Dinçer Yiğit'te ölüm sessizliği

Güncelleme Tarihi:

Dinçer Yiğitte ölüm sessizliği
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2002 00:00

‘DÜN karayolunda büyükçe bir taş gördüm’ diye yazınca bile arayan Karayolları Genel Müdürü Dinçer Yiğit'ten nedense bu kez ses yok.Kantar ihalesinde Türk firmalarına yüzde 10 peşin, yüzde 90 24 ay sonra; yabancı firmalara ise yüzde 90 peşin, yüzde 10 iş bitiminde ödeyerek ‘‘adil!’’ bir ihaleye çıkan karayollarının genel müdürünün bu konudaki soruma yanıt verebileceğini zaten ummuyordum. Ulusal sanayiye kazık atmanın dayanılmaz keyfini Karayolları Genel Müdürlüğü de sürüyordur inşallah.Bu arada benzer ihalelere katılan okurlardan da ilginç tepkiler geliyor. Biri diyor ki, ‘‘Sayın Altaylı, yerli firmalara uyguladığınız ihale şartlarını uluslararası ihalelerde uygularsanız, hiçbir ciddi firma bu ihalelere katılmaz. Bu nedenle yurtdışından yapılacak alımlarda bu yöntem uygulanır’’.Ne güzel değil mi?Yurtdışındaki ‘‘ciddi’’ firmalara farklı uygulama, Türkiye'nin ‘‘gayri ciddi’’ firmalarına farklı uygulama. Peki hem yerli, hem de ciddi firmalar ne yapacak?Onlara hayat hakkı yok. İşinizi iyi yapıyorsanız, uluslararası standartlarda çalışıyorsanız, fiyatlarınızı dünyadaki rekabet ortamına göre belirliyorsanız ve bir Türk firması iseniz, Türkiye'de ihale alma imkánınız yok.Ne güzel itiraf değil mi?Bir başka okurum ise yol gösteriyor.‘‘Fatih Bey, bu tarz ödeme koşulu sağlık sektöründeki pek çok ihalede de aynen geçerli. Bazı Türk firmaları, yurtdışında da şirket kurup, bu ihalelere öyle giriyorlar.’’Bu daha da güzel. Türkiye'de iş yapmak isteyen Türk işadamı, yurtdışına sermaye çıkaracak, orada şirket kurup burada öyle ihale alacak. Ama bana sorarsanız, en doğrusu İstanbul'dan bir okurun yaptığı yorum:‘‘Sayın Fatih Altaylı, sizin işaret ettiğiniz bu saçmalığı görecek aklı olan ve kafasında beyin taşıyan başka biri yok mu bu devlet müessesesinde?Burada aşikár olan işin yurtdışındaki bir kuruluşa verilmesinden önce bol bol yurtdışı gezisi yapılması, davetler ve ziyafetlere imkán tanınması. Yerli müteahhidin avucunu yalaması bu yüzden.’’‘‘Bu ülke bu kadar ucuza mı satılıyor?’’ diye sormayın.Ben daha ucuza gittiği durumları da yazdım!Önce grup kredileri açıklansınBDDK'nın ‘‘uyanık’’ Başkanı Akçakoca ve ABD'den gelse de ‘‘genetik’’ olarak bizden olan ve ‘‘cin olmadan şeytan çarpmaya soyunan’’ Ekonomi Mesihi Derviş, banka kurtarma operasyonunu ne yapıp edip geçirmeye kararlılar.Meclis'ten geçirmekten bahsetmiyorum, vatandaşa geçirecekler. Sözde reel sektöre destek adına bankalarını soymuş bir grup ‘‘banka patronu’’na, ucuz yollu devlet parası, yani sizin benim vergilerim aktarılacak. Millet bu kez Dünya Bankası stajlı Derviş ve çırağı BDDK Başkanı Akçakoca tarafından ‘‘soyulacak’’.Milleti ‘‘ahmak’’ zanneden bu ikiliye benim bir minik teklifim var.Bırakalım oranları moranları. Kafaları karıştırmayalım. Ama başka bir şey yapalım. Kamudan kaynak aktaracağınız bankaların, kendi bağlı oldukları grubun şirketlerine ne kadar kredi aktardıkları açıklansın. Öyle ya hepimiz biliyoruz ki, Türkiye'de bankalar kendi gruplarına kredi veriyorlar. Bu miktarlar açıklansın. Bilelim öğrenelim. Z Bankası, M Grubu'na ne kadar kredi vermiş. Ya da C Bankası, L Grubu'ndan ne kadar alacaklı.Bunları bir açıklayın ki, bu millet aslında sizin hangi şirketlere ucuz kaynak sağladığınızı, ama bunu vatandaşa ‘‘Reel sektöre destek sağlıyoruz’’ ‘‘prezervatifi’’ içinde sokuşturduğunuzu bilsin. Euro İslamFRANKFURTER Allgemeine Zeitung'da 29 Aralık günü ilginç bir makale yayınlandı.‘‘Euro İslam’’ başlıklı yazıda, Batı dünyasını da, Doğu dünyasını da rahatsız etmeyecek, çağa ayak uydurmuş bir İslam anlayışının yerleşmesi gerektiği vurgulanıyordu. Demokrasi ve insan haklarıyla bağdaşacak bir İslam'dan söz ediliyor ve bu yönde bir arayışın başlaması gerektiği vurgulanıyordu.Wolfgang Günter Lerch imzalı yazı, aslında Türkiye'de yaklaşık 80 yıldır egemen olan İslam'ı ve Atatürk'ün getirdiği ilkeleri anlatıyordu. Ve ne yazık ki, biz Türkler, milyonlarca yurttaşımızı yolladığımız Almanya'daki ‘‘entellere’’ bile bunu anlatamamış, Türkiye'nin İslam'ın ‘‘doğru’’ yüzü olduğunu gösterememiştik.AB'ye bir İslam ülkesi olarak girebilmenin yolunun, bunu anlatmaktan geçtiğini anlamamız gerek.NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Korku insanları değil, dağları beklediği zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!