BaÅŸbakan Bülent Ecevit, Kıbrıs’ta barışçı düzene ulaÅŸmak için tek ÅŸartın Kıbrıs’la ilgisi olmayan devletlerin, kuruluÅŸların ve kesimlerin Kıbrıs’tan ellerini, eteklerini çekmeleri olduÄŸunu söyledi.DSP Genel BaÅŸkanı ve BaÅŸbakan Bülent Ecevit, partisinin grup toplantısının açılışında yaptığı konuÅŸmada, Kıbrıs konusunda son günlerde yaÅŸanan geliÅŸmeleri deÄŸerlendirdi. Ecevit, Rumlar ile AB’nin isteklerinin gerçekleÅŸmesi durumunda, ilk günden itibaren Kıbrıs’ta yeni facialara yeniden yol açılacağı ve yarım kalmış olan soykırımın iÅŸlerlik kazanacağı uyarısında da bulundu. Kıbrıs’ın, sadece KKTC CumhurbaÅŸkanı Rauf Denktaş’ın sorunu olmadığını belirterek konuÅŸmasına baÅŸlayan Ecevit, ‘‘Kıbrıs aynı zamanda Kıbrıs Türkleri’nin sorunudur, o kadar da deÄŸil, aynı zamanda Türkiye’nin de sorunudur’’ dedi. Ecevit, Denktaş’ın bütün yaÅŸamını Kıbrıs Türkleri’nin esenliÄŸine, özgürlüğüne adadığını ve çok önemli, tarihsel bir yeri olduÄŸunu da kaydetti. ‘‘KIBRIS HİÇBÄ°R ZAMAN YUNAN ADASI OLMADI’’Kıbrıs’la ilgili bazı gerçekleri anımsamakta yarar gördüğünü ifade eden Ecevit, Rumlar’ın Kıbrıs üzerinde hak iddia ettiklerini ancak Kıbrıs’ın hiçbir zaman Yunan adası olmadığını vurguladı.Ecevit, Kıbrıs’ın yüzyıllarca Türklerin yönetimi altında barış içinde yaÅŸadığını, 16. Yüzyıl’da William Sheakspeare’in Othello isimli eserinde Kıbrıs’ın Türkler için öneminden söz ettiÄŸini anlattı. 16. Yüzyıl’da bir Ä°ngiliz ozanının Kıbrıs’ın Türkler için önemini açıkça ifade ettiÄŸini kaydeden Ecevit, ‘‘Bugünün Ä°ngiliz yöneticileri maalesef aynı anlayışı göstermiyorlar’’ dedi. BaÅŸbakan Ecevit, Türk yönetiminden sonra kandırmaca bir yolla Ä°ngilizlerin Ada’yı ele geçirdiklerini, 1960 yılında uluslararası giriÅŸimlerle Kıbrıs’ta Rumların da içinde bulunduÄŸu bir devlet kurulduÄŸunu söyledi. Bu devletin çok kısa süreli olduÄŸunu, Rumlar tarafından yıkıldığını, Rumların Anayasa’yı çiÄŸnediÄŸini ve soykırımlarla Türkleri Ada’dan dışlamaya çalıştıklarını anlatan Ecevit, ‘‘Türklüğü Ada’dan yok etme planları açıkça ifade edilmiÅŸ, bunu Yunan kaynakları açıklamıştır’’ diye konuÅŸtu. Ecevit, Makarios’a bir gecede Türkleri yok etme planlarının anlatıldığını ve bundan on yıl sonra da bu planın uygulanması aÅŸamasına gelindiÄŸini anımsattı. ‘‘YENÄ°DEN AYNI PLAN...’’Türklerin yıllarca her türlü haktan yoksun olarak yaÅŸama mecburiyetinde bırakıldığını ve BM Barış Gücü’nün de bu zalimce davranışlara seyirci kaldığını ifade eden Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Şimdi yeniden aynı planı uygulama olanağını Rumlara saÄŸlamaya iÅŸlerlik kazandırılmak isteniyor. Bu arada Ada Rumları Kuzey’deki eski evlerine dönme hazırlığı içindeler. Bu, açıkça ifade edilmiÅŸtir. Bunun için yüzlerce dava açılmıştır, Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne. Yani niyetleri bellidir, eÄŸer Rumların istekleri, AB’nin de o doÄŸrultudaki istekleri gerçekleÅŸecek olursa daha ilk günden itibaren Kıbrıs’ta yeni facialara yeniden yol açılmış olacaktır ve yarım kalmış olan soykırım büyük olasılıkla iÅŸlerlik kazanacaktır.’’ Bazı yazarların ve politikacıların ‘‘Çağımızda artık soykırım olmaz’’ görüşünü dile getirdiklerini kaydeden Ecevit, daha kısa süre önce Bosna’da BoÅŸnaklara karşı soykırım uygulandığına dikkati çekti. BaÅŸbakan Ecevit, Kıbrıslı Rumlar’ın, MiloÅŸeviç yönetimini açıkça desteklerini de ifade ederek, bu tehlikenin gözler önünde olduÄŸunu ve gözardı edilemeyeceÄŸini söyledi.‘‘BÄ°ZÄ° BAÅžBAÅžA BIRAKSALAR’’‘‘Bizi baÅŸbaÅŸa bıraksalar, yalnız bıraksalar, Kıbrıs konusu iki toplum için de iki millet için de bir sorun olmaktan kolaylıkla çıkabilir’’ diyen Ecevit, şöyle konuÅŸtu: ‘‘Ama AB baskısını devam ettirdiÄŸi sürece iki millet arasında uzlaÅŸmaya varmak son derece güçtür. Oysa koÅŸullar böyle bir uzlaÅŸma için çok elveriÅŸlidir. EÄŸer Kıbrıs’ın gerçek durumu kabul edilirse, Kıbrıs’ta birbirinden ayrı iki devlet, iki millet bulunduÄŸu gerçeÄŸi kabul edilecek olursa o zaman iki millet arasında verimli çalışmalar olur ve kısa sürede Kıbrıs’ta iki tarafı da tatmin edici barışçı düzene ulaşılmış olur. Bunun için tek ÅŸart, Kıbrıs’la ilgisi olmayan devletlerin, kuruluÅŸların, kesimlerin Kıbrıs’tan ellerini, eteklerini çekmeleridir.’’ TÃœSÄ°AD’A YANITEcevit, bu geliÅŸmeler sürerken ‘‘Ver, kurtul’’ gibi tatsız yorumların bazı aydınlar tarafından ileri sürüldüğünü, bu kadar ileri olmamakla birlikte TÃœSÄ°AD’ın son günlerdeki deÄŸerlendirmelerinin de son derece üzücü olduÄŸunu söyledi. Demokratik bir ülkede herhangi bir kuruluÅŸun görüşlerini açıklamasının doÄŸal olduÄŸunu kaydeden Ecevit, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu: ‘‘TÃœSÄ°AD’ın Kıbrıs’la ilgili olarak iddialı görüşler açıklayabilmesi için evvela Kıbrıs Türkleri’ne biraz ilgi göstermesi lazım. Kıbrıs Türkleri ağır ambargolar altında. TÃœSÄ°AD da Kıbrıslı Türkler’e fiilen ekonomik ambargo uygulamıştır. EÄŸer Kıbrıslı Türklerin ekonomik gereksinimlerine TÃœSÄ°AD gibi kuruluÅŸlar gereken ilgiyi gösterselerdi bugün Kıbrıs’ta çok farklı bir durum olurdu.’’‘‘ELLERÄ°NÄ° ÇEKERLERSE GÖRÜŞMELER BAÅžLAYABÄ°LÄ°R’’Kıbrıs’ta iki ayrı devlet olduÄŸunu vurgulayan Ecevit, bu kabul edilmedikçe iki tarafı da tatmin edici bir çözüm bulunamayacağını belirtti. Ecevit, bazı ülkelerin hiçbir sorun çıkmadan kendi içlerinde bölündüklerini anımsatarak, ‘‘Rumlar ve AB elini Kıbrıs konusundan çekerse Denktaş’la Klerides arasında verimli görüşmeler baÅŸlayabilir ve iki tarafı da mutlu edecek bir düzen kurulabilir’’ dedi. KKTC’nin varlığının devamının yalnızca Kıbrıslı Türklerin güvenliÄŸi açısından deÄŸil aynı zamanda Türkiye’nin güvenliÄŸi açısından da yaÅŸamsal önem taşıdığını belirten Ecevit, bunu anlamak için DoÄŸu Akdeniz haritasına göz atmanın yeterli olduÄŸunu söyledi. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın iÅŸlerlik kazanmasının güvenlik sorununun güncel haline getireceÄŸini ifade eden BaÅŸbakan Ecevit, bu güvenliÄŸi ancak Türkiye ile KKTC’nin saÄŸlayabileceÄŸini söyledi. Ecevit, Türkiye’nin KKTC’nin varlığını, bağımsızlığını devam ettirmek için üstüne düşen görevleri yapmak zorundu olduÄŸunu bildirerek, şöyle konuÅŸtu: ‘‘Türkiye ile KKTC’nin güvenliÄŸi eÅŸ anlamlıdır. Bu konuda Türkiye’nin herhangi bir ödün vermesi sözkonusu olmaz. Bu konuda vereceÄŸimiz bir ödün, yalnız Kuzey Kıbrıs’tan deÄŸil kendi topraklarımızdan da verilmiÅŸ bir ödün durumuna gelecektir.’’ ‘‘RUMLAR’A DÃœNYANIN CÖMERTÇE YARDIMLARI’’Kıbrıslı Türklerin uygulanan ağır ambargolara karşın Türkiye’nin de desteÄŸi ile çaÄŸdaÅŸ bir devlet kurduklarını anlatan BaÅŸbakan Ecevit,sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘1974 Barış Harekatı öncesi Kıbrıs’ta sürekli kavgalar, çatışmalar vardı. Bir yandan Rumların Türkler’e saldırması biçiminde, bir yandan da Rum çetelerinin kendi aralarında çatışmaları biçiminde. Harekattan sonra bu harekatın adına layık olarak Kıbrıs’ta kesintisiz barış olmuÅŸtur. Barış harekatı öncesinde Kıbrıs fakir, yoksul bir adaydı, harekattan sonra dünyanın da cömertçe yardımlarından sonra Rum Kesimi büyük geliÅŸmeler gösterdi. Altında bulunduÄŸu ağır ambargoya karşın Kıbrıslı Türkler de çaÄŸdaÅŸ bir devlet yolunda önemli adımlar atmışlardır. Türkiye’nin de katkısıyla ama önce kendi çabalarıyla büyük hamleler yapabilmiÅŸlerdir.’’ Ecevit konuÅŸmasını, Kıbrıslı Türklere esenlik, sürekli özgürlük ve baÅŸarı dileyerek tamamladı.Â
button