Dedikodu ekonomisi

Güncelleme Tarihi:

Dedikodu ekonomisi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2001 00:00

PİYASALAR yine dedikodulara tutsak oldu. Daha doğrusu kendi dedikodularına tutsak oldular. Çünkü gerçeklere bakmayıp, dedikodularla iş yapıyorlar.Salı günü Telekom'da yeni yönetim kurulu açıklanacağı, IMF'nin 8. gözden geçirmeyi onaylayacağı belli olmasına rağmen, ‘‘atanacak iki kişiyi IMF kabul etmeyecekmiş’’, ‘‘MHP Hükümetten ayrılıyormuş’’ gibi dedikodular çıkartılıp , piyasalar bozuldu. Aynı piyasada, ‘‘Ecevit öldü’’ dedikoduları yayılmış, TV'de konuşma yaptığını göre göre, dedikoduya inanmaya devam edilmişti.Bir yabancı kurumun yüklü satışları moralleri iyice bozdu. Hazine ihalesinde piyasanın beklediği faizin çıkmasına, 8 aylık olmasına rağmen beklenenin üzerinde satış yapıldı, piyasalarda bu bile tersinden anlaşılıp dedikodu yapıldı.Dün ise başka bir alemdi. Gece yarısı IMF Başkanı Köhler 8. gözden geçirmeyi görüşecek İcra Direktörleri Kurulu'nun Perşembe günü toplanacağını söyledi. Bunun gözden geçirme için gereken koşulların kabulü ve 1.5 milyar doların serbest bırakılması anlamına geldiğini herkes biliyordu, ama yine de moraller düzelmedi. Borsada yine satışlar oldu, bu dövizi etkiledi. Ağustos ve Eylül ayları için satacağı dövizleri tarihleriyle açıklayan Merkez Bankası önce 150 milyon dolarlık döviz satış ihalesi açtı. Bu ihaleden sonra sanki daha önce başka bir şey yapmış, rakamı aşmış gibi piyasalarda, ‘‘Merkez Bankası 150 milyon doları niye aşmadı?’’ gibi şaibeli sorular ortaya atıldı. Özellikle borsa kaynaklı dedikodular aldı başını gitti. Efendim yabancılar Türkiye'yi göçertmek istiyormuş, göçertip ondan sonra toplayacaklarmış gibi en uç dedikodular bile bu piyasada alıcı buldu.Bu arada özellikle büyük grup bankaların, birbirlerinin hisselerini sattıkları söylenip, ‘‘bunlar kavga ediyor’’ diyenler oldu.ÇEK'LER NİYE ETKİLENMİYOR?Sonuçta ortaya çıktı ki; Londra kaynaklı bir büyük fon, Türkiye'de banka ağırlıklı portföyünü likidite ediyor. Sadece bu fon değil, gelişmekte olan ülke kağıtlarından portföy oluşturan fonlar, satışa geçmiş, satıp döviz alıp gidiyorlar...Bu gerçeğe rağmen, bir sürü absürd komplo senaryosu ortada dolaştı durdu.Gelişmeleri yakından takip eden ekonomi yönetimi, hiçbir şekilde komplo olmadığı, olayın açık olduğu görüşünde. Sıkıntının adı da Arjantin...Daha önce de gördük; gelişmekte olan ülke kağıtlarını tutan portföy yönetimleri birinde sıkıntı çıktığı zaman ellerindeki fonun tümünü likidite ediyorlar. Yani, yeniden gelmek üzere çıkıp, bekliyorlar. İşte Arjantin'deki kriz, bu nedenle Türkiye'yi de vuruyor. Aynen daha önce Rusya ve Asya krizlerinde olduğu gibi...Bu kriz elbette ki kötü zamanda geldi. Umarız Arjantin biran önce düzelir de, zaten hassas olan bu dönemimizde bizi daha fazla vurmaz.Piyasalar da dedikodu ekonomisinden çıkarlarsa, kendileri için de iyi olur.Peki bu kriz, bu hassas dönemde bizi ne kadar etkiler? Elbette ki bizim dışımızdaki faktörler önemli rol oynayacak ama bir üst düzey bürokratın dediği gibi ‘‘Biz bunu rahat aşarız, yeter ki büyük hatalar yapılmasın...’’Hükümetin ve ekonomi yönetiminin yapması gereken; dedikodu üreten bataklığı kurutmak. Yani; istikrar sağlamak, kavga çıkarmamak, gereken kararları almak.Piyasanın yapması gereken şey de; kendisini batıracak dedikoduları bırakmak.Unutmayalım ki; bütün bunlar yapmamız gerekenleri yapmadığımız için başımıza geliyor. Arjantin krizinin etkilemesi de bu yüzden. ‘‘Biz bunu rahat aşarız’’ diyen bürokrat, işin püf noktasının şu sorunun yanıtında olduğunu söylüyor:‘‘Arjantin krizinden Çek Cumhuriyeti niye etkilenmiyor?’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!