Diesel buldu, Bosch geliştirdi 21’inci yüzyılın modası oldu

Güncelleme Tarihi:

Diesel buldu, Bosch geliştirdi 21’inci yüzyılın modası oldu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2006 00:00

Rudolf Diesel’in 111 yıl önce icat ettiği dizel teknolojisi, otomotiv dünyasına damgasını vuran en önemli gelişmelerden biri oldu. İlk yıllarda sabit motorlar ve gemi motorlarında kullanılan dizel teknolojisi, Robert Bosch’un geliştirdiği yakıt püskürtme sistemi sayesinde binek otomobillerde de kullanılmaya başlandı. Özellikle otomotiv firmalarının, motor teknolojisine yaptıkları yatırımlar sonucunda günümüzde dizel araçlar moda oldu.

Dizel sahip olduğu bir asrı aşkın geçmişe rağmen, hak ettiği yeri yakın zamanda buldu. Dizel motorlu araçlara olan talep, 1980’lerden sonra hızlı bir artış gösterdi. Özelilikle, son yıllardaki teknolojik gelişmeler bu talep artışında önemli bir rol oynadı. Rudolf Diesel (1858-1913), 1895 yılında kendi adını alan icadını dünyaya tanıttı. Bu icat sıkıştırmalı ateşlemeli motor, yani herkesin bildiği ’dizel motor’du. O dönemde bilinen benzinli motorlara göre daha az yakıt tüketen bu yeni teknoloji yüksek güç taleplerini karşılamak için de çok uygundu. Aranan sonunda bulunmuş, kısa bir süre sonra sabit motorlar ve gemi motorları için başka bir alternatif kalmamıştı.

BİNEK OTO İÇİN BÜYÜKTÜ

Fakat, dizel motorun önemli bir dezavantajı vardı. O da yüksek devir hızlarına çıkamamasıydı. Bununla birlikte dizel motorunun popülaritesinin artması ve avantajlarının çok iyi bilinmesi, ihtiyaç duyulan küçük ve yüksek hızlı bir dizel motora olan talebi artırdı.

Dizel motorun daha hızlı çalışmasının sağlanamamasının ana sebebi yakıt besleme sistemiydi. O zamana kadar bilinen tek yöntem, yakıtın sıkıştırılmış hava ile silindirlere üflenmesiydi ki bu motor hızının beklenen yüksek hızlara çıkmasına olanak vermiyordu. Buna ilave olarak, karmaşık bir parça olan hava pompasının büyüklüğünü ve ağırlığını bir binek araçta kullanabilecek ölçülere indirebilmek mümkün olmamıştı.

Günümüze damgasını vuran dizel motoru Rudolf Diesel icat etti. Ama dizel motorlu bir otomobilin üretilmesini olanaklı kılan kişi ise Robert Bosch oldu. 1922 yılının sonlarına doğru Robert Bosch, dizel motorlar için bir yakıt püskürtme sistemi geliştirerek bu sorunu çözmeye karar verdi.

BOSCH DİZELİ EKONOMİK KILDI

Robert Bosch için şartlar uygundu. Kendisi zaten içten yanmalı motorlar konusunda büyük bir tecrübe sahibiydi. Ayrıca, üretim teknikleri onun zamanında Diesel’in dönemine göre oldukça gelişmiş durumdaydı. Bunun yanında yağlama pompalarının üretiminden elde edilen tecrübe de, oldukça yararlı olabilecekti. Bosch yağlayıcıları olarak da bilinen bu pompalar, yakıt enjeksiyon sistemlerinin yaptığı gibi belirli miktarda sıvıyı yüksek basınç altında belirli yerlere taşıma işini gerçekleştiriyordu. Bu ürün sayesinde geliştirme süreci de hızlanmış oldu.

Çalışmaların sonucunda 1923 yılına gelindiğinde Bosch, püskürtme pompaları için bir düzine temel tasarıma sahip bulunuyordu. Aynı yılın ortalarına doğru, motor üzerindeki ilk denemeleri gerçekleştirdi. 1925 yazında pompanın son tasarımı onaylandı ve 1927 yılında ilk üretilen pompalar Bosch fabrikasından çıkmaya başlamıştı bile. Bosch sayesinde dizel motorun evrimi bundan sonra büyük bir hız kazandı. Böylelikle Bosch, motor üreticilerine ticari araçlar, otobüsler ve daha sonra binek araçlarda kullanılmak üzere silindir hacim düşük, yüksek devirli dizel motorların ekonomik üretimini mümkün kılan bir enjeksiyon sistemi buldu.

Kamyonlarını yeni enjeksiyon sistemiyle donatan Man firması Bosch marka enjeksiyon pompalarının ilk alıcısıydı. Bundan sonra hızlı bir gelişme kaydedildi. Ekim 1928’de Bosch, üretim tesisinden çıkan bininci enjeksiyon pompasını üretti. 100 bininci pompa Mart 1934’te üretilirken, Avrupa’nın otomotiv üreticileri de Bosch dizel yakıt sistemlerini kullanmaya başlamışlardı. Bu firmalar arasında Alfa Romeo, Mercedes-Benz, Skoda, Citroen, Peugeot, Renault ve Scania gibi günümüzün önemli üreticileri yer alıyordu.

Bosch, kısa sürede tüm bu üreticiler için enjeksiyon pompası, yakıt ikmal pompası, yakıt filtresi, enjeksiyon memeleri, enjektör kütükleri ve soğuk havalarda motoru çalıştırmak için kızdırma bujisini de içeren komple bir sistem sunar hale geldi. Bu ürün yelpazesine rölantiden tam gaza kadar her sürüş modunda optimum yakıt ölçümü sağlayan dizel regülatörünün de katılmasıyla, Bosch enjeksiyon sistemleri sadece kamyon ve traktörlerde değil, trenler, gemiler, zeplinler hatta uçaklarda bile kullanılmaya başlandı.

İLK DİZEL OTOMOBİL

Binek otomobillerde ise dizel kullanımı henüz gelişmemişti. Enjeksiyon pompaları binek otomobiller için fazla büyükken, küçük pompalara sahip küçük motorlar ise yeterli güç sağlamıyordu. Bosch tarafından bu alanda yürütülen çalışmalar sonucunda, dizele dönüştürülen Stoewer Sedan modeli ile 1937 yılına kadar kamuoyundan gizli olarak 40 bin kilometre yol testi gerçekleştirildi. Ancak ilk seri üretim dizel binek otomobilin yollara çıkması için 1936 yılını beklemek gerekiyordu.

Ticari araçlarda elde edilen tecrübe sonucunda Daimler-Benz, binek otomobillerde kullanılmak üzere 1933 yılında 6 silindirli 3.8 litrelik 82 beygir gücündeki ilk dizel motorunu geliştirdi. Rudolf Diesel tarafından dizel motorun patentinin alınmasından 44 yıl sonra Daimler-Benz, dizel motorlu ilk seri üretim binek otomobil olan 260 D modelini piyasa sundu. 1936 yılında yollara çıkan 260 D modelinde 4 silindirli 2.6 litrelik 45 beygir gücünde bir dizel motor görev yapıyordu. 4 yılda 1967 adetlik 260 D modeli üretilirken, Mercedes-Benz 180 D, 1954-1961 yılları arasında ulaştığı 153 bin 283 adetlik satış rakamıyla dönemin en popüler ticari araç (taksi) modeli oldu.

Dizel araçların sayısındaki artışla birlikte 1950 yılına gelindiğinde Bosch tarafından üretilen parça sayısı 1 milyon adete ulaştı. Ancak, geleneksel sıralı tip pompanın karmaşık üretim aşaması bunları, ucuz küçük otomobiller için fazla pahalı kılıyordu. Bu nedenle Bosch, 1960 yılından itibaren distribütör pompalarına odaklandı. Dizelle çalışan Peugeot 404, Bosch distribütör pompasını kullanan ilk otomobil olurken, pompanın tasarımında varolan bir dizi probleme çözüm getirilememesi nedeniyle projenin devamı bir süre için getirilemedi. Bu beklemenin sebeplerinden biri de geniş müşteri kitlesinin olmamasıydı. En büyük dizel otomobil üreticisi konumundaki Peugeot ve Mercedes-Benz, tercihlerini sıralı tip pompalardan yana kullanıyorlardı.

Volkswagen’in Golf gibi dizelle çalışan küçük ve ekonomik otomobillerle ilgilenmeye başlamasıyla küçük boyutlu ve düşük fiyatlı distribütör pompası bir kez daha kendini piyasada gösterdi. BU parçayı geliştirmeyi hiçbir zaman ihmal etmeyen Bosch, ’VE’ tipi pompaların seri üretimine başladı. 1975 yılında sağlayan Golf dizel modelinin üretimi, dizelle çalışan kompakt otomobillerin üretim sayısında patlamaya neden oldu.

97’DE COMMON-RAIL’LE TANIŞTIK

1996 yılında radyal pistonlu distribütör pompası, 1997’de ise ünlü ’Common-Rail’ sistemi geliştirildi. Fiat’ın yan kuruluşu Elasis ile yapılan işbirliği sonucu geliştirilen bu sistem, yakıtın yüksek basınç altında muhafaza edildiği bir hattı temel alıyordu. Bu da her enjeksiyon süreci için yeterli miktardaki yakıtın her an yüksek basınçta hazır beklemesi anlamına geliyordu. Yüksek basınçla yanma odasına yapılan transferin kayıpsız olmasını sağlayan ’Unit Injector’ sistemi de 1998 yılında piyasaya sürüldü. Sonraki yıllarda ise dizel motoru gittikçe daha popüler oldu ve özellikle otomotiv sektöründe olmak üzere pek çok uygulama sahasında kullanılmaya başlandı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!