Damgalanmaya karşı kampanya

Güncelleme Tarihi:

Damgalanmaya karşı kampanya
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2002 00:00

Stigma, damga demek. Bazı hastalar toplum tarafından damgalanıyor. ÖrneÄŸin kanser, verem, cüzzam, frengi, sara, AIDS veya psikiyatrik hastalıkları duyunca ne hissediyorsunuz? Stigma, hastaların tedavilerini aksatmalarına, iÅŸ bulamamalarına, eÅŸitsizliÄŸe uÄŸramalarına yol açıyor. Bu damgadan hasta yakınları, tedavi ekibindeki herkes, hatta ÅŸehirler (Manisa gibi), semtler (Bakırköy gibi) bile nasibini alıyor! Bu yüzden Dünya Psikiyatri BirliÄŸi WPA 1996'da ÅŸizofrenide ayırımcılıkla mücadele programını baÅŸlattı. Türkiye Mayıs 2001'de bu küresel programın resmi merkezlerinden biri oldu. Ä°stanbul ‘‘Stigma ve Ayırımcılıkla Mücadele Programı’’ için pilot bölge seçildi. Pratisyen hekimler, lise öğretmenleri, tıp öğrencileri, basın mensupları baÅŸta olmak üzere tüm toplum hedeflendi. Ä°zmir, Ankara gibi merkezlerin de programa katılması hedefleniyor. Türkiye'de yaklaşık 300 bin ÅŸizofreni hastası bulunduÄŸu tahmin ediliyor. Åžizofreniyle Ä°lgili Stigma ve Ayrımcılıkla Mücadele Programı'nın Türkiye Koordinatörü Ä°stanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı BaÅŸkanı Prof. Dr. Alp Üçok Türkiye'deki durumu anlattı.TARÄ°HTEN GÃœNÃœMÃœZE GELDÄ°Bu damga diÄŸerlerinden farklı olarak, psikiyatrik bozuklukların tümünü kapsıyor. Sokaktaki insana ihtiyaç duyduÄŸu basit açıklamayı saÄŸlıyor, düşmanca tutum için mazeret oluÅŸturuyor ya da kiÅŸisel çatışmalarını baÅŸkasına yansıtmasına yardım ediyor. Günlük konuÅŸmalarda ‘‘akıl hastası’’ ya da ‘‘ruh hastası’’ her zaman muhatabını aÅŸağılayan, küçük düşüren bir anlamda kullanılır. Uygarlığın ilk dönemlerinden beri var olan bu leke, neredeyse genetik yolla günümüze kadar geldi. HEKÄ°MLER BÄ°LE ÖNYARGILIKullanılan ilaçlardan, hastanın yakın akrabalarına, tedavisini üstlenen hekimlerden, hastaneye kadar herÅŸey ‘şizofren’, ‘deli’ gibi ifadelerden nasibini alıyor. Ailelerin üzerindeki baskı daha da ağır. Bir yandan yakınlarının hastalığından kendilerini sorumlu tutarak suçluluk duyuyorlar, diÄŸer yandan da sanki yakınları yüz kızartıcı bir suç iÅŸlemiÅŸ gibi, ‘bir ÅŸizofrenin çocuÄŸu, annesi ya da babası’ olmanın getirdiklerine göğüs geriyorlar. Hekimler bile önyargılı olabiliyor. Tıp öğrencilerinin birkaç haftalık psikiyatri stajları, kökleri çok derinlere uzanan ve her mitolojide olduÄŸu gibi doÄŸru olup olmadığı sorgulanmaksızın kabul edilen bu ‘‘stigma’’ları gidermek bir yana bazen daha da pekiÅŸtiriyor.PSÄ°KÄ°YATRÄ°STLER DAMGALIPsikiyatristlerin toplumdaki adı ‘‘deli doktoru.’’ Onların da ‘‘en az tedavi ettikleri hastalar kadar kaçık’’ olduklarına iliÅŸkin bir yargı bütün dünyada geçerli. Bunun izlerini filmlerde, karikatürlerde görürüz. ÖrneÄŸin Kuzuların SessizliÄŸi, Hannibal, Kızıl Ejder filmlerinin kahramanı Dr. Hannibal Lecter ‘‘hem psikiyatrist hem de deli’’dir. Pskiyatristler üzerindeki bu stigma hastaların hekime baÅŸvurmalarını güçleÅŸtiriyor.BATIDA STÄ°GMA DAHA YAYGINÅžizofreni ve diÄŸer ruhsal hastalıklara iliÅŸkin damga, batı toplumlarında daha belirgin. Amerika'da son beÅŸ yılını tamamen iyi durumda ve çalışarak geçirmiÅŸ bir psikiyatrik hastanın toplumca kabul edilmesi aynı durumdaki bir eski mahkuma göre daha güç. Batı'yla karşılaÅŸtırıldığında Türkiye'de psikotik hastalara karşı geleneksel bir hoÅŸgörü var. Ancak ülke nüfusunun üçte birinin yaÅŸadığı üç büyük ÅŸehirde Batı kültürünün etkisi giderek artıyor. Batıda damgayı doÄŸuran ve yaÅŸatan etkenler Türkiye'de de giderek yer ediyor.Gazete ilanıyla arkadaÅŸ buldu16 yıldır ÅŸizofreni hastası olan Serdar Aksay, stigmayı yaÅŸadı. Hastalığı, Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyken baÅŸlamıştı. Hocaları önce ‘‘yorulmuÅŸsun, dinlen’’ dediler. Ailesinin yaÅŸadığı Konya Selçuk Tıp Fakültesi'ne geçti. Dinlenmek iÅŸe yaramadı. Bu kez Hacettepe Tıp Fakültesi'ne baÅŸvurdu ve ÅŸizofreni tanısı konuldu. Hastalığını duyan en yakın arkadaşı bile onu dışladı. Okulunu bitiremedi. Ailesiyle Ä°stanbul'a taşınınca arkadaÅŸ bulmakta sıkıntı çekti. Gazeteye ilan veren hastabakıcı ajanslarından birini aradı ve arkadaÅŸlık yapacak bir refakatçi buldu. Leyla'ya ‘‘Biz arkadaşız. Bana kızabilir, bağırabilir, tartışabilirsin. Ben patron deÄŸilim’’ dedi. Bir yıl arkadaÅŸlık ettiler. Bugün 36 yaşında olan Aksay, annesi Meliha Aksay'ın baÅŸkanlığını yaptığı Åžizofreni Gönüllüleri ve Dayanışma DerneÄŸi'nde çalışıyor, ÅŸiirler, mizah yazıları, oyunlar yazıyor. Artık arkadaÅŸ bulmakta sıkıntı çekmiyor. DiÄŸer hastalara destek oluyor. ‘‘Bizim de dostluÄŸa, iletiÅŸime, anlayışa ve sosyal çevreye ihtiyacımız var’’ diyor Serdar Aksay. Hekimlerin bile yüzde 69'u hastayla komÅŸu olmak istemiyorÄ°stanbul'da 707 kiÅŸiyle yapılan bir anket ÅŸizofreni hastasına bakışı ortaya koyuyor. Ankete göre, ÅŸizofreni hastası komÅŸusu olmasını istemeyenlerin oranı yüzde 33, ÅŸizofrenle birlikte çalışmak istemeyenler yüzde 47, evini hastaya kiralamak istemeyeceklerini belirtenler yüzde 43, ÅŸizofrenlerin saldırgan olduÄŸunu düşünenler yüzde 27. Psikiyatri dışındaki hekimlerle yapılan bir ankete göre de hekimlerin yüzde 69'u komÅŸuları arasında bir ÅŸizofreni hastasının bulunmasını istemiyor.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!