Devlet Bahçeli grup toplantısında konuştu

Güncelleme Tarihi:

Devlet Bahçeli grup toplantısında konuştu
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2010 12:42

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bundan sonra siyasi gelişmelerin seyri nasıl olursa olsun AKP'den kurtuluş için geriye sayım başlamıştır. Kaçış yolu yoktur” dedi.

Haberin Devamı

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Karadon maden ocağında meydana gelen grizu patlaması sonucu 30 işçinin hayatını kaybetmesinin herkesi derinden üzdüğünü kaydetti.

Bu olayın nedenlerinin idari, teknik ve hukuki tüm boyutlarıyla araştırılarak sorumlularının ve sorun alanlarının ortaya çıkarılması gerektiğini ifade eden Bahçeli, “Devlet, hakkın rahmetine kavuşan işçi kardeşlerimizin yakınlarının mağdur olmaması için her türlü tedbiri devreye sokmalıdır” dedi.

Anayasa değişiklik paketinin kabulü sırasında, AK Parti'li milletvekillerinin “birbirleriyle sarmaş dolaş olurken, dışarıda ağır sorunların milleti çaresizlik sarmalına mahkumiyete devam ettiğini” savunan Bahçeli, “Bu aşamadan sonra bundan önceki görüşleri ne olursa olsun herkes yapılacak referandumun sonucuna saygı duymak mecburiyetindedir” diye konuştu.

CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurduğunu, bunun “tıpkı AKP anayasa değişikliklerinin tek taraflı olarak onaylanması kadar meşru ve yasal olduğu” görüşünü savunan Bahçeli, “Ancak, bundan önceki girişimlerin sonuçlarına bakarsak, Anayasa Mahkemesine müracaatlardan karar aşamasına kadar geçen süreçlerin iktidar zihniyetine siyasi yığınak oluşturduğu görülecektir” dedi.

Bahçeli, “Anayasa Mahkemesinden çıkacak muhtemel bir iptal kararının neden olacağı yeni istismar sahaları ve kutuplaştırma vasıtaları, yaklaşan genel seçimlerin sonuçlarını etkileyecek gelişmeleri de başlatacağını” dile getirdi.

Türkiye'nin uzun zamandır erken genel seçimin bütün şartlarını taşıdığını ileri süren Bahçeli, “Bundan sonra siyasi gelişmelerin seyri nasıl olursa olsun AKP'den kurtuluş için geriye sayım başlamıştır. Kaçış yolu yoktur” diye konuştu.

Anayasa görüşmeleri sırasında MHP'li milletvekillerinin doğru bildiğini, doğru üslupla ve doğru yöntemlerle sonuna kadar inançla savunduğunu anlatan Bahçeli, “Her görüşmenin sonunda yapılan oylamada hür iradenizi ortaya koydunuz ve hiçbir fire vermeden 'hayır' kararınızı tarihin tanıklığına emanet ettiniz. Milletimiz için verdiğiniz mücadele, siyasetimizin geleceği için gösterdiğiniz kararlılık unutulmayacaktır. Hepinizle iftihar ediyorum. Hepinize partim ve şahsım adına teşekkür ediyorum” dedi.

Bahçeli, şunları kaydetti:

“En zor anlarımızda bile duvar diplerinden sürünerek geçenlerin, yer altına sinerek bizi görmezden gelenlerin, şimdi darbe karşıtlığımızı ve acılarımızı kullanarak şerefli geçmişimize atıflarda bulunmaya çalışmaları tam bir iki yüzlülük ve alçaklıktır.

Elbette ki siyasete dışarıdan müdahalenin eleştirisinde, reddiyesinde ve hesaba çekilmesinde zaman aşımı veya tarihin akışı gibi bahaneleri benimsemeyiz. Ancak, otuz yıl önce nasıl büyük mağduriyetlere neden olduğunu yaşayarak bildiğimiz bir dönemi mahkum edeceğiz derken, Türkiyemizin ve büyük Türk milletinin geleceğini de AKP eliyle bölünmeye, çürümeye, parçalanmaya, ayrışmaya ve kargaşaya mahkûm edemeyiz.

Açılım denen yıkımdan vazgeçildiğine dair bir işaret görmeden, kimliklerin tahrikine yönelik ihanet arayışları son bulmadan, sözde tarihi sorgulama adına konulan tuzaklara düşemeyiz. Geçmişle hesaplaşacağız derken milletimizin geleceğini kaybedemeyiz. Kimse, milliyetçi hareketten bedeli ne olursa olsun böylesi bir oyunda figüran olmasını bekleyemez.”

İRAN İLE İLİŞKİLER

Dış politika konusunda da iktidara eleştiriler yönelten Bahçeli, “AKP zihniyetinin Kıbrıs, Irak, Ermenistan, Yunanistan gibi alanlarda taviz üstüne taviz vererek veya vermeye hazır olduğunu ilan ederek yürüttüğü tek taraflı ilişki modelinin geldiği ve ulaştığı yer ortadadır” diye konuştu.

Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ekümenik Patrikhane tanımından rahatsızlık duymamak, Heybeliada Ruhban Okulunu açma teşebbüsleri, cemaati bile olmayan tarihi Ermeni kiliselerini onarıp ibadete ve ayine açma hevesleri, tarihi hadiselerde ecdadı faşizan olmakla suçlamak bu düşkünlüğün yapı taşlarıdır.

Buna şimdi de İran ile ilişkilerimiz dahil olmuş, Türkiye küresel gücün kendisine verdiği ev ödevini yapmaya soyunmuştur. Kısa vadede olumlu gibi görünmesine rağmen, orta ve uzun vadede İran ile ilişkilerimizi çıkmaza sokacak bu gelişmenin arkasındaki oyunu görmek lazımdır.

Elbette kalıcı ve güven verici bağımsız kararlarla, gereken hallerde arabulucu olmak, barış ve dostluğun devamında rol oynamak gerekebilir ve olmalıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, yine baştan beri ifade ettiğimiz başkent Ankara merkezli bir vizyonun kararlarımıza yön vermiş olmasıdır. Komşu bir ülkede üretim aşamasına yaklaşılmış nükleer silaha karşı çıkmak başka bir gerekçedir, bunu küresel gücün talebi ve baskısı ile yapmak başka bir sonuçtur.

İran'da henüz olgunlaşma sürecine giren nükleer silah aşamasını önlemeye diplomasiyle çabalamak ayrı bir gelişmedir, buna karşılık aynı mesafede olan İsrail'in sahip olduğu nükleer silahlara gözyummak farklı bir bakıştır.

Özellikle Irak'ın işgalinden sonraki gelişmelerin ABD üzerindeki tahribatı, Afganistan'da küresel gücün yaşadığı büyük zorluklar bu ülkenin
İran üzerindeki yaptırımlarını zayıflatmış ve geciktirmiştir. Komşumuzdaki bir nükleer silahın varlığı tabidir ki bizim için de bir tehdit unsuru olacaktır. Ancak ABD'nin kaygısı ne Türk milleti ne de bölge güvenliğidir. Maksat mütecaviz bir İran'a karşı İsrail'e güvenlik kuşağı oluşturmaktır.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Yüksek  işsizlik, Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşlarının eseri olarak hatırlanacaktır”  dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada,  “siyasetteki çalkantı, toplumdaki erozyon, ahlaktaki yozlaşma, değerlerdeki  zedelenme hallerinin ekonomik ilişkilere de doğrudan doğruya sirayet ettiğini”  söyledi.

AK Parti hükümetinin önem ve önceliğinde olmayan ekonomik sorunların,  sosyal ve siyasal olumsuzluklarla birleşince endişe verici bir istikrarsızlık  kaynağı haline geldiğini savunan Bahçeli, “Yakın tarihimiz bunların örnekleriyle  doludur” diye konuştu.

“Buna rağmen, her şeyin iyi olduğuna dair sakat görüşü sürekli gündemde  tutarak, ikiyüzlü ve yalan bataklığına saplanan mevcut siyasi zihniyet kadar,  demokrasi tarihimizdeki hiçbir hükümet bu denli gerçeklerle bağını  koparmamıştır” diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

“AKP hükümeti, beceriksizliklerinin gerekçesini kendi dışındaki  faktörlere yüklemiş, olağan gelişmelerden kaynaklanan pozitif ilerlemeleri ise  başarı diye kendisine mal etmiştir. Bu siyasi çaresizliği ve kurnazlığı,  ekonomide biriken ve yığılan sorunlara yönelik tutum ve değerlendirmelerinde  fazlasıyla görmek mümkün olmuştur. Geçtiğimiz yıldaki tesirinden dolayı,  milletimizi çok zor şartlar altında bırakan ekonomik krizin; geri püskürtülmesi  için doğru, düzgün ve kararlı adımlar atılamadığı hepimizce malumdur.  Sokaklardaki insanımızın çaresiz bakışlarında ve çektiği ıstırapların merkezinde,  AKP hükümetinin vurdumduymazlığı ve krizi ciddiye almaması vardır ve görmek  isteyenleri çok hazin örnekler vatanımızın her köşesinde beklemektedir.  Tarlalarında hayallerini bırakan, kapanan iş yerlerinde umutlarını yitiren,  cebinde parası olmadığından marketlere girecek gücünü kaybeden vatandaşlarımızın  içler acısı hallerinin müsebbibi, elbette AKP zihniyetinden başkası değildir.”
       
İŞSİZLİK

İşsizliğin, en büyük sorun olarak ortada olduğunu ifade eden Bahçeli,  sorunun ağırlığından hiçbir şey kaybetmediğini söyledi.

Resmi olarak yüzde 14,4 oranında bulunan işsizliğin izah edilecek ve  anlatılacak hiçbir tarafı bulunmadığını savunan Bahçeli, “Başarısızlık ortadadır  ve yüksek işsizlik Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşlarının eseri olarak  hatırlanacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde işsizlik karşısında pes etmiş bir  iktidar yoktur. Çaresizliğini itiraf eden, bu sorunun üstesinden gelemeyeceğini  ikrar eden bir hükümet de bulunmamaktadır” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, madencilerin toprak altında kalmasını  doğal gördüğünü öne süren Bahçeli, “Değişik vesilelerle, 'herkese iş bulunacak  diye bir kaide yoktur' diyerek de milyonlarca vatandaşımızı tek kelimeyle  sefalete itmeyi doğal görmüştür' dedi.

Ülkede, resmi rakamlara göre 3 milyon 564 bine yakın işsiz bulunduğunu  ifade eden Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

“Ülkemizde, işsizliğin açtığı derin yaraya mazeret arayışları 'ne  yapalım, işsizlik başka ülkelerde de var' bahaneleri olsa olsa siyasi ahlaktan  nasibini alamamışların bir yerlere sığınma telaşıdır. Daha da vahimi, iş  aramayıp, çalışmaya hazır olanlarla birlikte 6 milyona yaklaşan işsiz sayımızın  azaltılması yönünde fantezi teklifler dışında, hükümet tarafından hiçbir değerli  çözüm, katkı ve ekonomik hamle yapılmamıştır. Başbakan Erdoğan'ın yakınları  arasında işsizlik sorununu yaşayan bulunmadığından kendisinin bu konuyla ilgili  bir gündemi de yoktur.

Haberin Devamı

Nasıl olsa ülkemiz bütün kaynaklarıyla AKP hanedanını beslemekte ve  palazlandırmaktadır. Çiftçimiz köyünde Başbakan Erdoğan daha çok gezsin, yesin,  içsin diye çalışmaktadır. Esnafımız, AKP'nin bıyığı yeni terleyenlerinin iş  kurmaları, ticaret yapmaları için olmayan kazançlarının vergilerini vermektedir.  Emeklimiz, işçimiz yandaşların daha çok ihale alması için çile çekmektedir. Bu  ahlaksız ve en ufak olumlu tarafı olmayan yozlaşmış zihniyetin işsizimizin  derdini anlaması ve yanında olması mümkün değildir.”

Bahçeli, partisinin işsizliğin giderilmesine yönelik tekliflerinden  bazılarını şöyle sıraladı:

“-İşsizlikle mücadelenin esası, istihdam odaklı sürdürülebilir büyümenin  gerçekleştirilmesine, istihdam edilebilirlik düzeyinin yükseltilmesine ve  girişimci odaklı piyasasının tesis edilmesine bağlı olmalıdır.

-Ülkemizin sahip olduğu bütün üretim faktörlerinin etkin ve verimli bir  şekilde, en üst düzeyde üretim sürecine dahil edileceği ve tam istihdamı esas  alan Milli Ekonomi Programı uygulamaya konulmalıdır.

- Rant ekonomisinden yatırım-üretim-istihdamı sürekli artırmayı öngören  üretim ekonomisine geçilmelidir.

-Özel teşebbüssün uzun vadeli yatırım kararları alabileceği yatırım  iklimi oluşturulmalı, küçük ve orta ölçekli işletmeler desteklenerek, doğrudan  yabancı sermayenin katma değer ve istihdam yaratmak üzere yapacağı yatırımlar  özendirilmelidir.

-Ekonomik önlemlerin yanı sıra iş gücü piyasası tedbirleriyle birlikte  sosyal politikalar da gözden geçirilmelidir.

-İşsizlik ödeneklerinin ve sosyal yardımların kapsamının genişletilmesi  yoluyla, sosyal güvenlik ağları güçlendirilmeli, iş arayanların iş bulmasına  yardım edecek aktif iş gücü piyasası programlarına yönelik kaynaklar  artırılmalıdır.

 -Yatırımı ve verimliliği teşvik etmeyi amaçlayan uygun kredi imkanlarının  sunulması sağlanmalı ve iş gücü sektörler arası gözden geçirmeyle yeniden  yapılandırılmalıdır.”
       

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!