Eskişehir'i terk etmek isteyen okurumun hikáyesi

Güncelleme Tarihi:

Eskişehiri terk etmek isteyen okurumun hikáyesi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 2001 00:00

‘DANTE'NİN CEHENNEM'İNDEN ESKİŞEHİR CENNETİ'NE’ başlıklı yazım üzerine, müsaadesini almadığım için adını açıklayamayacağım endüstri mühendisi bir hanım okurumdan şu e.posta'yı aldım:‘‘Bugünkü Eskişehir yazınızı büyük bir keyifle okudum. Çok yoğun bir iş temposundaki molada sizin yazınıza göz attığımda birden gülümser halde buldum kendimi.Ben doğma büyüme Eskişehirliyim. Yaklaşık 4 sene öncesi o kadar çok istiyordum ki buradan gitmeyi. Şu an ise çok mutluyum, böyle nezih bir şehirde yaşamımı sürdürmekten.’’Osmangazi Üniversitesi'nde düzenlenen 1. Ulusal Karşılaştırmalı Edebiyat Sempozyumu açılışının onur konuğu seçerek onurlandırdılar beni.Üç gün süren Karşılaştırmalı Edebiyat Sempozyumu; gelecekte, edebiyat bilimini yönlendirecek bir disiplin.Rektör Necat A.Akgün, üniversiteyi gezdirirken, sevincim sonsuzdu. Özellikle donanımlı, tertemiz hastane beni etkiledi.Günde 1.5 milyon liraya Eskişehir'e şifa dağıtan bir kurumu dolaşmaktan dönerken, önümüzden geçen öğrenci treninin serüvenini anlattı bana rektör.Rayları görmüşler, böyle bir ulaşım çözümü üretmişler.Üniversitenin içinde bir yerden bir yere bu trenle gidiyor öğrenciler. Buharlı bir lokomotif ve küçük vagonlar, o ağaçlandırılmış alanı şenlendiriyordu.Üniversite hocalarının başarı için birbirlerine destek vermeleri çok hoşuma gitti.Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Yalçın Şahin, sempozyumun gerçekleşmesinden duyduğu sevinci iletirken, sempozyum sekreteri ve Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü Başkanı Ali Gültekin'in mutluluğunu hepimiz paylaştık.Spor salonları, pastaneler, kafeteryalar, yeşilliklere bakan sınıflar.Kampusta öğrencilik yapmanın tadını çıkaran genç arkadaşlar.Üniversitedeki dostlarım Osmangazi Üniversitesi'nin kurulmasında, gelişmesinde sık sık Servet Bilir'in adını andılar.Üniversite, öğrenciler, genç kuşak, bir şehri nasıl güzelleştiriyor örneğini gördüm.Ora halkı öğrencilerle bütünleşmiş. Kaynaşmanın en güzeli.* * *ESKİŞEHİRLİ hanım okurum, Kültür Merkezi'ni de ziyaret etmemi dilemiş e.posta'da.Ziyaret ettim.Eski Hal binasının sevimli bir kültür merkezine dönüşmesini, safha safha bana, eski dost, yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen gezdirirken anlattı.Kendimi birden İngiltere'nin ünlü Covent Garden'ında buldum sanki.Pub'ıyla, kitapçısıyla, CD ve kaset satan müzik mağazasıyla, kitap satan Kültür Bakanlığı'nın standıyla.Üç kuşaktır, sütlü tatlılar yapan Mazlumlar'da yediğim su muhallebisinin tadı damağımda kaldı.Çok güzel, modern tiyatro salonu her zaman dolu, on beş gün sonrasının bütün biletleri satılmış.Genç oyuncularla prova sonrası çay-kahve molasında konuştum. Pırıl pırıl, oranın konservatuvarından yetişmiş genç kuşak tiyatroyu yaşatıyor.Yılmaz Büyükerşen, bir de ikinci salon açıyor ve 45 kişilik orkestra kurmuş.Hoşuma giden bir başka çalışma. Belediye dizayn bürosu, Porsuk Çayı'nın kıyısında kahve yapacaklara, şık modeller sunuyor, böylece sakil kahve yapılmasını önlüyor.* * *ESKİŞEHİRLİ hanım okurlarıma özellikle teşekkür ediyorum.Yaşadıkları şehre gösterdikleri sevgiyi, hemşerilik duygusuna kattıkları inceliği unutamam.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!