Derviş'in askeri merkezde ne işi var

Güncelleme Tarihi:

Dervişin askeri merkezde ne işi var
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2001 00:00

SEDAT Ergin'in 12 Ekim günü yazdığı yazının ne anlama geldiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Ergin o günkü yazısında Devlet Bakanı Kemal Derviş'in Washington'daki temaslarını anlatıyor.Derviş, Washington'a Amerikan Hazine Bakanı ile IMF ve Dünya Bankası yöneticileriyle görüşmeye gitmiştir.OLD EXECUTIVE BUILDINGAncak 16 Eylül günü, daha önceden belirlenen programında bulunmayan bir Amerikalı yetkilinin kapısından içeri girer.Gittiği yer Beyaz Saray'ın hemen yanındaki ‘‘Old Executive Building’’tir.Görüştüğü kişi ise ABD'nin iki numarası, Dick Cheney'dir.Cheney'nin bugün için çok önemli bir misyonu vardır.ABD'nin Afganistan operasyonunun komuta merkezinin başındaki kişidir.Baba Bush döneminde Körfez Savaşı'nın komuta merkezinde de Savunma Bakanı olarak o oturuyordu.Dolayısıyla uluslararası bir askeri harekátta ‘‘kim kimdir’’ tablosunu en iyi bilen insanlardan birisi odur.Derviş neden askeri komuta merkezine gitti? Bu sorunun cevabı, Derviş'in Cheney'den önce yaptığı görüşmelerde yatmaktadır.Derviş önce ABD'nin Hazine Bakanı Paul O'Neill'le görüşür.Tabii gündeminin tek maddesi ‘‘Türkiye'ye yardımdır’’.Ancak O'Neill ona şunu söyler:‘‘Mali destek konusunda en önemli araç, uluslararası finans kuruluşlarıdır.’’ANLAYACAK BİRİBunun anlamı açıktır. Amerikalı bakan, ‘‘Benden zırnık alamazsın. Git derdini IMF'ye anlat’’ demektedir.Yani, 11 Eylül'de kulelere çarpan uçaklar ve Afganistan operasyonu, O'Neill'in kafasını hiç değiştirmemiştir.IMF ve Dünya Bankası yetkilileri de 11 Eylül'den hiç etkilenmemişlerdir.Onlar için ekonominin katı gerçeklerinden başka hiçbir gerçek yoktur.Bu durumda Derviş'in, ‘‘Türkiye'nin önemini anlayacak’’ birine ihtiyacı vardır.O da ‘‘komuta merkezinin’’ başında oturan Cheney'dir.Derviş, Başkan Yardımcısı'nın yanından çıktıktan sonra bir basın toplantısı düzenler.Orada söylediği şu sözler o günlerde pek dikkati çekmemiştir:‘‘ABD'nin terörist saldırılara çok sert ve kapsamlı bir cevap vereceğini düşünüyorum. Bu dönemde Türkiye'nin önemi çok artmıştır. Türkiye'nin, bir NATO ülkesi olarak, terörden çok çekmiş bir ülke olarak uluslararası terörle mücadele çalışmalarına şartsız destek vermesi gerekir.’’Bu sözler, ekonomiden sorumlu bir bakanın söyleyeceği sözler değildi. Ama Başkan Yardımcısı Cheney, bu sözlerin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu.O nedenle o günlerde herkes karamsar yazılar yazarken, Ankara kadar Washington'u da çok iyi okuyan Sedat Ergin yazısını şu cümlelerle bitiriyordu:‘‘ABD'nin bir savaş döneminde Türkiye'nin içte bir siyasi istikrarsızlık dönemine girmesine tahammülü yoktur.Dolayısıyla Derviş'in ekonomik talepleriyle ABD'nin mevcut konjonktürde Türkiye'deki çıkarları arasında makul bir denge noktası eninde sonunda şekillenecektir.’’Nitekim şekillendi de...ASIL SORUŞimdi gelelim asıl soruya.Türkiye, Körfez Savaşı'nda, belli bir ‘‘hayal kırıklığı’’ yaşamıştı.Rahmetli Özal hiç telaffuz etmediği halde, o günlerde onun ‘‘Bir koyup üç alacağız’’ dediği söylenmişti.Tabii bu ifade, bir anda Körfez Savaşı'nda Türkiye'nin hedefi haline gelmişti.Sonuçta bu gerçekleşmeyince Türkiye hayal kırıklığına uğramıştı.Ama görülüyor ki bu defa iş sona bırakılmıyor.Fatura önceden kesiliyor.Siyaset, Derviş’i yeniden kazanıyorDÜN sabahtan itibaren Türkiye'de birçok şirkette şu yorum yapılıyordu:‘‘Kriz dibine vurmuştur ve Türkiye artık yukarı doğru gitmeye başlamıştır.’’Yollara dikkat edin.Trafik yeniden yoğunlaşıyor. Alışveriş canlanıyor.Türkiye, tarihinin en büyük krizini atlatma şansını yeniden yakalıyor.Ben şunu söylemek istiyorum. Kazancımız sadece krizi atlatmak olmayacak.Aynı zamanda Kemal Derviş gibi yeni bir isim Türk siyasetinde kalıcı hale gelebilecektir.Böylece muhtemel bir seçimde mevcutlar yanında yeni bir alternatifimiz de olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!