Devlet yönetimi seviye ister

Güncelleme Tarihi:

Devlet yönetimi seviye ister
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2003 00:00

POLİTİKACILAR, dünyanın neresinde olursa olsun, tribünlere oynarlar. Sonunda gidip halktan oy istedikleri için bu tür tavırları da doğal karşılanır.Ancak politikacılar devlet yönetimine geldiklerinde gerçekçi olmak, halkın uzun vadeli çıkarlarını düşünmek zorundadırlar. Halkın yani esnafın, işadamının, işçinin, köylünün, memurun, emeklinin, gencin, ihtiyarın ayrı ayrı ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçlarını karşılayacak sözleri duyduklarında memnun olurlar. Ancak bu ihtiyaçlar bazen birbiriyle çelişebildiği gibi, o ülkenin geleceği için alınacak tedbirler, bazı kesimlerden tepki görecek tedbirler de olabilir.Devlet yönetimine gelenlerin vizyon sahibi olmaları, stratejik düşünebilmeleri, makro bakışa sahip olup, mikro çözümleri bu makro bakışın içine oturtabilmeleri gerekir. Çeşitli kesimlerden tepki görseler bile, gerekli tedbirleri alma cesaretine sahip olabilmeleri gerekir. Bununla birlikte, alındığı anda şirin gözükmese de, halkı ileride rahatlatacak, çocuklarının geleceğini kurtaracak, refahını artırıp, daha mutlu olmalarını sağlayacak tedbirler olduğunu da halka anlatabilmeleri gerekir. Yani halka, alınan kararların sonunda onların mutluluğu için alındığını göstermek, kısacası 'doğru önderlik' yapabilmeleri gerekir. Bir devlet yöneticisi, halkın gerici yönlerini, sadece günlük ihtiyaçlarının tatminini amaç edinirse, sonunda, ülkeyi fakirleştirmiş, halkı mutsuz etmiş politikacı çöplüğü içinde yerini alır. Popülizmi amaçlayan politikacıların yeri 'Popülizm batağı' dır.İnsanlar da aslında, kendilerini yönetecek insanları, kendileri gibi düşündükleri için değil, kendi düşüncelerini aşıp ülke yönetimini becereceklerine inandıkları için seçerler. Ve doğru anlatabilirse bir yönetici halka, şimdi ona şirin gözükmese de, aldığı kararın sonunda onun lehine alınan bir karar olduğunu anlatabilir. Tabii, yöneticinin ne yaptığını bilmesi ve adil olması gerekir.Bir ülkeyi yönetenlerin, dünya içinde ülkelerinin alması gereken yeri iyi saptayıp, ona göre strateji oluşturmaları gerekir. Gerçekçi bir strateji saptanamaz ve ona göre hareket edilemezse, giderek gücü artan uluslararası fırtınanın önünde ülkenin savrulmasına mani olunamaz. O fırtınanın attığı yerde ise halk daha da fakirleşir...BİRİKİM ŞART Bütün bunları becerebilmek için 'birikim'in şart olduğu, kesin. Yanı sıra devlet yönetiminde olanların belli bir 'seviye'yi de tutturmaları gerekir. Herhalde bir kasaba esnafı da, kendisi gibi giyinip konuşan, akşam kahvede yaptığı sohbet düzeyinde kalan, birine kızdığı zaman kendisi gibi lanetler okuyup, kendisi gibi sevdiğine elense çeken birinin ülke yönetirken aynı tavır içinde olmasını istemez...Şimdi nereden çıktı bu 'devlet yönetimi' ve 'seviye' işi diyebilirsiniz..'Kasımpaşa tavrı' ile ülke yönetmeye soyunanlar ve bu tavırlarını uluslararası platformlarda bile göstermekten çekinmeyenlerin sayısının giderek artmasının, böyle bir dönemde tehlikeli olmaya başladığını düşünüyoruz. Bayram tatili sırasında çıkan gazetelerde, bu tavrın sergilendiği çok sayıda haber vardı. Vereceğimiz bir-iki örneğin bile, tehlikeli gidişi göstermeye yeteceğini tahmin ediyoruz. Bu haberlerden birine göre; bakan arkadaşına TBMM'de elense çekerek şakalaştığı fotoğraflanan İçişleri Bakanı, istediğine silah ruhsatı vereceği gibi, esnaf odalarının başkanları ve yönetim kurulu üyelerine de silah ruhsatı verilecekmiş.Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, aynı gün bir-kaç gazetede birden çıkan habere göre; ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor'a 'Sen açlık nedir bilir misin?' diye çıkışmış, başka fırçalar da atıp, Taylor'u şoke etmiş. (Bu da en medenilerinden...)Acaba toplantıda başka bir şey konuşulmamış mı? Acaba Taylor o toplantıda neler söylemiş? Bilsek iyi olurdu değil mi?Bir daha tekrarlıyoruz; devlet yönetimi ciddiyet ve seviye ister...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!