Dışişleri Bakanı Cem: AB iki büyük hedeften biri

Güncelleme Tarihi:

Dışişleri Bakanı Cem: AB iki büyük hedeften biri
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2002 15:07

Dışişleri Bakanı İsmail Cem, ''AB projesi, bizim geleceğimizin projesidir. Avrupa Konvansiyonu Avrupa'nın geleceğini şekillendirmektedir. Bu gelecekte biz de mevcuduz, o geleceğin bir parçasıyız'' dedi.

Haberin Devamı

Bakan Cem, Marmara Üniversitesi (MÜ) Avrupa Topluluğu Enstitüsü tarafından, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Konferans Salonu'nda düzenlenen ''Avrupa Birliği'nin Geleceği ve Türkiye'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, salonda bulunan gençlere hitaben, AB projesinin gerçek sahipleri olduklarını söyledi.

Cem, ''AB projesi bizim geleceğimizin projesidir. AB, Türkiye dahil bütün Avrupa'nın geleceğini belirleyen plandır, tasarımdır'' dedi.

Kendisinden önce konuşanların Avrupa Konvansiyonu üzerinde durduğunu hatırlatan Cem, ''Avrupa Konvansiyonu, Avrupa'nın geleceğinişekillendirmektedir. Bu gelecekte biz de mevcuduz. O geleceğin bir parçasıyız. Biz de geleceğin şekillenmesinde söz sahibiyiz'' diye konuştu. 

Bir gelecek üzerinde söz sahibi olmak için o gelecek üzerine katkıyapmak gerektiğini belirten Cem,''Geleceğin şekillendirilmesinde bizimkatkımız neyse, o zaman o geleceğin gerçekleşmesinde ve uygulanmasındao ölçüde söz sahibi oluruz'' dedi.

''İKİ BÜYÜK HEDEFTEN BİRİ''

AB ile Türkiye'nin ilişkilerinin daha iyi ve hızlı gelişmesi için düşünsel boyutta bazı noktaların açıklığa kavuşturulmasının önemine değinen Cem, ilişkilerin düşünsel olarak değerlendirilerek bazı yanlışlardan mutlaka kurtulunması gerektiğini bildirdi.

Bakan Cem, konuşmasına şöyle devam etti:

''AB üyeliği, Türkiye'nin 21. yüzyılın ilk 10 yılı için öngördüğü iki büyük hedeften birisidir. Bu iki büyük hedeften biri, Türkiye'nin AB'nin üyesi olmasıdır. Öteki, gelişen, güçlenen Avrasya bütünün merkezinde güçlü, etkili, belirleyici bir ülke olmaktır. AB bir tarafta, Avrasya'nın merkezinde olmak diğer tarafta. Avrasya, Doğu Avrupa'dan Orta Asya'ya ve Doğu Asya'ya kadar dünyanın yeni enerji kaynaklarının, yeni zenginlik ve yeni stratejik güç kaynaklarının odaklaştığı bir coğrafya.

Elbette Türkiye olarak biz bu coğrafyada varız ve çok iddialıyız. Aynen AB üyeliğinde iddialı olduğumuz gibi. 'Bu iki hedef birbiriyle çelişiyor mu' diye bazı düşünceler var. Kesinlikle çelişmiyor. Tam aksine birbirini güçlendiriyor bu iki hedef. Nitekim Helsinki'de Türkiye'nin AB adaylık statüsünün gerçekleşmesi, en büyük yankısını Ortadoğu, Körfez ve Orta Asya'da yarattı. Türkiye'nin imajı daha da büyüdü. O ülkeler Türkiye'yi kendilerinin, AB ile ilişkilerinde bir büyük yardımcı gibi, köprü gibi, kendilerinden bir dost gibi gördüklerini kaydettiler.''

Cem, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi'nin gündeme girdiği ve Barak Hükümeti döneminde Türkiye'nin barış sürecinde ciddi katkı yapabildiği günlerde, Türkiye'nin Avrasya ve AB ülkeleri arasındaki konumunun daha da güçlendiğinin gözlendiğini söyledi.

Türkiye'nin çok özellikli ve ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunuvurgulayan Cem, ülkenin hem Avrupalı, hem de Asyalı, hem doğu, hem de batı kültürünü özümsemiş geniş bir coğrafya, tarii ve kültürel yapıya sahip olduğunu kaydetti.

Dünyada bu özelliğe sahip 2 yada 3 ülke bulunduğunu, bunlardan birinin de Rusya olduğunu anlatan Cem, Türkiye'nin AB üyelik sürecindebazı yanlışlardan kurtulması gerektiğine işaret etti. Cem, bu yanlışlardan birinin 'Türkiye'nin AB'ye girmesiyle Avrupalı olacağınınsanılması' olduğunu belirterek, Avrupa'nın adeta bir tescil belgesi gibi görüldüğünü, bunun da çok yanlış olduğunu bildirdi.

İsmail Cem, bu yanlışın aşılması için bakanlığının 5 yıldır çaba sarf ettiğini ve bugün bunun aşıldığını gördüklerini söyledi.

''AVRUPALILIK'' OLGUSU...

''Avrupalılık'' olgusunun bir tarih ve coğrafya meselesi olarak görülmesi durumunda, Türkiye'nin tarih ve coğrafya olarak Avrupalı olduğunu ifade eden Cem, ülkenin 700 yıllık tarihini bir Avrupa gücü olarak yaşadığını belirtti. 

Cem, ''Bizim tarihimiz ne kadar Kayseri, Konya, Sivas, Erzurum, İstanbul'da yazılmışsa, aynı zamanda Manastır'da, Kosova'da ve Bosna'da yazılmıştır'' dedi.

Avrupalılığın bir kültür ölçüsü olarak tanımlanması durumunda ise,bunun tek başına bir etnik kültür veya inançla tanımlanması halinde, o zaman Türkiye'nin o kültürün bir parçası olmayacağını kaydeden Cem,   AB'nin ve Avrupa Konvansiyonu'nun Avrupalılığı insan hakları, çoğulculuk, laiklik olarak tanımladığını hatırlattı.

Bakan Cem, AB'nin resmi kültürünün tanımının da bu olduğuna işaretederek, o zaman Türkiye'nin bazı unsurlarının gecikmesinin dışında bu kültürün bir parçası olduğunu söyledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!