Devlet de kemer sıkacak

Güncelleme Tarihi:

Devlet de kemer sıkacak
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 1998 00:00

Haberin Devamı

Memur maaşlarına yapılan yüzde 20 zamma ilaveten, ekim ayında verilecek yüzde 10'luk artışın bütçe hedeflerini bozmadan sağlamak için devlet de kemer sıkacak. Bunun için 3 aşamalı bir planı devreye sokacağını belirten Başbakan Yılmaz, ‘‘Memurdan, çiftçiden, herkesden tasarruf isterken, devlet kendisini müsriflikten uzak tutmakla yükümlüdür’’ dedi.

Başbakan Mesut Yılmaz, yılın son çeyreğinde memur maaşlarında yapılan yüzde 10'luk ek artışın kaynağının 1998 bütçe hedeflerini bozmadan ve ek bütçeye gidilmeden karşılanabilmesi için devlet harcamalarında da, ‘‘Kemerleri sıkma dönemi’’ başlattığını açıkladı. Başbakan Yılmaz, bu çerçevede üç aşamalı bir plan açıkladı:

- Devletin dış teşkilatı yüzde 15 oranında küçültülüyor.

- Tasarruf genelgesi yayınlanarak harcamalar sıkı takibe alınıyor, ağır yaptırımlar getiriliyor.

- Yatırımlar gözden geçiriliyor.

Yılmaz, bu konuda Hürriyet'e yaptığı açıklamada gidilen yeni düzenlemeleri şöyle gerekçelendirdi:

‘‘İki mesaj veriyorum. Birincisi, memur zammına yapılan artıştan dolayı bütçe dengeleri bozulmayacak, ek bütçe yapılmayacaktır. Bunda kararlıyız. İkinci mesaj, bunu sağlamak için devlet kemerini sıkacaktır. Artık devlette kemer sıkma dönemi başlamıştır. Bu hep söylenir de, bu sefer çok ciddi gidiyoruz. Daha şimdiye kadar dışarda kimse dış teşkilatta bu ölçüde bir küçültmeye gidemedi. Memurdan, çiftçiden, herkesden tasarruf isterken, Devlet kendisini müsriflikten uzak tutmakla yükümlüdür.’’

YÜZDE 10 KAYGILANDIRIYOR

Başbakan Yılmaz, Hürriyet'in sorularını yanıtlarken, yaklaşık 120 trilyon tutan yüzde 10'luk artışın kendisini kaygılandırdığını gizlemeyerek, ‘‘Bunu mevcut bütçe kaynakları içerisinde sağlayabilirsek, bütçe dengesini bozmaz. Ek bütçe yapmazsak bunun enflasyon üzerinde herhangi olumsuz bir etkisi olmaz. Ama bu ek bütçe zorunluluğunu getirirse, enflasyon hedeflerimizi değiştirmemiz gerekecekti’’ dedi. Yılmaz, bu noktada IMF nezdinde sağlanan güvenin yitirilmemesi gerektiğini vurgulayarak, ‘‘IMF anlaşmasında gözükmeyen bu harcamayı bütçe içerisinde karşılayabildiğimiz takdirde, IMF'ye bunu anlatabilmemiz mümkündür. Ama bu artışın karşılıksız olması halinde bunu IMF'ye anlatamazsın. O zaman programımızın güvenilirliği, hükümetinde bu konuda yarattığı güven tamamen kaybolur’’ diye konuştu.

300 TRİLYON TEHLİKEDE

Bütçe hedeflerinin tutturulması konusunda Yılmaz'ı kaygılandıran ve ‘‘hesapta olmayan’’ iki gelişme var. Bunlardan birincisi, uğranılan sel ve deprem felaketinin bütçeye getirdiği ek yük. İkincisi ise Danıştay'ın enerji özelleştirmelerini Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi kararı. Yılmaz, bu iki gelişmenin bütçeye etkilerini değerlendirirken, ‘‘Enerji özelleştirmesinin askıya alınması bizim bilhassa altyapı yatırımlarının finansmanı ile ilgili planlarımızı alt üst etti. Dolayısıyla 1998 yılı bütçesinde bizim özelleştirme gelirlerinden yatırımların finansmanı için kullanmayı planladığımız 380 trilyon lira şu anda tehlikeye girmiştir’’ dedi. Başbakan, ‘‘Memur zammının getirdiği artış ve hesapta olmayan bu iki faktöre rağmen enflasyon hedefini tutturabilmemiz için ilave bir çabaya ihtiyacımız var’’ dedikten sonra bu çabayı şöyle açıkladı:

- Maliye Bakanı ile Dışişleri Bakanı'nın dış harcamalarda tasarrufa gidilmesine ilişkin bir çalışmasını onayladım. Bu onaya göre, dış teşkilatta 1 büyükelçilik, 2 daimi temsilcilik, 5 başkonsolosluk kapatılıyor. 78 tane ihtisas birimini kapatılıyor. Kadro olarak da toplam 405 dış kadroyu, 185 sözleşmeli kadroyu iptal ediyoruz. Sayı toplam itibarı ile 590. Bunun yıllık tasarrufu 31.1 milyon dolar. Buna ek olarak yurtdışındaki kuruluşların daha verimli çalışmasını sağlayacak bir çalışmayı yürütüyoruz. Yurtdışındaki bazı kuruluşları aynı mekan altında toplayacağız. İhtiyaç fazlası taşıtları tespit ediyoruz. Bunları tasfiye edeceğiz. Bunlar da yürürlüğe girdiği zaman bu tasarruf miktarı daha da artacaktır. Burada getirdiğimiz daralma, tüm dış teşkilatın yüzde 15'ine tekabül ediyor.

HERKES ÇİÇEK GÖNDEREMEYECEK

- Benim bir tasarruf genelgem var. Bu tasarruf genelgesini yeniden gözden geçiriyorum. Burada da yüzde 15 azaltmaya gidiyoruz. Aslında her Başbakan bir tasarruf genelgesi yayınlar. Fakat biliyorum ki, buna harfiyen uyulmuyor. Şimdi yeni bir genelge ile iki tedbir alıyorum. Birincisi, kapsamını genişletiyorum. Mesela, bundan sonra bakanlar dışında hiç kimse çiçek gönderemiyecek. Cenazeye, düğüne gönderirse cebinden gönderecek. Buna benzer yeni kalemler koyuyorum. Yakıt giderleri, haberleşme telefon giderleri gibi... İlaveten, bu tasarrufa uyulmasını çok yakından izleyeceğim. Uymayanlar hakkında çok ciddi müeyyide uygulayacağım.

- Yatırımların finansmanını da gözden geçiriyoruz. Yatırımları yeniden masaya yatırdık. Önce stratejik yatırımları belirliyoruz. Stratejik olan yatırımları Kamu Ortaklığı Fonu kapsamına alacağız. Özelleştirme gelirlerini bu fona aktarıp, stratejik yatırımları buradan finanse edeceğiz. Bu çerçevede Petrol Ofisi ve İş Bankası'ndan gelecek parayı bu fona aktaracağız. Bir yandan da yatırımları revize ediyoruz.

Başbakan'ın arka odası

Başbakan Mesut Yılmaz, Ankara Temsilcimiz Sedat Ergin'i eski Başbakanlık binasındaki resmi makam odasının hemen bitişiğindeki özel çalışma odasında kabul etti. Burası, yaklaşık 12 metrekare büyüklüğünde dikdörtgen şeklinde küçük bir oda. Yılmaz, resmi bir kabulü olmadığı zaman bu küçük mekanı yeğliyor, öğle yemeklerini odadaki küçük yuvarlak masada yiyor. Sade bir şekilde döşenmiş olan odanın eşyaları Kelebek Mobilya'dan sipariş edilmiş. Kapının yanındaki duvarda Fikret Mualla'nın üç tablosu yer alıyor. Bu mekanın ilginç bir öyküsü de var. Odanın arkasındaki tuvalet Necmettin Erbakan'ın Başbakanlığı döneminde alafrangadan alaturkaya çevrilmişti. Yılmaz'ın odaya ayak basmasıyla birlikte yapılan ilk düzenlemelerden biri, yeniden alafranga tuvalete dönüş oldu. Ayrıca ibrik ile maşrapa da kaldırıldı.

Ford'u ret, delilik

Ford ile Koç grubunun dev otomotiv projesini savunan Başbakan Yılmaz, ‘‘Böyle bir projeyi bu şartlarda desteklememek için, eğer kötü niyet yoksa, deli olmak lazım’’ dedi.

‘Bu konuda bir eksikliğimiz olduğunu baştan kabul ediyorum. Biz Türkiye olarak henüz daha bu uygulamalara pek alışık değiliz.’

Başbakan Mesut Yılmaz, Ford-Koç ortaklığının Kocaeli'de tasarladığı dev otomotiv projesi için sağladığı yatırım kolaylıkların yarattığı tepkileri değerlendirirken söze bu şekilde giriyor.

Yılmaz'ın bu projeyi kafasına koymasının gerisinde 1996 yılında Japon Toyota firmasının Sabancı ortaklığı ile kurmak istediği benzer bir tesisin Fransız Hükümeti'nin bedava arsa tahsis etmesi sonucu Fransa'ya kaptırılması yatıyor. Ford yöneticileri, kendisine İstanbul ile Bursa arasında deniz kıyısında bir arsa talebinde bulunduklarında, Yılmaz, hükümet olarak her türlü yardımı yapacakları taahhüdünde bulunuyor. Başbakan, ardından Gemlik'te bulunan ilk arsanın öyküsünü şöyle anlatıyor:

‘‘Koç Grubu, Gemlik'te denize cepheli ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na tahsisli bir arazi olduğunu, komutanlık bu araziyi devredebilirse, buranın çok uygun olduğunu söyledi. Biz Genelkurmay'a konuyu yazdık. Bize gelen cevap, orada köpek çiftliği olduğu, köpek eğitimi yapıldığı için buranın tahsisinin uygun olmadığıydı.’’

Araylışlar devam ediyor ve Seka'nın Gölcük'ün yakınındaki arazisi ideal bulunuyor. Bu kez arazinin devriyle ilgili hukuki pürüzler çıkıyor:

‘‘Araziyi devredebilmek için evvela Seka'nın kendi statüsünde değişiklik yapmak gerekti. YPK'da bunu yaptık. Sonra konu Bakanlar Kuruluna geldi. Bu konunun satış yerine bilabedel devrinin yasal açıdan daha uygun olduğu görüşüne varıldı. Eğer satış yaparsanız bir bedel koymanız gerekir. Bu takdirde bu bedelin uygun olup olmadığı konusunda yargı denetimine tabi olursunuz. O zaman farklı bir yol izledik. Bakanlar Kurulu'nun bilabedel tahsis ve devir yetkisi vardır. Bu yetkiyi kullandık.’’

Ford grubu, araziyi bedava istememiştir. Yatırımda arazi bedeli olarak harcamayı tasarladığı miktar 10 milyon dolar dolayındadır. Ancak satış değil, devir söz konusu olunca yaratıcı bir formül bulunması gerekir. Yılmaz, bu formülü şöyle anlatıyor:

‘‘Biz arazi devrinin kamuoyunda yaratacağı etkileri dikkate alarak Koç Grubu'na dedik ki: Biz yabancı yatırımcıyı teşvik etmek için tıpkı Fransa'nın Toyota'ya yaptığı gibi size bu araziye bilabedel verelim. Ama siz Türkiye'nin en büyük grubusunuz. Sizin bu arsa içinde öngördüğünüz bir değer var. Siz bize bu değerden az olmamak kaydıyla bu bölgede bu yatırımla da entegre olacak bazı eğitim yatırımlarını taahhüt edin.’’

KOÇ'UN TAAHHÜTLERİ

Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli Valiliği ve Koç Grubu arasında yapılılan görüşmeler bir protokolle sonuçlanır.

Koç Grubu, bu çerçevede şu taahhütleri üstlenir:

- Fabrika arazisi içerisinde Kocaeli Üniversitesi'ne bağlı bir meslek yüksek okulu kurulması, okulun fabrika ile entegre olarak çalışması, otomatik istihdam sağlanması.

- Kocaeli Üniversitesi'nin Aslanbey'deki kampüsüne bir toplantı salonu ve bir sosyal tesis inşa edilmesi.

- Kocaeli Üniversitesi'nin yeni yapılacak olan Tıp Fakültesi Hastanesi'nin inşası.

- İhsaniye'deki meslek yüksek okulunun inşaatının tamamlanması.

- Fabrikanın bulunacağı Gölcük'te bir Anadolu lisesi inşası.

- Halkın ve çevredeki spor kluplerinin yararlanabilmesi için arazinin denize bitişik olan bölümünde spor tesisleri, kapalı spor salonu, park ve dinlenme yerlerinin yapımı.

Yılmaz, ‘‘bunları toplarsanız, bunlar aslında arsanın değerinden de fazladır’’ diye ekliyor.

Yılmaz, sözlerini şöyle noktalıyor:

‘Aslına bakarsan, böyle bir projeyi bu şartlarda desteklememek için eğer kötü niyet yoksa, deli olmak lazım...’’

Genelkurmay vermemiş

Koç Grubu, Ford'la yapacağı dev otomobil yatırımı için Gölcük'teki arazinden önce Gemlik'teki araziyi istemiş. Ancak Gemlik'teki arazi Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na ait olduğu için konu Genelkurmay'a ilettilmiş. Genelkurmay ise orada köpek eğitimi yapıldığı için arsanın Koç'a tahsisinin uygun olmadığını bildirmiş.

THY satılacak

Başbakan Mesut Yılmaz, bütçe hedeflerini tutturabilmek amacıyla hükümetin özelleştirmeye hız vereceğini de açıklayarak, ‘‘Önümüzdeki dönemde süratle Türk Hava Yolları, TÜPRAŞ, Telekom ve İskenderun Demir-Çelik özelleştirmelerini devreye sokacağız. Bunları bu seneden önce bitirmeyi hedefliyoruz’’ dedi.

550 milyon dolar girecek

Başbakan Mesut Yılmaz, dev proje için Koç Grubu'nun çevreyi koruyucu bütün önlemleri almayı taahhüt ettiğini de söyledi. Yılmaz, projenin ekonomik boyutunu da şöyle anlatıyor: ‘‘Bu yatırım Türkiye'ye 550 milyon dolarlık yabancı sermaye getirecektir. Şu ana kadar yabancı sermaye olarak sanayi alanında Türkiye'ye gelen en büyük kaynaktır. 4000 kişiye iş imkanı sağlayacaktır. 1 milyar dolar ihracat geliri sağlayacaktır. Üretimi tümüyle ihracata dönüktür. Ve Ford'un şu anda dünyada üretmediği yeni bir model üretilecektir. Bu Türk otomativ sanayi için dev bir adımdır.’’ Yılmaz, dev yatırıma karşı çıkan çevreci kuruluşlara da çattı. Yılmaz, ‘‘Çevre konusu Türkiye'de artık bir istismar konusu haline dönüşmüştür’’ dedi.

Dışişleri teşkilatı yüzde 15 küçülecek

Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in ortaklaşa yürüttükleri çalışma sonucunda Türkiye'nin yurtdışı teşkilatında yüzde 15 oranında küçülme getirecek tasarruf önlemleri şunlar:

Somali Büyükelçiliği, Dünya Tarım Örgütü ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü nezdindeki daimi temsilcilikler ile Johannesburg (Güney Afrika), Mezar-ı Şerif (Afganistan), Leipzig (Almanya), Cenevre (İsviçre) ve Napoli (İtalya) başkonsoloslukları kapatılıyor.

Bunun yanısıra, Dışişleri teşkilatı dışında muhtelif bakanlık ve bürokratik birimlere ait yurtdışında bulunan 78 ihtisas birimi kapatılıyor.

Dışişleri hariç, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müşavirlik ve ateşelik birimlerinin personel ihtiyacını teminen ihdas edilen 841 kadronun yüzde 48 oranına tekabül eden 408 adedi iptal ediliyor.

Dış temsilcilik ve ihtisas birimlerinde kullanılmak üzere ihdas edilen 2448 sözleşmeli personel pozisyonunun yüzde 8'ine tekabül eden 185 adedi iptal ediliyor.

Aynı kentte olup, ayrı mekanlarda çalışan temsilciliklerin aynı mekan altında birlişterilmesi üç ay içinde tamamlanacak.

Taşıtlardan ihtiyaç fazlası olanlar üç ay içinde tasfiye edilecek.

Milli Savunma Bakanlığı ile KİT'lerin yurtdışı birimleri ile kadroları üç ay içinde komisyonlarca incelenecek.

Enerjide Anayasa Mahkemesi umudu

Başbakan Mesut Yılmaz'ı 1998 bütçe hedefleri açısından en çok kaygılandıran konuların başında enerji özelleştirmelerinin yargıya takılması geliyor. Yılmaz, ‘‘Enerji özelleştirmelerini bu sene yetiştirmeye çalışacağız’’ dedikten sonra buradaki pürüzü gizlemiyor:

‘‘Anayasa Mahkemesi'nin bu hafta dosyayı görüşme ihtimali var. Eğer bu hafta görüşüp karar verirse, Danıştay'da da nöbetçi dairenin ülke menfaati için adli tatilde karar alma yetkisi var. O yetkiyi kullanırsa, biz o zaman sene sonundan önce bu kaynağı da almış olacağız. Bu sözleşmeler Danıştay'dan onaylandıktan sonra bunların tekemmül etmesi ve bedellerinin tahsil edilmesi birkaç aylık zamanı alacaktır.’’

Anayasa Mahkemesi'nin kararı olumlu çıkar mı?

Yılmaz, bu konuda iyimser konuşuyor:

‘‘Müspet olduğuna kesin kanaatimiz var. Zaten Danıştay'dan 9-8 çıkmıştı. Anayasa Mahkemesi'nin mütaalası kesin böyle bir şey olmaz.’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!