Düne ait, dünde kalmalı

Güncelleme Tarihi:

Düne ait, dünde kalmalı
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 1998 00:00

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Yola Fazilet Partisi ile devam kararı, Erbakan ve ona yakın olan ekibin yeni oluşuma el koyması anlamını taşıyordu. Yenilikçi ekibin lider adayları arasında adı geçen Abdullah Gül, partinin din terbiyesiyle güçlendirilmiş sert hiyerarşisinin demokratik çıkışları kaldırmayacağını ilk farkedenlerdendi.

‘‘Ben partinin yetkili kurullarında görev almadım. Sıradan bir milletvekiliyim’’ diye başladı konuşmasına. Bundan sonra da alıp almayacağı belli değildi. Batı'yla iyi ilişkileri olan ve uzlaşmacı, yumuşak üslubuyla kendisini Refah dışındaki birçok çevreye de kabul ettiren Gül, geri çekilmişti.

Yenilikçi ekibin en ‘‘kararlı’’ ismi Bülent Arınç merkez tarafından dışlanmış ve ABD'ye giderek bir süre parti içi mücadeleden uzaklaşmıştı. Yola devam eden bir tek kişi vardı: Tayyip Erdoğan.

KAÇAMAK CEVAPLAR

‘‘Fazilet eski Refah politikalarını nasıl değiştirecek? Nasıl bir değişim?’’ Abdullah Gül bu soruma tek cümleyle cevap verdi: ‘‘Ortaya çıkınca görürsünüz.’’ Temkinliydi.

Oysa genç bir politikacı olarak değişik düşünceleri ortaya koyma zamanı geldiğini söylüyordu... ‘‘Şimdi, tabii bu konuların açık konuşulması bugünkü Türkiye ortamında yine mümkün değil. Bir kere her şeyin rahatlıkla konuşulabildiği bir Türkiye'yi oluşturmalıyız. İnsanların düşüncelerini rahatça savunabilecekleri ortamı sağlamalıyız. O açıdan demokrasi, batılı anlamda hukuk devleti ve insan haklarının Türkiye'nin öncelikleri olması gerekir. Bana gelince, herkesin kendisini reddetmesi bekleniyorsa, bu iki koşulda olur. Ya insanlara 'tanımıyorum senin düşüncelerini' diye zorla reddettirirsiniz ya da insanlar oturup muhasebe yaparlar. İnsanlar söylemeseler bile kendi içlerinden 'şu daha iyi olur' derler. Dolayısıyla değişim bu şekilde olur. Yani biri zorla olur. Biri normal olur. Şüphesiz ki herkes gibi bu kuruluş da daha iyi olmak için gayret edecek.’’

Abdullah Gül, fazla açılmıyordu ama Refah Partisi'nin kendisini halka anlatamadığı kanaatindeydi.

Yenilikçilerle ilgili sorularıma ‘‘Biz oturup yeni fikir, yeni dünya görüşü keşfedip 'hadi bunları satalım' demiyoruz. Biz halkta olan fikirlerin, halkta olan kanaatların temsilcileriyiz. Ben kendimi öyle görüyorum. Ben olmam başka arkadaş olur. Aslında temsili demokraside böyle olması lazım ’’ diye cevap veriyor ve ekliyordu:

‘‘Yani bizlerin ana istikametten farkı yok. Bu farklılık, şu anda Fazilet Partisi'nin temsil ettiği düşüncelerdir.’’

İLİŞKİLER YENİDEN DÜZENLENMELİ

Bülent Arınç yenilikçi grubun en kararlı ismi olarak sivrilmişti. Fazilet kurulmadan önce görüştüğümde, Refah'ın kapatılmasından sonra yola devam etmek için ‘‘Yeni bir parti, yeni söylem ve yeni kadrolar lazım’’ diyordu.

20 günden beri bir çalışma içindeydiler, ilkeleri tesbit ediyorlardı. ‘‘Düne ait dünde kalmıştı.’’ Arınç, yüzde 25 kararsız seçmen olduğunu söylüyor, var olan partilerden memnun olmayanların önemli bir yekün tuttuğuna işaret ediyordu. Doğru ve kucaklayıcı bir politika ile halkın karşılarına çıkabilirlerse eğer, yeni kurulacak partinin rüzgârı arkasına alacağına inanıyordu.

Neydi yenilikçilerin öngördüğü değişim politikaları? ‘‘Türkiye bir müdahale süreci yaşıyor 28 Şubat'tan beri. Enflasyon ve dış politika gibi çok önemli sorunları var Türkiye'nin’’ diyor ve devam ediyordu Arınç, ‘‘ama öncelikle demokratikleşme, insan hakları, hukukun üstünlüğü ilkesi ışık tutmalı önümüzdeki döneme.’’

Yenilikçiler, ‘‘İslamcı görünüşten rahatsızdılar.’’ Arınç'a göre, öyle görünüp de başka şeyler yaparsanız inandırıcılığınızı yitirirdiniz. Yeni partinin dikkat etmesi gereken noktaları şöyle sıralıyordu: ‘‘Ayağımızı yere basmalıyız. Ordu, medya, adalet ve iş çevreleri ile ilişkilerimizi yeniden düzenlemeliyiz. Onlarla ortak paydaları bulmalıyız. Basınla ilişkilerimizden hepimiz dertliyiz. Ama toplumun tüm kesimlerine güven vermemiz gerekiyor.’’

Arınç, yenilikçilerin değişim konusundaki kararlılığını şu sözlerle ifade ediyordu: ‘‘Hoca'nın bunlara hayır diyeceğini sanmıyoruz. Eğer istemezse yeni parti de başarılı olmaz. Mevcutlardan biri olur!’’

AKSAÇLI MUHALEFET

Pekiyi yenilikçilere kim karşı çıkıyordu o zaman? ‘‘Tartışma yaşanırsa, parti isminde ya da genel başkanda yaşanmaz. Tepe yönetim değişikliğe gerek yok diyor!’’

Arınç, Erbakan'ın yeni fikirlere her zaman açık olduğunu söylüyordu fakat gerçek o ki, tepe yönetim ya da aksaçlılar denen grup uzun yıllardan beri Erbakan'ın yanında olmuş ve birlikte hareket etmişlerdi. Siyasi bir bağdan çok sadakat ve ahde vefa ile bağlıydılar birbirlerine. Ne onlar Erbakan'ın sözünden çıkıyorlardı, ne de Erbakan onların.

Ve yenilikçe kanadın talepleri sadece politika değişikliği değil, esas olarak yönetimin el değiştirmesi anlamını taşıyordu ki buna müsaade edemezlerdi. O yüzden gürültü, yeni parti başkanının adı etrafında kopacaktı. ‘‘Bundan sonra bizim için en önemli şey demokrasi mücadelesi’’ diyorlardı.

Ama yükselttikleri demokrasi bayrağı ilk darbesini parti içi mücadelede alacaktı.

Yola Fazilet Partisi ile devam kararı, Erbakan ve ona yakın olan ekibin yeni oluşuma el koyması anlamını taşıyordu. Oysa yenilikçe kanat sadece politika değişikliği değil, yönetimin el değiştirmesini de istiyordu. Aksaçlılar ise bunu izin veremezdi.

Refah'ın hataları

Refah Partisi'nin hataları konusunda şu noktalarda genel bir görüşbirliği var:

Avrupa Birliği'ne şiddetle karşı çıktık, İslam Birliği'ni savunduk. İslam Birliği'ni savunurken biraz fazla iyimser olduk. Avrupa Birliği'ne karşı çıkmanın yanlışlığını demokrasiye ihtiyacımız olduğunda fark ettik.

Arafat İsrail ile anlaşma yaparken bizim İsrail'e karşı çıkmamız hataydı.

Amerika'ya karşı düşmanlık yaptık, hatta bunun dozunu kaçırdık.

Adil Düzen konusunda iki hatamız oldu: Erbakan Hoca ekonomik düzen olarak takdim etti, hayalciydi. Ve dini bir düzenmiş gibi takdim edildi, yanlıştı.

95 seçimlerinde birinci parti olduk. Hükümeti kuracağız dedik. çalışmamızı ona endeksledik. Meclis Başkanlığı seçimini göz ardı ettik. Biz dururken ANAP'lı Kalemli seçildi.

RP- ANAP hükümeti kurulacaktı. Olmadı. Yılmaz ile Çiller kavgalı iki genç liderdi. Erbakan deneyimli büyük bir ağabey gibi onları çağırıp ‘‘Üçlü koalisyon kuralım’’ diyebilirdi. 95‘te üç merkez partisi bir araya gelseydi, Türkiye’yi süratle sivilleştirme mümkün olabilirdi.

FP Grup Başkan Vekili Lütfü Esengün Bize zaman tanıyın

PARTİ'nin kapanma sürecinden sonra eski Refahlılar demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti kavramlarını şiar edindiler. Fazilet partisi Grup Başkanvekili Lütfü Esengün, yeni partinin değişim çizgisinin şöyle açıklıyor: ‘‘Şu anda geniş halk kitlelerinde ekonomi meselesi ön planda. Herkes karnının doymasını, işsiz oğluna, kızına iş bulunmasını istiyor. Ama belki daha önemli bir konu var. Şu anda ekonominin daha da önüne geçen sorun demokratikleşmedir. İnsan haklarına saygıdır. Başımıza bunlar gelmeden önce biz, demokrasinin öneminin tam farkında değildik belki de.’’

İstediğiniz değişim imajını Fazilet ile verebilecek misiniz?

‘‘Vereceğimiz inancındayım. Bu konuda bizden çok basın organlarına medyaya görev düşüyor kanaatindeyim. Biz yeni bir partiyiz. Tabii mazimizle bağımız var, geçmişimizi inkar gibi bir niyetimiz yok. Ama RP'nin de devamı değiliz. Bunu derken de kapatılma korkusundan, birtakım çevrelerden korktuğumuzdan demiyorum. RP kuruldu 15 yıl memlekete hizmet etti. Ömrünü tamamladı. Çeşitli sebeplerle, karar haklıdır, haksızdır o tartışılır ama ortada bir vakıa var. RP bitmiştir. Bugün RP'nin devamı gibi ortaya çıkmak, RP'nin havasını devam ettirmek mümkün de değildir, doğru da değildir. Belki Refah Partisi'nin kapatılması olayı bizim için iyi de bir fırsat olmuştur. Hem yenilenmemiz için, hem hatalarımızı görmemiz için. Bu bakımdan, Refah kapatıldığı için ne büyük üzüntü içindeyiz, ne de hiçbirimizin düşüncesinde, hafızasında, gönlünde bir intikam hissi, bir hınç var. Bütün partiler, bütün sivil toplum örgütleri, Türkiye'nin iyileşmesini isteyen herkesle elele vermek zorundayız. Basına medyaya çok önemli görev düşüyor. Tabii ki Fazilet Partisi'ni desteklesinler gibi bir beklentimiz yok en azından tarafsız davransınlar. Bir bekleyin bakalım bu parti ne yapacak? Bize zaman tanıyın.’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!