Derviş'ten mideye

Güncelleme Tarihi:

Dervişten mideye
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2001 00:00

MEVSİMLERDEN yaz ve günlerden cumartesi ya, ‘havaiyat’ yazmak isterdim. Örneğin, Hülya Avşar'ın zevcine veya Steffi Graf'ın hamileliğine dair...Ama mümkün mü? ‘Ciddi’ konular diz boyu ve bunları ıskalarsam hem kendimi suçlu hissederim, hem de siz bana ‘bu adam bizi maytaba alıyor’ dersiniz.Hangi birinden söz etmeli ki?* * *BELKİ, demokrasi ve özgürlük ülkelerinde ‘istenmeyen adam’ ilan edildiği için oralardan kışkışlanan ya da ancak gizlice ‘cö’ diyebilen İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u, sanki hazretin meymenetsiz suratını seyretmek bizim üzerimize vazifeymiş gibi, Ağustos ayında ala ve valayla ağırlayacak olmamızdan...Belki de, cesur ve gerçekçi TÜSİAD'ın atmış milyonluk Türkiye'nin kaderini taşra avukatı kurnazlığıyla hanidir parmağında oynatan ve müzakere deyince ortadan vın olan Rauf Denktaş'a ‘artık masaya otur’ çağrısı yapmasından...Ama yok, bugünkü yazımda dünkü ‘Milliyet’in manşetinde yer alan ve ayağını kaydırmak için çevrilen tüm dalaveralara rağmen, büyük halk çoğunluğunun Kemal Derviş'i desteklediğini ortaya koyan kamuoyu taramasından yola çıkayım...* * *DESTEKLER ya! Söz konusu desteği açıklamak için ‘işte halkımız da uyandı’ türünden hamaset edebiyatı parçalayacak değilim.Fakat şüphesiz, o halk şimdilerde durumun az biraz farkında.Zira, yukarıdan aşağıya doğru, ‘bir lokma bir hırka’ ideolojisinin ışıksız Cumhurbaşkanı; hayaller ve ihtiyarlıklar aleminin sanal Başbakanı; ‘bocalama kaptan, ben gidemem’ debelenmesinin yamalı hükümeti; kuru sıkı palavrasyon ‘milliyetçiliğinin’ garip partisi ve duraganlığın ve cumburlopçuluğun zapti bürokrasisi karın doyurmuyor. Halk bunu bizzat kendi gözleriyle görüyor.Görüyor ne kelime, o karnında artık açlığın gurultusunu hissediyor.Kesesinde eriyen enflasyon banknotunun Ankara'nın dar ufkunu sınırlayan bozkır ateşine atılmasını ise hayret, öfke ve çaresizlikle seyrediyor.Yani, Türkiye kamuoyunun, köhneliğe karşı yeniliği; atmasyonculuğa karşı gerçekçiliği; hilebazlığa karşı dürüstlüğü; kapanıklığa karşı açıklığı temsil eden Derviş'i destekliyor olması, özünde bir ‘mide sorunu’nu yansıtıyor.Başka bir deyişle, ‘halkın uyanışı’, halkın bugüne dek sınadığı şeylerin on para etmediğini bizzat kendi boş karnında anlamasından kaynaklanıyor.* * *ÇÖKMEKTE olan ve kaçınılmaz olarak çökecek olan şey, ‘s-i-s-t-e-m’dir.İktisadi ve siyasi sistemin çok ötesinde, şu an yaşadığımız süreç aynı zamanda, ülkemizi belirleyen ‘zihin sistemi’nin de çöküşünü yansıtmaktadır.Müthiş zelzeleyle ‘Duvar’ın yıkıldığını ve bu yıkımın evrensel olduğunu anlamayan; anlamak istemeyen; anlamayı reddeden; dolayısıyla da kendi beyninin etrafına hala eski duvarı örmekte ısrar ederek bunun arkasına sığınabileceğini sanan düşünce paradigması, ecele çare yok, şimdi o evrensel zelzelenin tuzla buz ettiği beton blokların altında can çekişmektedir.‘Zihin sistemi’nin çöküşü ise yekparedir. En kaymak ‘Ankara ricali’nden en avam ‘halk tabakası’na kadar toplumun bütün katmanlarını etkilemektedir.Ama şüphesiz, dünyanın kışkışladığı bir Şaron'a kucak açmaktan, uzlaşmaya yanaşmaz bir Denktaş'ın sırtını sıvazlamaya dek, yaşanan yıkım sürecine rağmen ‘duvar’ın o köhne ‘zihin sistemi’ bir müddet daha ağırlığını hissettirecektir.Fakat bunlar artık sondur. Tekne kazıntısı reflekslerdir.Halk Derviş'in şahsında simgeleşen yeniliği, dürüstlüğü, gerçekçiliği ve açıklığı desteklemektedir zira ‘zihni uyanış’ın arkasında midevi açlık vardır.Ve, genel kuraldır, midesi boş olanların kafası, o mideyi mutlaka doyurmak için dolu olmak zorundadır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!