Ekonomi bilim mi safsata mı?

Güncelleme Tarihi:

Ekonomi bilim mi safsata mı
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2005 00:00

TÜRKİYE’de bazı çevreleri dinleyen ve Türkçe bilen bir yabancı, Türkiye’de New York’un Manhattan’ı gibi bir finans kenti, Wall Street gibi bir ‘para’ caddesi bulunduğu yanılsamasına (illusion) kapılabilir. Oysa vaziyet ayranı yok içmeye tahtırevanla gider tarlaya durumudur.* * *Bir süredir gazetelerden ekonomiyle ilgili haber ve yorumları kesiyorum; televizyonlarda üç öğün sunulan ve ara taamlarla beş-altı kez servisi yapılan ekonomi haberlerini dinliyorum. Abartmadan söylüyorum, bu kadar tantanadan sonra hemen hemen hiçbir şey kalmıyor insanın aklında. Sanki bu programlar borsacılar, spekülatörler, finans çevreleri, bankacılar ve zenginler için yapılıyor. Ama saydıklarımın böyle programlara gereksinimi yok ki... Onların danışmanları, danışma mekanizmaları, tüyo kaynakları var.Bu programların seyircileri küçük tasarruf sahipleri ve cebi delik çulsuzlar ise onların söylenenlerden bir şey anlamaları mümkün değil.Ekonomiye 6-7 sayfa ayıran gazetelerde yayınlanan haber, yazı ve yorumların durumu, televizyon haber ve yayınlarından farklı değil. Akademisyen ekonomi yazarlarının çoğunun yazıları üniversitede verdikleri derslerin notları sanki... Bu yazıları ancak meslektaşları anlayabilir. Şiir sanatından daha zor olmadığı için ekonomik olguların herkesin anlayabileceği dille açıklanabileceğini düşünüyorum. Bunu yapabilenler ne yazık ki çok az sayıda. Sonuçta ekonominin amacı kimilerini zenginleştirmek, kimilerini yoksullaştırmak değil mi? O halde mal ve para bağlamında neyin bizim ve ülkemizin yararına, neyin bizim ve ülkemizin zararına olduğunun anlatılması ve açıklanması gerekmez mi?Neyi anlatmak istediğimi birkaç olumlu yazar adı vererek açıklamak istiyorum: Ege Cansen (Hürriyet), Güngör Uras (Milliyet), Yiğit Bulut (Radikal)... Özellikle Yiğit Bulut’un ‘Türkiyem’in borç mucizesi (2)’ yazısından bir şeyler öğrendim. Yiğit Bulut’un televizyon açıklamaları da ‘Yararımıza olan ne? Zararımıza olan ne?’ ilkesine dikkat ediyor.* * *Bu yazıyı kaleme alma gerekçemi bazı örneklerle açıklayacağım:20.7 milyon Türk yoksul imiş (Radikal, 04.02.05), AKP iktidarı ekonomi alanında başarıdan başarıya koşarken bunun anlamı ne acaba?İhracat patlamış ama yan sanayici neredeyse kár edemez durumda imiş (Referans, 12.03.05), neden acaba? Sıcak para borsayı hamhum şaralop için mi seviyor?Yabancılar hisse almak için kapı kapı dolaşıyorlarmış (Referans, 06.03.05), neden acaba? Yabancılar neden borsayı bunca seviyorlar, şirket ve sınai tesis satın alıyorlar da sıfırdan yatırım yapmıyorlar? Ben bunları merak ediyorum. Soru çok ama bunun için yer kalmadı.* * *Son olarak, Milliyet Business’te (6 Mart 2005) solda yer alan akademisyenlere (Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Erdinç Yeldan, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Prof. Dr. Oktar Türel, Doç. Dr. Ahmet Haşim Köse) konuşma hakkı tanıyan Milliyet Gazetesi yöneticilerini kutlarım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!