Doktora Nataşalı hafta sonu
Güncelleme Tarihi:
Nesrin COŞKUN/İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2001 01:53
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Aşkın Demirci, ilaç, tansiyon, şeker ölçüm cihazı gibi cihazlar, eğitim araçları dışındaki promosyon malzemelerini Dünya Tabipler Birliği'nin reddettiğini söylese de, ilaç firmaları arasındaki amansız rekabetin vardığı nokta inanılacak gibi değil. Kendi ilaçlarını yazmaları için doktorlara bilgisayar vaadinde bulunan firmalar, işi ‘‘Nataşalı promosyon’’a kadar vardırdılar.
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Aşkın Demirci, bazı ilaç firmalarının kendi ilaçlarını daha fazla yazmalarını sağlamak için doktorlara 'Nataşalı haftasonu' tatili bile teklif ettiğini açıkladı.
İlaç firmaları arasındaki amansız rekabet, 'Hipokrat' yeminini zorlar hale geldi. İzmir'de bir ilaç firmasının, romatizma tedavisinde kullanılan ilaçtan 3 ayda 180 kutu yazmayı taahhüt eden doktorlara el bilgisayarını peşin verdiğinin ortaya çıkmasının ardından başlayan tartışma büyüdü.
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Aşkın Demirci bu konuda çok hassas olduklarını, ilaç, tansiyon, şeker ölçüm cihazı gibi cihazlar, eğitim araçları, bilimsel kitap, dergi dışındaki promosyon malzemelerini Dünya Tabipler Birliği'nin reddettiğini oysa promosyonların bugün çığrından çıktığını belirten Dr. Demirci şunları söyledi:
‘‘Bir reçete 20 milyon tutuyor. Hastanelerde bir hekim günde 100 hasta bakıyor. Bu demektir ki günde ortalama 2 milyar liralık reçete üretiyor. 22 iş gününde 44 milyar liralık bir pazar oluşturuyor. Bu 44 milyarın yüzde 20-30'u yani 10-15 milyarı eczanenin, yüzde 9'u yani 4.5 milyarı deponun, gerisi ilaç firmasının. Bu hesabı yapan hekim kendi payını almak istiyor. ‘‘Ben bu kadar uğraşıyorum, hepsi benim üzerimden para kazanıyor. Benim de bir payım olmalı’’ diye düşünüyor. Eskiden bu işler hekimlerin eczacılarla ortaklaşa iş yapmaları yönündeydi. Bu şimdi daha yaygınlaşarak tıbbi mümessiller aracılığıyla oldu. Bu tıbbi mümessiller satış, pazar kaygısı, satış rakamlarını iyileştirme gibi gerekçelerle, kendilerine tanınan bütçeyi kullanarak hekimleri ürünlerini seçmeye, tercih etmeye yönlendiriyorlar.’’
KUŞADASI'NDA TATİL
Hekimlere yönelik promosyonlardan örnekler de veren Dr. Demirci, en çok yurtdışı kongre masraflarının üstlenilmesi, bilgisayar, televizyon, elektronik cihazlar gibi hediyelerin verildiğini ancak son zamanlarda kendilerine ulaşan bilgilerin artık sınırların nerelere kadar zorlandığını ortaya koyduğunu söyledi. Bu sektörde Nataşa promosyonu bile yapıldığı bilgisinin Tabip Odası'na ulaştığını açıklayan Dr. Demirci şunları söyledi:
‘‘Bazı hekimlere, Kuşadası'nda Rus kadınlarla haftasonu tatili bile teklif edildi. Bunlardan rahatsız olan hekimler bize bildiriyor. Bir kliniğe bilgisayar alınabilir ya da sürekli yayınlara abone edilebilir. Ancak, hediye verilerek yönlendirilen hekimin düştüğü hata da hastanın lehine olan ilacı değil promosyonlusunu yazmak oluyor ki, bunu toplum sağlığı ve ülkenin ilaç ekonomisi açısından doğru bulmamız, kabullenmemiz mümkün değil. İlaç firmalarının pazarı nasıl paylaştıkları bizim sorunumuz değil. Hekime verilen hediyenin parası halktan çıkıyor. İlaç firmalarının promosyonlarını vergiden düşmeleri engellenirse, sanıyorum olumlu bir gelişme olacaktır. Her şeyden pay almaya çalışmak, yaptığımızın işin kutsallığına aykırı. Mesleğimizin aşağılanmasına seyirci kalamıyoruz. Amacımız hekimleri ahlaksız, çapkın, vatan haini, uçkuruna düşkün göstermek değil. Herkesin bildiği bir konuyu açıp konuşmak ve bir duyarlılık oluşturmak. Çünkü iki kişi arasındaki bu çıkar ilişkisini belgelememiz de mümkün değil.’’
İlaç firmaları arasındaki amansız rekabet, 'Hipokrat' yeminini zorlar hale geldi. İzmir'de bir ilaç firmasının, romatizma tedavisinde kullanılan ilaçtan 3 ayda 180 kutu yazmayı taahhüt eden doktorlara el bilgisayarını peşin verdiğinin ortaya çıkmasının ardından başlayan tartışma büyüdü.
İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Aşkın Demirci bu konuda çok hassas olduklarını, ilaç, tansiyon, şeker ölçüm cihazı gibi cihazlar, eğitim araçları, bilimsel kitap, dergi dışındaki promosyon malzemelerini Dünya Tabipler Birliği'nin reddettiğini oysa promosyonların bugün çığrından çıktığını belirten Dr. Demirci şunları söyledi:
‘‘Bir reçete 20 milyon tutuyor. Hastanelerde bir hekim günde 100 hasta bakıyor. Bu demektir ki günde ortalama 2 milyar liralık reçete üretiyor. 22 iş gününde 44 milyar liralık bir pazar oluşturuyor. Bu 44 milyarın yüzde 20-30'u yani 10-15 milyarı eczanenin, yüzde 9'u yani 4.5 milyarı deponun, gerisi ilaç firmasının. Bu hesabı yapan hekim kendi payını almak istiyor. ‘‘Ben bu kadar uğraşıyorum, hepsi benim üzerimden para kazanıyor. Benim de bir payım olmalı’’ diye düşünüyor. Eskiden bu işler hekimlerin eczacılarla ortaklaşa iş yapmaları yönündeydi. Bu şimdi daha yaygınlaşarak tıbbi mümessiller aracılığıyla oldu. Bu tıbbi mümessiller satış, pazar kaygısı, satış rakamlarını iyileştirme gibi gerekçelerle, kendilerine tanınan bütçeyi kullanarak hekimleri ürünlerini seçmeye, tercih etmeye yönlendiriyorlar.’’
KUŞADASI'NDA TATİL
Hekimlere yönelik promosyonlardan örnekler de veren Dr. Demirci, en çok yurtdışı kongre masraflarının üstlenilmesi, bilgisayar, televizyon, elektronik cihazlar gibi hediyelerin verildiğini ancak son zamanlarda kendilerine ulaşan bilgilerin artık sınırların nerelere kadar zorlandığını ortaya koyduğunu söyledi. Bu sektörde Nataşa promosyonu bile yapıldığı bilgisinin Tabip Odası'na ulaştığını açıklayan Dr. Demirci şunları söyledi:
‘‘Bazı hekimlere, Kuşadası'nda Rus kadınlarla haftasonu tatili bile teklif edildi. Bunlardan rahatsız olan hekimler bize bildiriyor. Bir kliniğe bilgisayar alınabilir ya da sürekli yayınlara abone edilebilir. Ancak, hediye verilerek yönlendirilen hekimin düştüğü hata da hastanın lehine olan ilacı değil promosyonlusunu yazmak oluyor ki, bunu toplum sağlığı ve ülkenin ilaç ekonomisi açısından doğru bulmamız, kabullenmemiz mümkün değil. İlaç firmalarının pazarı nasıl paylaştıkları bizim sorunumuz değil. Hekime verilen hediyenin parası halktan çıkıyor. İlaç firmalarının promosyonlarını vergiden düşmeleri engellenirse, sanıyorum olumlu bir gelişme olacaktır. Her şeyden pay almaya çalışmak, yaptığımızın işin kutsallığına aykırı. Mesleğimizin aşağılanmasına seyirci kalamıyoruz. Amacımız hekimleri ahlaksız, çapkın, vatan haini, uçkuruna düşkün göstermek değil. Herkesin bildiği bir konuyu açıp konuşmak ve bir duyarlılık oluşturmak. Çünkü iki kişi arasındaki bu çıkar ilişkisini belgelememiz de mümkün değil.’’