Damla damla hayat kuruyor

Güncelleme Tarihi:

Damla damla hayat kuruyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 25, 2018 01:37

İklim dengesinin bozulması, kuraklık ve vahşi sulama yöntemlerinin kullanılması nedeniyle Türkiye’nin sulak alanları bir bir kuruyor. Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin verilerine göre Türkiye son 40 yılda sulak alanlarının yüzde 50’sini kaybetti. Nesli tükenen kuşlara ev sahipliği yapan Seyfe Gölü de en kötü günlerini yaşıyor.

Haberin Devamı

Damla damla hayat kuruyor

SON ERKEK BEYAZ GERGEDAN ÖLDÜ, KAR DA YAĞMADI

Dünyanın son erkek beyaz gergedanı ‘Sudan’ öldü. Geçen hafta ajanslara düştükten sonra sosyal medyada çokça karşımıza çıktı Sudan’ın fotoğrafları. Görmüş geçirmiş, çok yorgun bir hali vardı Sudan’ın. Gezegenin yükünü sessiz sedasız taşımış tüm bilgeliğiyle göçüp gitmeye karar vermişti dünyadan. Haberlere göre geriye aynı türde sadece iki dişi kalmıştı ve türün devamı Sudan’ın genetik numuneleri koruma altına alınmıştı. Yani yeryüzüne bir daha erkek beyaz gergedan gelip gelmeyeceği kesin değildi.

Dev cüssesiyle göz doldurduğundan belki, insanlar dünyadan bir türün ‘yok olduğunun’ çok net farkına vardı bu kez, üzüldü, tepki gösterdi. Oysa, küresel ısınma, kuraklık, doğal kaynakların vahşice sömürülmesi nedeniyle karada, denizde, havada binlerce tür silindi.


Bu yıl kış gelmedi. İnternet sitelerinin bir türlü tutturamadıkları ‘kar alarmı’ haberleri dışında bu konuda heyecan yaratan bir gelişme yaşanmadı. Yazcılar da kışçılar da ‘Neler oluyor’u konuştu.


Damla damla hayat kuruyor


Küresel ısınma kesin,
kuraklık tehlikesi net. Doğa alarmda ve insanlara ‘Artık durum tespiti yapmayı bırak ve harekete geç’ diyor. ‘Karbon salınımını kontrol altına almaya söz verdiğin uluslararası anlaşmalara uy’ diyor, ‘Koruma alanı ilan ettiğin yerleri koru’ diyor. ‘Tarım yapacağım derken yeraltı sularını tüketme’ diyor. En azından cemrenin düşebileceği bir toprak parçası bırak diyor.

Haberin Devamı


%50: Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin verilerine göre Türkiye, son 40 yıllık sürede sulak alanlarının yüzde 50’sini kaybetti.


40 YILDA YÜZDE 50 KURUDUK
İKLİM dengesinin bozulması, kuraklık ve en önemlisi insanların tarım yaparken ekosistemi yok edecek şekilde vahşi sulama yöntemlerini kullanması nedeniyle Türkiye’nin sulak alanları bir bir kuruyor. Türkiye’de Ramsar Sözleşmesi (Sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası bir sözleşme) dahil üç ayrı koruma sınıfına dahil edilen önemli sulak alanlardan biri de Kırşehir’in Mucur ilçesindeki Seyfe Gölü.
İlkbahar ve sonbahar aylarında kuşların kullandıkları iki göç yolundan birinin üzerinde bulunan Seyfe Gölü, geçmişte 187 çeşit kuş türüne ev sahipliği yaparken, nesli tükenmekte olan 27 kuş türünü de bünyesinde barındırıyordu. Ancak, bu büyüleyici göl, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Seyfe Gölü Ekoloji Derneği Başkanı Ömer Çetiner, şunları anlattı:

ÜÇ PINARDA SU KALMADI
“Artık sıcaklar arttı. Normalde temmuz ve ağustosta göl kurumaya başlardı. Durum değişti. İklim değişik-liğini kabul etmek gerekiyor. Burada Seyfe’yi besleyen üç pınar vardı. Seyfe Pınarı, Horla Pınarı ve Malya Pınarı. Bu pınarlarda su kalmadı.

Seyfe beslenemiyor.

Sıcaklar olsa bile göl bu pınarlardan beslenir asla susuz kalmazdı.

Buharlaşma ile birlikte şimdi son üç yıldır göl tamamen kuruyor. Burası Türkiye’de kuşlar için en önemli dört yerden biri. Sultan Sazlığı, Gediz Deltası, Manyas Kuş Cenneti ve Seyfe Kuş Cenneti. Çok önemli bir sulak alan burası. Ancak yeterince önemini bilemiyoruz. Tanıtamıyoruz.

ÜRÜN YELPAZESİ DEĞİŞMELİ
Seyfe Gölü’nün en derin yeri bir metre bile değil. Göl alanı 10 bin 700 hektar. Ancak göl aynası denilen, gölün ortalama derinliği 50 santim olan alan 5 bin hektar.

(Neler yapılabilir?) Aslında en büyük sorun yeraltı suları. Eskiden 20 santimden su çıkardı. Şimdi 80 metrelerde. Çiftçi de mutlu değil.

Geçimlerini sağlamak için tarım yapmak zorundalar. Yeraltı suları kullanılıyor. Sürekli su alınıyor. Tarımdaki ürün yelpazesinin değiştirilmesi gerek. Damla sulama sistemine geçilmesi gerekiyor. Çalışmalar var ancak daha da hızlanması gerekiyor.”

Tehlikede olan tek göl Seyfe değil elbette. Sönmüş bir volkan krateri olan Konya’nın Karapınar ilçesindeki ‘Dünyanın nazar boncuğu’ olarak bilinen Meke Gölü de kuraklık nedeniyle haritadan silinme noktasına geldi.

Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Fetullah Arık, gölle ilgili şunları söylemişti:

“2000’li yılların başında sularla kaplı göl Temmuz 2017’de kuruma noktasına geldi. 35 bini ruhsatlı 60 bini kaçak 95 bin yeraltı suyu üretim kuyusu var ve çekilen yeraltı suyunun büyük bir çoğunluğu salma sulama (vahşi sulama) yöntemi ile tarımsal sulamada kullanılıyor.”


%90: İran’da bulunan ve Ortadoğu’nun en büyük gölü olan 5 bin 200 kilometrekarelik Urmiye Gölü’nün yaklaşık yüzde doksanı, yok oldu.

Damla damla hayat kuruyor


TARIM YÖNETİMİNE DİKKAT
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, Hürriyet’e şunları söyledi:

“Türkiye’deki göllerin kurumasının arkasındaki temel sebep çok fazla yeraltı suyu çekildiği için göllerin seviyesinin düşürülmesi. İklim değişikliğinden dolayı bitkilerin su ihtiyacı artıyor. Yağmur suyuyla bitkileri beslemek güçleşiyor. Onun için yeraltı suyuna daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Çok kullanılıyor. Göl seviyesi de düşüyor. Genel anlamda sorun iki yağış arasındaki süre arttığı için suyun toprağın içine işlemesi güçleşiyor. Yağış rejiminde değişikliğin tarıma ve su kaynaklarına etkisi kötü oluyor.

KAR OLASILIĞI ORTADAN KALKIYOR
İklim değişikliği ilgili mücadelede, bir kere İstanbul özelinde suyumuzu çok dikkatli korumamız gerekiyor. Belki de eski zamanındaki sarnıç sistemlerini geri getirmemiz gerekiyor. Yağmur suyunu kanalizasyondan ayırmamız gerekiyor. Bunun üzerine tarıma baktığımız zamanda da tarıma ciddi kuraklığa dayanıklı türlere geçmemiz gerekiyor. Şeker pancarı gibi çok fazla su isteyen ürünleri Orta Anadolu’da yetiştirmememiz gerekiyor. Hayat çiftçiler açısından çok çok daha zorlaşıyor.

İstanbul’un en yüksek sıcaklığı 42 derece. 2030 yıl içinde iki derece arttığında 42’den 44 - 45’lere çıkar İstanbul.

Başka bir sorun daha var. ‘Ziko virüsü’ kar yağmadığı için hâlâ canlı, ortalıkta. Bizde yayılmamasının sebebi kardı. Artık kar yok. Türkiye’de 2070’ten sonra Erzincan’ın batısında kalan bölgelerde kar görme olasılığımız ortadan kalkacak.

TURİZM ETKİLENECEK
Güney bölgelerimizde yaz aylarında bugün 38-40 derece olan sıcaklıklar, ilerleyen yıllarda 45 – 50 derecelere çıkacak. Şu an kış ve kayak turizmine yatırım yapanların, bundan 20 sene sonra aynı mekânda yaz turizmi yapılabileceğini hesaba katmaları gerekiyor.”


%20: Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye genelinde alansal yağış miktarı 2009’dan bu yana yüzde 20 azalmış durumda

Damla damla hayat kuruyor


143 MİLYON KİŞİ YERİNDEN OLABİLİR
İklim değişikliğinin önlemler alınmazsa 2050 yılına kadar Güney Asya, Sahraaltı Afrika ve Latin Amerika’da 143 milyon kişiyi ülke içi göçe zorlayabileceği belirtildi. Dünya Bankası’nın iklim değişikliğinin göçe etkilerinin araştırıldığı ‘Ani Artış: İç İklim Göçüne Hazırlanmak’ başlıklı raporunda bu büyük göç ihtimalinin nedeni olarak su ve tarım mahsulü kıtlığının yaşanması, deniz seviyesinin ve gel-gitlerin giderek artması gösterildi.

Raporda, en çok göç verecek yerlerin tespit edilmesi için veri ve analiz yatırımlarının yapılması, kalkınma planlarına iklim göçünün entegre edilerek bu konularda kanun ve düzenlemeler hazırlanması ve stratejilerin belirlenmesi alınacak önemler arasında sıralandı. Bu önlemler sayesinde iç göçün yüzde 80’e kadar azaltılabileceği belirtildi.

BAKMADAN GEÇME!