En büyük tehlike kitlesel şiddet

Güncelleme Tarihi:

En büyük tehlike kitlesel şiddet
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2009 00:15

Bugün açıklanan Uluslararası Af Örgütü 2009 Yıllık Raporu’nun, dün ilk bölümünün özetini verdiğimiz önsözünün ikinci bölümünü de bugün yayımlıyoruz.

Temel sorun olarak ’insan hakları krizi’ni ele alan, 2001’den beri örgütün Genel Sekreterliği görevini yürüten Irene Khan’ın kaleme aldığı önsözün özetinin son bölümü şöyle:

BİR yandan artan yoksulluk ve umut vaat etmeyen ekonomik ve sosyal koşulların politik istikrarsızlığa ve kitlesel şiddete yol açabileceği büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız.

Öte yandan da, özellikle otoriter karakterli, zayıflamış hükümetlerin ekonomik durgunlukla birlikte daha büyük bir baskı altında kalması sonucu, hükümetlerin muhaliflerin, ekonomik planları eleştirenlerin ve yolsuzlukları gözler önüne serenlerin üzerine sert bir şekilde gittiğine tanık olabiliriz.

Her alanda baskı ve tehdit

2008 yılında, 2009 yılının sonrasında neler olabileceğine dair bir kanıya vardık. İnsanlar artan gıda fiyatlarını ve sert ekonomik koşulları protesto etmek için caddelere döküldüğünde, birçok ülkede barışçıl protestolar dahi sert bir şekilde bastırıldı. Ekonomik baskı ve politik gerilim dönemlerinde açıklık ve anlayış ihtiyacı daha da artıyor.

Ancak bu sayede tatminsizlik ve mutsuzluk yapıcı diyalog ve çözüm arayışına yönlendirilebilir. Fakat bu koşullarda birçok ülkede sivil toplum alanı açık olarak küçülüyor. İnsan hakları aktivistleri, gazeteciler, avukatlar, sendikacılar ve diğer sivil toplum liderleri baskı altında tutulup, tehdit ediliyor, saldırıların hedefi olup, haksız sebeplerle soruşturmalara konu ediliyor veya dünyanın hemen her bölgesinde cezasız bir şekilde öldürülüyor. Hükümetler politikalarının eleştirilmesini engellemeye çalıştıkça medya sansürünün de artması muhtemel. Bu, gazetecilerin zaten birçok ülkede karşı karşıya oldukları tehditlerin artmasına neden olacak.

Hükümet ve şirketlerin işlerini daha iyi yapmaları için şeffaflık talep etmek üzere güçlendirilmiş, bilgi sahibi vatandaşlık daha iyi bir teminattır. Hükümetlerin ekonomiyi canlandırmaya çalıştığı zamanlarda özgürlük, bastırılması değil teşvik edilmesi gereken bir değerdir.

Daha iyi bir gelecek için umut hálá var

EKONOMİK durum ile daha da şiddetli hissedilen küresel yoksulluk, insan hakları değişimi için ateşli bir platform oluşturdu. Aynı zamanda ekonomik kriz sistemi değiştirmek için imkánları yaratan bir mantık değişimini tetikledi.

Geçtiğimiz yirmi yılda devlet, pazar yararına, ekonomik büyümenin her şeyi çözeceği inancıyla, insan haklarıyla ilgili görevlerinden geri durmakta veya sorumluluğunu reddetmekteydi. Akıntının yavaşlaması ve botların deliklerden su almaya başlamasıyla devletler konumlarını radikal olarak değiştiriyor. Yeni bir küresel mali yapı ve devletin daha güçlü bir role sahip olacağı bir uluslararası yönetişim sistemi tartışılıyor.

Bu, aynı zamanda devletin sosyal perspektifini kazanmasını sağlayarak, son yirmi yıldır uluslararası politikaları oluşturan mantıktan daha insan hakları yanlısı bir model tasarlaması için bir imkán yaratıyor. Tarih, köleliğin kaldırılması veya kadınların eşit haklara sahip olması gibi büyük değişimleri yaratan mücadelelerin devletlerin isteğiyle başlamadığını, sıradan insanların çaba ve isteklerinin bu hareketleri var ettiğini gösteriyor. Uluslararası adalet mekanizmaları yaratmak, silah ticaretini kontrol altına almak, ölüm cezasını ve kadınlara yönelik şiddeti dünya üzerinden yok etmek ya da küresel yoksulluk ve iklim değişikliğini uluslararası gündemin konusu haline getirmekle ilgili ne kadar başarılı olacağımız dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca aktivistin enerjisine, yaratıcılığına ve inadına bağlı.

Yeni tip lider şart

YOKSUNLUK, eşitsizlik, adaletsizlik, güven yokuluğu ve baskı yoksulluğun özellikleridir. Bunlar, açıkça insan hakları sorunlarıdır. Üstelik yalnızca ekonomik önlemler alarak çözülemezler.

Güçlü siyasi niyet, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün kapsayıcı çerçevesi içerisinde politik, ekonomik, sosyal ve çevresel konuları birleştiren kapsamlı karşılığa ihtiyaç duyarlar. Ortak hareket edecek yeni bir tip liderlik gereklidir.

Geçmişle yüzleşilmeli

Ekonomik küreselleşme jeopolitik güçte bir değişim ve dünya liderliğini talep eden ülkelerin G-20 olarak yeniden şekillenmesiyle sonuçlandı. Ancak, gerçekten küresel liderliğe sahip olabilmesi için G-20’nin küresel değerleri kabul etmesi ve üyelerinin insan hakları üzerine kendi karanlık geçmişleri ve çifte standartları ile yüzleşmeli.

AB kararsız davranıyor

Avrupa Birliği ülkeleri ölüm cezası, ifade özgürlüğü ve insan hakları savunucularının korunması gibi konularda doğru davranışlar sergiliyor olsalar da, birçok üyesi, mültecilerin korunması ve sınırları içersinde ırkçılığın ve ayrımcılığın yok edilmesiyle ilgili ya da terör şüphelilerinin yasa dışı transferi için CIA ile gizlice anlaşmak gibi konularda uluslararası standartları yaşama geçirmek konusunda daha az istekliler. Kendi davranışları ile bir örnek oluşturmak dünyanın zirvesinde oturanların sorumluluğudur.

Tüm G-20 üyeleri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Aralık 2008’de benimsenen Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin Seçmeli Protokolü’nü onaylamalı. Ancak uluslararası anlaşmaları imzalamak yapılması gerekenlerle ilgili sadece bir adım.

Onurunu iste

SİYASİ liderlere sorunları çözmek üzere baskıyı oluşturmak için insanların gücüne güvenmeliyiz. Bu nedenle, Uluslararası Af Örgütü 2009’da birçok yerel, ulusal ve uluslararası ortakla birlikte yeni bir kampanya başlatıyor. "Onurunu İste!" sloganıyla, yoksulluğu yaratan ve derinleştiren insan hakları ihlalleriyle ilgili ulusal ve uluslararası aktörlerin sorumluluklarını üstlenmelerini sağlamak amacıyla insanları harekete geçireceğiz.

Uluslararası Af Örgütü yaklaşık elli yıl önce düşünce mahkûmlarının serbest bırakılmasına dair bir çağrı ile vücut buldu. Bugün, yoksulluk mahkumları, kendi hayatlarına şekil verebilsinler diye "onurumuzu istiyoruz". Dünya çapında milyonlarca üye, destekçi ve ortağımızla başarılı olacağımızdan eminim.

BİTTİ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!