Denktaş’a ülkücü desteği ürkütüyor

Güncelleme Tarihi:

Denktaş’a ülkücü desteği ürkütüyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2004 00:00

LEFKOŞA - GİRNE KIBRIS’ta referandum için geri sayım sona yaklaşırken sokak tedirgin. Üç gün önce, ‘Evet’ bayrağı taşıyan bir grup gencin ağır biçimde dövülmesi, gözleri Türkiye’ye çevirdi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş aksini söylese de halk saldırganların ‘ülkücü’ olduğundan emin. Üstelik bunların Türkiye’den yönlendirildiğine inanıyorlar insanlar. ‘Toplumun kendi kaderini belirleyeceği referanduma bir gün kala, Türkiye’den ithal edilen, Kıbrıs’ı ve Kıbrıs Türk halkını tanımayan belli çevrelerin güdümünde bir takım provokasyonlar yapılmaya çalışılıyor’ deniyor.Göçmenköylü bir hanım, önceki gece BRT televizyonunun uzattığı mikrofona, ‘Denktaş Annan’a hayır diyor. Diyebilir. Ama Türkiye’den gelenlere de hayır desin. Dışarıdan gelip bizim işimize karışmasınlar’ diyordu. Haksız da sayılmazlar. KKTC, MHP’lilerin akınına uğramış vaziyette. MHP Başkanı Devlet Bahçeli ve MHP üst düzeyinin de Ada’da bulunması benim görüştüğüm, değişik görüşteki tüm Kıbrıs Türkleri arasında tedirginlik yaratmış durumda. Üstelik sadece MHP değil, Büyük Birlik Partisi temsilcileri de, ‘hassas konumuz’ dedikleri Kıbrıs meselesine el atmış durumdalar. Denktaş’a verilen ülkücü desteği KKTC’de günün konusu. ‘Hayır’cılar, karşı tarafın bunu suistimal ettiğini ve kendi düzenledikleri provokasyonlara bu damgayı yapıştırdıklarını ileri sürüyorlar. Dün sabah Girne’de sohbet ettiğim bir eczacı dostum ise şu yorumu getirdi: ‘Ülkücülere artık Türkiye’de kimse prim vermiyor. Onlar da burada siyasi faaliyet sürdürmek için uygun ortam bulunduğunu düşünüyorlar. Orada yapamadıklarını gelip burada yapmaya çalışıyorlar.’ Bazı kişilere ait otomobillerin ateşe verilmesi, ‘evet’ tabelalarının taşlanması ortamı geriyor. Oysa Kıbrıs Türkü, kader kararını verirken sakin bir biçimde düşünmek istiyor. * * *BUGÜN bizim egemenlik bayramımız. Egemenlik tartışmalı bir kavram. Giderek daha tartışmalı hale gelse de insanların bilincinde çok değerli ve vaz geçilemeyecek bir kavram. KKTC’de, ‘Evet’çiler de ‘hayır’cılar da, pozisyonlarını egemenlik açısından belirliyorlar. ‘Evet’çiler, bu sayede Kıbrıslı Rumlarla eşit egemenliğe kavuşacaklarını ya da, Rumlarla eşit statüde ortak egemenliğe sahip olacaklarını düşünüyorlar. ‘Hayır’cılar ise, Annan Planı’nın KKTC’yi ortadan kaldırmasından, egemenliklerine son verilmesinden endişeli. Dün akşam iki ayrı meydanda toplanan, farklı görüşteki Kıbrıslı Türklerin yaklaşımını böyle özetlemek mümkün. Rumlarla Türklerin birleştiği konu ise güvenlik. Her iki tarafta da güvenlik endişesi ağır basıyor. * * *GİRNE’de ve Lefkoşa’da sokakta bugüne kadar rastlamadığım bir atmosfer dikkatimi çekiyor. Kopukluğun, belirsizliğin yol açtığı hareketsizliğin yerini hareketlilik almış. Trafik yoğun, siyasi partiler hızlı bir çalışma temposu içinde. Serdar Denktaş’ın Demokratik Partisi içindeki kaynama bile bir canlılık belirtisi. Yeni dönemin getireceği fırsatları anlamaya çalışan Kıbrıs Türkleri, yeni iş olanakları yaratmak için kolları sıvamış durumdalar. Referandumun sonucu ne olursa olsun, statükonun parçalanmakta olduğunun ‘hayır’cılar da farkında. Sonuç ne olursa olsun Kıbrıs değişim sürecinde. Bu sürece, ayak uydurmak için hazırlık şart. Kıbrıs Gazetesi Yazı İşleri Müdürü arkadaşım Başaran Düzgün dünkü yazısında bu gerekliliğe dikkat çekiyor: ‘Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejim, marjinal generallerin ve şiddet kullanan faşistlerin desteği ile ayakta durmaya çalışıyor...Cumartesi referandum yapılacak...Eğer bizde evet, güneyde hayır çıkarsa, AB ve ABD başta tüm dünya Kıbrıslı Türkler için yeni bir dönemin başlayacağını söylüyorlar. Ambargo ve izolasyonlardan kurtulmanın kapısı aralanacak. Ama bu rejimle mümkün olabilecek mi?...Referandumdan hemen sonra Kuzey Kıbrıs’taki ceberrut rejimi demokratik ve çağdaş bir yapıya döndürmemiz şarttır.’ Referandum bir sonuç değil, bir başlangıç tarihi olacak. Aklımızdan çıkartmayalım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!