Erdoğan: 17 Aralık AB için testtir

Güncelleme Tarihi:

Erdoğan: 17 Aralık AB için testtir
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2004 01:03

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'de Türkiye hakkında teredüdü olanlara seslenerek, "17 Aralık AB için bir testtir, bir sınavdır" dedi.

Haberin Devamı

Erdoğan, Paris'ten İstanbul'a dönüşünde, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde Fransa'daki temaslarını değerlendirdi.

  

Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ndeki (IFRI) konuşması sonrasında, özellikle Türkiye'nin AB sürecine ilişkin sorulara verdiği cevaplarla, Fransa halkının entellektüel kesiminin zihinlerindeki soru işaretlerine cevap bulduklarına inandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

  

“Fransa'da şahit olduğumuz, ülkemizin üyelik sürecine ilişkin eksik bilgi ve bazı önyargılardan kaynaklanan kaygılara bu toplantı vesilesiyle cevap verme imkanını buldum. Diğer taraftan Fransa'nın önemli 2 televizyon kanalına ve 4 büyük gazetesine verdiğim röportajlarla da daha geniş halk kitlelerine ulaştım. Ayrıca ziyaretime gelen Fransa Maliye Bakanı Sarkozy ile gerek ikili ilişkilerimiz, gerekse AB konularında, ayrıntılı ve verimli bir görüşme yaptık. Gerçekleştirdiğim temasların Aralık ayına giden süreç içerisinde ülkemizle müzakerelerin açılması yönünde müspet bir sonuç alınması kararlılığımızı ortaya koyduğu ve ulus olarak AB ile bütünleşme hedefimizi bir kez daha teyit ettiği inancını taşımaktayım.”

Haberin Devamı

  

Başbakan Erdoğan, ziyaretinde, Türkiye ile müzakerelere başlanması için Kopenhag siyasi kriterlerini karşılama hususunda artık bir kuşku kalmadığı hususunun AB Komisyonu İlerleme Raporu ve tavsiye belgesinde ortaya konulduğuna işaret ettiklerini ifade ederek, “Tabii 17 aralık tarihinin bir tam üyelik tarihi olmadığını, bunun müzakere sürecinin başlamasına yönelik onayın verildiği bir tarih olduğunu tekrar hatırlattık. Çünkü yaptığımız görüşmelerde adeta 17 Aralık tarihinin tam üyelik tarihi olduğu yanılgısında olanları da maalesef gördüm. Bu nedenle Aralık Zirvesi'ni AB Devlet ve hükümet başkanlarına tarihi bir sorumluluk yüklediğini vurguladım” diye konuştu.

Haberin Devamı

  

TÜRKİYE-FRANSA İLİŞKİLERİ

  

Erdoğan, Türkiye'nin Fransa'yla tarih boyunca çok yakın ilişkileri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

  

“Aralık ayına giden süreç içerisinde Fransa'nın tarafımıza vereceği destek bizim açımızdan bu nedenle de büyük önem taşımaktadır. Fransa, Türkiye'de yatırım yapan firmaları itibariyle birinci sırada yer almaktadır. Sermaye yatırımı açısından ele aldığımızda da 5.5 milyar dolarla 5. sırada yer alan bir ülkedir. Aramızda siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, ticari birçok yönlerden müşterek ortaklıklarımız, ittifakımız var. Fransa ile özellikle ekonomik işbirliğimiz ve diğer sahalarda mevcut yakınlığımız AB üyelik müzakerelerinin başlamasıyla birlikte daha canlı, daha yoğun ve daha kapsamlı bir sürece girecektir.”

Haberin Devamı

  

Türkiye'nin de kurucu üyeleri arasında yer aldığı İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) Daimi Delegeler Konseyi'nde bugün yaptığı konuşmaya da değinen Erdoğan, Türkiye'nin son yıllarda gerçekleştirdiği ekonomik büyüme ve istikrar hakkında kapsamlı bilgiler verdiğini ve 100'e yakın basın kuruluşu temsilcilerinin katıldığı basın toplantısında soruları yanıtlayarak Türkiye'nin ekonomik durumunu ve bu konudaki gelişmeleri anlattığını söyledi.

  

Erdoğan, “Tabiatıyla dünyanın ekonomik anlamda en gelişmiş ülke temsilcilerine verdiğim bu bilgiler, ülkemizin izlediği ekonomik politikaların sağladığı başarı, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı açısından yönlendirici olacaktır” dedi.

Haberin Devamı

  

OECD'NİN TÜRKİYE RAPORU

 

Temasları çerçevesinde OECD Genel Sekreteri Donald Johnson ile de görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, OECD'nin 18 ayda bir periyodik olarak yayınladığı Türkiye İncelemesi Raporu'nun da ziyareti sırasında basına açıklandığını kaydetti.

  

Bu raporun önemini vurgulayan Erdoğan şöyle dedi:

 

 “OECD'nin bu raporları başta Dünya Bankası ve IMF olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve finans çevreleri bakımından referans olarak kullanılan son derece önemli belgelerdir.

 

2004 yılı Türkiye incelemesi ülkemizdeki ekonomik gelişmeleri yansıtan objektif ve dengeli bir rapor olarak çıkmış, yayınlanmıştır. Milletçe gerçekleştirdiğimiz ekonomik performansın yabancı yatırımcılar için çok önemli bir referans kaynağı olan bu rapora rakam rakam yansımış olması ayrıca memnuniyet vericidir.İnanıyorum ki önümüzdeki sürece bu rapor farklı, anlamlı bir ışık tutacaktır.”

Haberin Devamı

  

Erdoğan, ziyarette kendisine Devlet Bakanı Ali Babacan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ile milletvekilleri ve Dışişleri Bakanlığı mensuplarının eşlik ettiğini belirterek, “Dolu dolu geçen bu programımızın Türkiye-Fransa arasında son zamanlarda estirilen olumsuz havaları olumlu istikamette geliştireceği inancındayım” dedi.

  

Başbakan Erdoğan, bir hafta sonra Berlin'de Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac ve Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile biraraya geleceğini ve bu süreci değerlendirme fırsatını bulacaklarını bildirdi.

 

"İDDİALARI ÇÜRÜTÜYORUZ"

 

Erdoğan, bir gazetecinin “Temaslarınız sırasında Türkiye ile ilgili en çok ne konuşuldu? Hangi noktada itirazlar vardı?” sorusu üzerine, ağırlıklı olarak Türkiye'nin gerek nüfus, gerekse coğrafi ve kültürel noktadaki derinliğinin gündeme geldiğini söyledi.

  

Türkiye'nin büyüklüğü ve nüfusu itibarıyla yapılan yaklaşımları rahat bir şekilde çürüttüklerini anlatan Erdoğan, şöyle dedi:

  

“Bunlar zaten tutarlı değil. Gerek Türkiye'nin büyüklüğü, nüfusu itibarıyla yaptıkları yaklaşımları rahat bir şekilde zaten çürütüyoruz. Türkiye 1959 yılından itibaren bu yolda. 1963 Ankara Anlaşması ile yasal bir sürece girmiş ve 1996'da Gümrük Birliği'ne kabul edilmiş. 1999 Helsinki Zirvesi'nde yine Türkiye adaylığı noktasında, adaylığının mukadder olduğu yazılı olarak tespit edilmiş. 2002 Kopenhag Zirvesi'nde ise aynı Türkiye, aynı büyüklükte. Nüfus itibarıyla Avrupa ülkeleri ile büyük olanlarıyla aynı noktada. Bu defa Kopenhag Zirvesi'nde söylenen ve kayıtlı olarak sonuç bildirgesine giren; (Kopenhag Siyasi Kriterleri'ni yerine getirmesi halinde Türkiye müzakere sürecine gecikmeksizin başlar)... Tüm bunların hepsi kayıtlara geçmiş. Türkiye bu haliyle biliniyor. Türkiye birkaç ay içerisinde büyümedi ki o günden bugüne bunlar var.

  

Devletlerarası, ülkelerarası ciddiyet, kriterlere bağlıdır. Bu işin bu noktada bir hukuku vardır. Bu kriterler çerçevesinde devletler hareket eder. Biz de Kopenhag Siyasi Kriterleri esas olmak kaydıyla son 2 yıldır iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum örgütleriyle yoğun bir çalışma içerisine girmişiz. Geceli gündüzlü çalışmak suretiyle bunları yerine getirmişiz.”

  

“17 ARALIK AB İÇİN BİR TESTTİR"

  

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB İlerleme Raporu'na Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerine yönelik olarak açık ve net şekilde bütün ödevini yerine getirdiği kaydının girdiğini ifade ederek, “Şimdi düşen, gecikmeksizin müzakerenin başlamasıyla ilgili adımın atılmasıdır. Bu görev kime düşüyor? Bu görev AB üyesi ülkelere düşüyor” dedi.

  

“17 Aralık bir testtir, bir sınavdır” diyen Erdoğan, “Bu sınav gününde de dostlarımızın 2002'de verdikleri karardan dönmeyeceklerine inanıyoruz” diye konuştu.

  

Erdoğan, “Fransa'ya yaptığınız gibi diğer ülkelere de ziyaretler gerçekleştirecek misiniz?” sorusu üzerine, ay sonunda Roma'da AB Anayasası'nın imzalanacağını hatırlatarak, burada bütün liderlerle birarada olacağını ve ikili görüşmelerde bulunacağını söyledi.    

  

“OLUMSUZ HAVA OLUMLUYA DÖNDÜ”

  

Bir gazetecinin, “Ziyaretiniz sırasında Fransa'daki olumsuz havanın dağıldığını gördünüz mü?” sorusuna da Erdoğan, “Özellikle IFRI'deki yemekte bunu çok açık ve net gördük” yanıtını verdi.

  

Erdoğan, burada yaklaşık 2 saat süren soru-cevap faslından sonra havanın ciddi manada olumluya dönüştüğünü ifade ederek, şöyle konuştu:

  

“Bunu gerek yemeğe katılanlar, Fransa'nın en seçkin işadamları, entellektüel kesim, dağılırken hepsinin çok farklı bir noktada olduğunu, olumlu bir noktada olduğunu gördüm. Ve gayretlerinin bundan sonra çok daha farklı olacağını, tüm çevrelerine 'bu akşam aldıklarımızı aktaracağız' dediklerini gördüm. Bundan dolayı da mutlu olarak ayrıldık.

  

Aynı şekilde OECD'de de bunu yaşadık. Yaklaşık 17 ülkenin büyükelçisi, eski büyükelçiler burada görev yapıyorlar, onlarla soru-cevap faslından sonra yine yemekte birarada olduk. Onların da yine bu noktada tavrı çok çok olumluydu.”

 

ERDOĞAN'IN DÜN PARİS'TE DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISI

 

Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin AB üyeliğine soğuk bakan Fransızları ikna için geldiği Paris’te Türkiye’nin resmi söyleminin aksine ‘Sözde’ sözcüğüne yer vermeden doğrudan ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini kullandı.

 

Erdoğan’ın OECD Genel Kurulu’nda Avrupalı gazetecilerin önünde yaptığı bu açıklama büyük bir şaşkınlık yarattı. Erdoğan, OECD’nin Genel Sekreteri Donald Johnston ile düzenlediği ortak basın toplantısında İrlandalı bir gazeteci Erdoğan’a Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 305’inci maddesinin Ermeni soykırımının kınanması ya da Kıbrıs’tan asker çekilmesini istemenin 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırıp cezalandırmadığını sordu. Erdoğan, TCK’da böyle bir düzenlemenin olmadığını savunurken ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini kullandığı şu yanıtı verdi:

 

‘Türkiye, Ermeni soykırımı konusunda rahat bir ülkedir. Bu, ne Osmanlı ne Türkiye Cumhuriyeti arşivlerine bakılarak işlenmiş bir konu değil. Türkiye’de bunun piyasasını yapmaya çalışanların kendi arşivlerine dayanarak yaptıkları bir konudur. Bırakalım bilim adamları ve tarihçiler gelip arşivlerimize baksın ve bu konudaki açıklamaları yapsınlar.’

 

Bunun üzerine, Ermeni radyosu muhabiri Vartan Karparyan, ‘Sözde demeden Ermeni soykırımı sözcüğünü kullanan ilk Türk başbakanısınız’ dedi ve bunun bir yaklaşım farklılığı içerip içermediği sorusunu yöneltti. Erdoğan, yine ‘Sözde’ ifadesini kullanmadan şu açıklamayı yaptı:

 

AJİTE ETMEYİN

 

‘Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımı Ermenistan’da ve sizlerde yok. Benim soykırımı kabul edebilmem için gelip arşivlerin araştırılıp, objektif bir yaklaşımla konunun ortaya konulması gerekir. Benim ülkemdeki Ermeni vatandaşlarımdan bana ulaşmış hiçbir şikayet yok. Benim partimde Ermeni kökenli yöneticilerim var. Türkiye’de 58 Ermeni kilisesi, 57 de okul var. Hiçbir sıkıntı yok. Böyle uzaktan bakarak bu işi ajite etmeye kalkışmayın. Hava sahamızı açtık. Ben her hafta dört Ermenistan uçağını İstanbul’a kabul eden bir ülkenin başbakanıyım. Sizlerin de bu konulara olumlu yaklaşmanız gerekir.’

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!