Güncelleme Tarihi:
AİHM, Demirtaş’ın 2017’de açtığı davada Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) üç maddesini ihlal ettiğine hükmetmişti. AİHM, “tutukluluğa son vermek için bütün tedbirleri alma görevinin davalı devlete ait olduğuna” karar vermişti. Demirtaş’ın yargılandığı mahkeme tahliye talebini reddederken, Türkiye de AİHM kararına itiraz etti.
İLKEYE AYKIRI
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan itiraz, AİHM Büyük Daire’ye sunulurken usul ve esas yönünden itiraz edildi. Usul itirazlarında; başvurudan sonra gerçekleşen olayların karara gerekçe yapılması nedeniyle silahların eşitliği ilkesine aykırı hareket edildiği, başvurunun hassas nitelikte ve yüksek profilli davalardan olmasına rağmen hükümete basitleştirilmiş usulle bildirilmiş olmasının usule uygun olmadığı yer aldı.
Esasa ilişkin itirazında ise kararda çelişkiler bulunduğu, Demirtaş’ın tutuklanmasında makul şüphe olduğu tespiti yapılmasına rağmen tutukluluğun devamının yeterli gerekçelere dayanmadığı ve ‘gizli bir amaç olduğu değerlendirmesinin çelişkili olduğu’ savunuldu. AİHS 18’inci maddenin ihlaline ilişkin olarak aranması gereken ispat eşiğinin son derece yüksek olmasına rağmen, başvuranın tutuklanmasında ve tutukluluğunun devamında gizli bir amaç olduğu iddiasını ispatlayamadığı ileri sürüldü.