En büyük sensin Monachus monachus

Güncelleme Tarihi:

En büyük sensin Monachus monachus
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 1998 00:00

Haberin Devamı

Hiç şüphesiz geçen haftanın olayıydı. 1998 sonunda çevre bilançosu çıkardığımızda da bir numaraya yerleşecek. 15'nci Henry Ford Avrupa Çevre Koruma Ödülleri'nde büyük ödülün Türkiye'ye gelmesi gurur vericiydi, umut vericiydi. Doğal çevre ve kültürel mirasın korunmasında bireysel çabaları teşvik eden bu anlamlı ödül, Akdeniz foklarının has yoldaşları Cem Kıraç, Yalçın Savaş ve Harun Güçlüsoy ekibinin yıllardır inatla sürdürdüğü emeğini taçlandırdı.

Ödül töreni öncesinde ayaküstü sohbet ettiğimiz Sualtı Araştırma Derneği'nden Yalçın Savaş, heyecanlı ve gergindi. 60 bin doların harika bir destek olduğunu söylediğimde, ‘‘Para önemli, ama esas amacımız uluslararası alanda sesimizi duyurmak’’ derken aklının Foça'da, Akdeniz foklarında olduğunu okuyabiliyordunuz ifadesinden. Cem Kıraç çok mutluydu. Beyaz güvercin heykelciği sevinçle kaldırırken, ‘‘Övünç kaynağımız. Derece beklediklerini, birinciliğin sürpriz olduğunu’’ söylüyordu. Sloganları, ‘‘Akdeniz fokunu korumak Akdeniz'i korumaktı’’ Başta Foçalılar olmak üzere çabalarına yürek veren, arka çıkan herkes adına alıyordu bu güzel ödülü. Harun Güçlüsoy caretta carettalar gibi Akdeniz foklarının bir sembol olduğunu hatırlatıyordu ve ekliyordu: ‘‘Çevreyi ekonomik güçler yok ediyor. Korunması da para gerektiriyor. Akdeniz fokları nazlıdırlar. Foça'ya yolu düşen her turiste boy göstermezler. Sabah çok erken ya da gecenin geç saatlerinde, insanlardan uzakta yalıyarlara uğrarlar.’’ O sıradışı gün, Four Seasons Oteli'nde Ford'un Çevre Direktörü Andrew Acho ile sohbetle başladı. Amerikan rüyasına kavuşmuş ilginç bir insandı Andy. Kara kaşlı, kara gözlü, Bağdat doğumlu bir Amerikalı. Babası bakkal, annesi ev hanımı. Dokuz yaşlarında ailesiyle ABD'ye göç etmiş, kıt kanaat zamanlar ve bugün baba bir şirketin etkin yetkilisi. Çok çalışıyor, başarıyor, mühendis çıkıyor. O, çocuklarının kendisi gibi acı, yoksulluk çekmesini istemiyor. Yeryüzünü mahveden otomotiv endüstrisinin çevreciliğini anlayamadığımı söylüyorum. Ford'un doğa aşkının kanıtını, ayrıntılarını soruyorum. Andy grafiklerle, belgelerle anlatıyor:

‘‘Yasal zorunlulukların ötesinde çevre koruma çalışmaları yapıyoruz. Her aşamada doğaya zararı minimuma indirmeyi amaçlıyoruz. Her yıl yaklaşık 125 milyon dolar, yani bütçemizin yarısı çevre araştırmalarına ayrılıyor. Alternatif yakıtlarla çalışan otolar, atıkların yeniden kullanımı, her fabrikada ISO 14001 hedefi, egzozu arıtıcı yöntemler ve geleceğin aracı P2000...’’ Daha sonra William Clay Ford Jr.ile kahvaltı ediyoruz. İçten itiraflarda bulunuyor. Otomotiv endüstrisinde çevreciliğe soyunmanın hayli dikenli olduğunu kabul ediyor. Çabaları, verileri abartmıyor. Yatırım yapılan ülkelerdeki zorlukları vurguluyor. Sadece iş aleminin büyük patronu olmadığını, çocukları adına geleceğe yeşil yatırımlar yapmasının gerekliliğine işaret ediyor.

Aya İrini'deki şölen, uçurdu hepimizi. William Clay Ford Jr. ‘‘Bu geceyi unutamayacağım’’ diyordu. Ben de unutamayacağım. En büyük sensin Monachus monachus...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!