Ermenilere 'Arşivler açık' çağrısı

Güncelleme Tarihi:

Ermenilere Arşivler açık çağrısı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2009 18:07

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü tarafından düzenlenen ‘Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda Ermeni Mezalimi’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak, Osmanlı arşivlerinin Ermeniler dahil her ülkeden tarihçiye açık olduğunu söyledi.

ÇOMÜ Terzioğlu Yerleşkesi Troia Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferans öncesi Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nce, Ermeniler tarafından yapılan katliamları anlatan fotoğraf ve belgelerden oluşan bir sergi açıldı. Sergi açılışında gazetecilerin sözde Ermeni soykırımı iddialarına yönelik sorularını yanıtlayan Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak, “Başta Ermeniler olmak üzere bütün dünya bu asılsız iddiayı bir gerçek olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Ancak gerçek dışı bir iddia” dedi.

Türkiye'nin, olmayan bir şeyin kabul edilmesini reddettiğini belirten Doç. Dr. Budak, “Son aylarda hükümetimiz bu konuda bir açılım gerçekleştirme arayışı içerisinde. Karabağ ve işgal edilmiş Azeri toprakları boyutunu ihmal etmeden, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri geliştirerek bu sorunun çözümü için büyük çabalar içerisinde. Buna bağlı olarak bir uluslararası tarih komisyonu da bu meselede devreye sokulmuş durumda. Ben yapılan gerek tarih komisyonu çalışmalarını, gerek hükümetimizin bu konudaki açılım politikasını doğru buluyorum. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü olarak biz de üzerimize düşen katkıyı, desteği veriyoruz” diye konuştu.

O dönemde, soykırım denilebilecek, merkezi yönetimin emir ve taleplerini gerçekleştirerek yapılmış planlı bir eylem söz konusu olmadığının altını çizen Doç. Dr. Budak, bununla ilgili herhangi bir belge de bulunmadığını söyledi. DOç. Dr. Budak, “Biz bu süreç içerisinde hiçbir şey yaşanmamış da demiyoruz. İnsanlar hayatını kaybetmiştir. Tehcir süreci içerisinde hem Ermeniler'den insanlar hayatını kaybetmiştir, hem de 1914 Kasım'ında başlayan 1'inci Dünya Savaşı süreci içerisinde özellikle Doğu Anadolu'dan Anadolu'ya giriş yapan Rus kuvvetlerine öncü hizmeti gören Ermeni çetelenin faaliyetleri sonucunda yüzlerce, binlerce müslüman hayatını kaybetmiştir. Bunları inkar etmiyoruz. Bunlar savaş şartları içerisinde, o tehcir uygulaması sırasında ortaya çıkan olumsuz gelişmelerdir. Ama Osmanlı Devleti, bu insanları yargılamış ve cezalandırmıştır. Hatta idama kadar giden cezalar verilmiş. Bununla da kalmamış 1918 yılının Aralık ayında tehcire giden Ermeniler'in geri dönmesi için bir geri dönüş kararnamesi dahi çıkartmış. Savaş döneminde tehcir öncesi ve sonrasındaki uygulamalar ve Ermeni çetelerinin müslümanlara dönük öldürücü eylemleri de dikkate alındığında tüm bunların savaş şartları içerisinde yaşanmış olaylar olarak değerlendirilmesi lazım. Ama bu olaylar kesinlikle bir soykırım olarak değerlendirilemez. Biz bunu savaş şartları içinde karşılıklı öldürme olarak tanımlıyoruz. Bundan öte Türkiye'ye ve Türk milletine yöneltilecek suçlamanın yersiz olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

Devlet arşivlerinin Ermeni tarihçilere kapalı olduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığını da belirten Doç. Dr. Budak, “Devlet arşivleri, Ermeni tarihçiler dahil, her milletten araştırmacıya açıktır. Bu konuda hiçbir sınırlama yoktur. Bu hem Türk devletinin, hem de devlet arşivlerinin güvencesi altındadır. Bizim arşivimize müracaat edipte ‘Araştırma izni alamadım’ diyen Ermeni dahil bir araştırmacı varsa bana müracaat edebilir. Onları misafirimiz olarak kabul ederiz. Müracaat ettiklerinde hiçbir engelle karşılaşmadan beş dakika içinde araştırma izni verilmektedir” dedi.

Konferansta da aynı konuyu dile getiren Doç. Dr. Mustafa Budak, “Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü 20 yıllık dönem içerisinde 60 cildi aşan kitaplar yayınladı. Fakat bunlar resmi yayın olduğu için çok fazla itibar edilmedi. Ama şurası da bir hakikat ki böyle bir mesele varsa ve bu tip ithamlar söz konusu ise bu konuda müracaat edilecek, başvurulacak ilk kaynak arşiv belgeleridir. Bunun adresi de Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı olan Osmanlı arşividir. Osmanlı arşivine bu konuyla ilgili az da olsa araştırmacı müracaat etmiştir. Ama hiçbir sınırlama olmamasına rağmen arşivlerin açık olmadığı ve araştırmacılara müsade edilmediği suçlamalarına maruz kaldık. Geçmişte olduğu gibi günümüzde azalsa da yine bu iddiaları dile getiren kişiler bulunmaktadır. Ama kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. İsteyen her araştırmacıya izin verilmektedir” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!