki Adnan Kahveci, köye sık sık gelip gidermiş. Bu küçük köyün belde olmasına ise yine bir ANAP'lı olan Halit Dumankaya yardımcı olmuş. Nüfusu 3 bin 200 olmasına rağmen belde yapılmasının sırrı da böylece çözülmüş oluyor.

Akfırat'taki tüm evlerin bahçeleri bakımlı. Muhtarlık her bahçeye en az dört çam ağacı dikme zorunluluğu getirmiş. Evlerin altında mandra yapmak yasak. İsteyen bahçesinde hayvan besleyebiliyor. Burası Türkiye'de kendine ait hayvanat bahçesi olan tek belde. İçinde ceylan, tavuskuşu, geyik, tavşan, devekuşu ve dağ keçileri bulunan bu hayvanat bahçesindeki tüm hayvanlara özenle bakılıyor. Bahçeyi okulun tam önünde yapmışlar. Çocuklar boş zamanlarında çitlerin önüne gelip hayvanlarla yakınlık kurabiliyor. Ayrıca çok sayıda tilki ve tavşanı çoğaltarak köyün çevresindeki çalılık alana bırakmışlar. Köy muhtarlığı Tarım ve Orman Bakanlığı'na başvurarak köy ve civarında sürekli av yasağı koyulmasını talep etmiş. Bakanlık da bu talebi uygun görerek muhtarlığın istediği doğrultuda karar çıkarmış.

OYLAR BLOK HALİNDE

Akfırat'ta politika da çok farklı yapılıyor. 1983 ve 1987 seçimlerinde oyların çoğu ANAP'a verilmiş. 1991 seçimlerinde kullanılan 481 oydan 459'unu alan ANAP birinci, 17'sini alan RP ise ikinci parti olmuş, dört oy CHP'ye bir oy da DYP'ye verilmiş. 1991'de sadece bir oy alan DYP, 27 Mart 1994 seçimlerinde toplam 960 oydan 872'sini alarak birinci sıraya yerleşmiş, RP'nin oyları 119'a yükselirken, ANAP 72 oyla üçüncü sıraya gerilemiş. 24 Aralık 1995'te yapılan genel seçimlerde durum farklılaşmış. Kullanılan toplam 873 oydan 827'sini RP alarak tüm partileri geride bırakmış. ANAP 16 oyla ikinci, DSP ise 12 oyla üçüncü sırada yer almış.

Şimdi ise durum daha ilginç. Akfırat'taki seçime sadece ANAP, DSP ve MHP katılıyor. Ama ANAP adayı Tali Kut'un kazanacağı kesinleşmiş durumda. DSP'li Enver Tekeş ve MHP'li Murat Yılmaz'ın ise hiç şansları yok. DSP'liler, ‘‘Onların başında bir şeyhleri var, o hangi partiyi işaret ederse Akfıratlılar o partiye oy verir’’ dediler. Akfırat'ın muhtarı Durmuş Karasu ise bu iddiaya kesinlikle karşı çıkarak, ‘‘Biz şu ya da bu partiyi desteklemiyoruz. Bizim için önemli olan köyümüze hizmet gelmesidir. Bize bu konuda kesin teminat veren partiye oyumuzu veririz. Daha önceki seçimlerde sözlerinde durmayan partileri oylarımızın yönünü değiştirerek protesto ettik. Ayrım yapmadık’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!